#16#

28 2 0
                                    

Ten tuvaletten çıktığında john ortalıkta yoktu,"John?"

Bir ses yoktu, john sanırım oda da yoktu. "Johnny? John?" ses yoktu. Saklandı mı diye düşündü ama bu çocukçaydı. Odanın her tarafını gezdi, yoktu. Ten endişelenmeye başlamıştı. Çıkması pek iyi değildi ama bakınacaktı. Kapıyı açtı, ilk kafasını çıkardı ama yoktu. Koridordan geçerken kendini çok yabancı hissetmişti. Her oda da burayı evi gibi gören yaşlılar, ağlayan çocuklar, ameliyattan haber bekleyen telaşlı insanlar vardı.

O hemşireyi gördü. "Arkadaşımı gördünüz mü hiç?"

"Hayır, bir sorun mu var?"

"Yok, herhangi bir sorun yok ama merak ettim, gitti herhalde" dedi kısa keserek. Aslında hastanede onu arayacaktı ama hemşire fazla meraklı olduğundan konuyu uzatmadı. Hemşire tebessüm etti ve yanından ayrıldı. Asansöre binmeyecekti, bacaklarının harekete ihtiyacı vardı. Bir kaç aşağı indi fakat görünene göre burda da değildi.

"Kesin yaptığım davranış yüzünden beni bırakıp gitti"

Biraz daha yürüdü fakat hala arama isteği vardı içinde. Gitse bile. Bu yabancı yerde git gide gözleri dolmaya başlıyordu. En son gözünden bir damla düşmüştü ama belli etmedi çevresindekilere. Hemen elinin kenarıyla silip koridorun ortasından geri döndü. Geri döndüğü gibi kafasını eğip ağlamaya başlamıştı, en son koridorun solundan bir çıkış gördü. "Biraz hava almak istiyorum"

Kapıyı açtı ve burası kullanılmayan kocaman bir balkondu. Balkona girdiği gibi göz yaşlarını tamamen salmıştı. Bir taraftan eliyle alnına vuruyor kendine kızıyordu. "Hiç mi bir şeye uyum sağlayamıyorum ben?" dedi daha da şiddetli ağlamaya başladığında. Sonra bir ses geldi. Bu john'du. "Ten!" diyerek yanına koştu. "Napıyorsun burada!" hemen elleriyle yanaklarını tuttu john.

"Gittin sandım" dedi hıçkırmadan konuşmaya çalışırken. "Hayır sadece sigara içmeye çıkmıştım, bırakır mıyım seni iki tartışma yüzünden!" dedi onunda gözleri dolmaya başlayınca. "Haber vermeden gittin! Bırakıp gittin sandım john, çok korktum" dedi kendini john'un kollarına bırakınca.

John'da sıkıca sardı yaralı bedeni. "Söz yaralarım sana sarılınca bir daha canımı acıtmayacak john, özür dilerim, odanın sensiz 2 dakikası bile korkutuyor, lütfen beni benimle bırakma. Sende abim gibi gitme john, yalvarırım"

Ten düşünülenden çok ağlıyordu. Sarfettiği kelimeler john'un kalbine batıyordu. Acıtıyordu yani. Kollarında yorgun düşen ten'i kucağına aldı john, odasına çıkardı.

Yanına usulca uzanmıştı. "John senin için hep burada" dedi kulağına fısıldayarak. Ten daha da büyüğüne sokuldu. "John hep burada" diyerek onu tekrar etti ten.

"john hep burada"

 letter to ur future self - dowoo, johntenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin