30. BÖLÜM: CANLANMAK 2

48 2 0
                                    

Dawn'in (Faye'nin annesi/ Okul müdürü) ağzından:

Evde oturmuş günün yorgunluğunu üzerimden atmaya çalışıyordum. Kapı çaldı. Kimseyi beklemiyordum. Kapıyı açtığımda şaşırdım. Jane gelmişti.

''Gelmeden önce aramadığım için özür dilerim.''

''Sorun değil. Çay yapayım. Okula gelen yas danışmanlarım var fakat böylesine anlamsız bir kazayı kabullenmek zor.''

''Nick'in ölümü bir kaza değildi. Polis boğulduğunu söyledi. Nick bir iblis tarafından öldürüldü.''

O bunları söylerken ben onun anladığından şüphelendiğim için bıçağı yavaşça tepsiye koydum. Son cümlesini söylediğinde birden arkama döndüm.

''İblis mi?'' dedim şaşırmış görünmeye çalışarak.

''Çocuklar topluluklarını mühürlediler. Heather Barnes'tan bir iblisi çıkarttılar. Nick de iblisin son durağı oldu. Onu boğmaya çalışırken öldü.''

''Topluluk mühürlendi mi? Aman Tanrım! Onun yerinde Faye de olabilirdi. İhtiyarlarla konuşacak mısın? Çocukların güçlerini aldıracak mısın?'' diye sordum merakla.

''Hayır. Kendilerini korumak için güçlerine ihtiyaçları var. Onlara göz kulak olmada senin de yardımını hesaba katabilir miyim?''

''Elbette.''

''Sağol.''

Cassie'nin ağzından:

Toplulukla beraber evde araştırma yapıyorduk. Nick'in ölümü hepimizi etkilenmişti.

''Jake 'in topluluğun bir parçası olmasına hayatta izin vermem.'' dedi Adam.

''Anneanneme göre bu bizim elimizde değil. Kan bağı yüzündenmiş.'' dedim.

''Bu ona söylememiz anlamına gelmez.'' dedi Adam. Sırf kendisi onu istemiyor diye tüm topluluk bundan etkilenemezdi.

''Söylemek istemiyor muyuz?'' dedim.

''Onu bizim kadar tanımıyorsun. Birçok insana zarar verdi.'' dedi Diana.

''Jake'i öylece Nick'in yerine koyamazsın. Bu doğru değil.'' dedi Melissa.

''Üzgünüm. Bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum.'' dedim üzüntüyle.

''Bizden veya topluluğun bir parçası olduğundan haberi var mı?'' diye sordu Adam.

''Sanmıyorum. Ben kitabı bulmadan önce gitti. Nick de bilmiyordu o zamanlar.'' dedi Diana.

''Gitmesine izin verirsek gücünü kullanamayız. Ya Jake'i topluluğa dahil ederiz ya da kendimizi savunmasız bırakırız.'' dedim mantıklı düşünmeye çalışarak.

''Kim öldü de sen kraliçe cadı oldun?'' dedi Faye yine tüm iticiliğiyle. Melissa'nın ona attığı bakıştan sonra sanki pot kırmış gibi davranarak üzgünüm dedi. Bu sırada dışarıdan gelen çok büyük bir gürültü duyduk.

''Bu da ne?'' dedi Adam. Hep beraber dışarıya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladık.

''Bir şeyler mi yanıyor?'' dedim. Dışarı çıktık.

''Kahretsin. Bunu kim yapar ki'' dedi Adam. Bahçe yanıyordu ve yangın eve doğru ilerliyordu.

'' Aman tanrım eve doğru geliyor.'' dedim.

''Söndürebiliriz. Hadi.'' dedi Adam. Bizden onay alınca ''Yangını havasız bırak. Yangını havasız bırak.'' dedi ve bizde onun söylediklerini tekrar etmeye başladık. Hepimiz sadece yangına odaklanmıştık. Yangın söndü ve ortaya yine hilal şeklinde bir işaret çıktı.

''Aman Tanrım! Bakın'' dedim.

''Bu da ne?'' dedi Faye.

''Nedir bu?'' diye tekrar etti Faye.

''Hilale benziyor. Bunu kim yapmış olabilir?'' dedi Melissa.

''Jake bizi korkutmaya çalışıyor olabilir.'' dedi Adam.

''Bizden haberi yok.'' dedi Diana.

''Birilerinin varmış demek ki.'' dedi Faye.

''Bunu kanıtlamak için bu simgeyi mi yapmışlar. Anlamsız.'' dedi Melissa. Bu olaydan sonra topluluk dağıldı ve herkes evine gitti. Anneannem bugün hastanede nöbetçiydi. Eve gitmek yerine bu konu hakkında bilgi almak için hastaneye gittim. İkinci kata çıktığımda anneannemi gördüm ve ona seslendim.

''Anneanne.''

''Cassie.'' dedi şaşkınlıkla. Direkt konuya girdim.

''Terk edilmiş evin önünde yangın çıktı.''

''Kimse zarar gördü mü?''

''Hayır. Söndürdük ama birisi kasten yaptı ve yerde yanmış hilal şekli vardı. Ne anlama geldiğini biliyor musun?''Etrafına baktı ve elini sırtıma koyarak beni koridora doğru yönlendirdi.

''Fetih anlamına gelen eski bir sembol.''

''Fetih mi?''

''Toprak sahibi cadıyı korkutmak ve işaretlendiğini bildirmek için yere yakılırdı.''

''Sence bizi birisi tehdit mi ediyor.''

''Kesinlikle öyle görünüyor.''

''Dün gece Jake'i gördüğümde evin arkasında yangın çıkartıyordu.''

''Topluluk hakkında onunla konuştunuz mu?''

''Henüz değil.''

''Konuşmayın.''

Faye'in ağzından:

Topluluktan ayrıldıktan sonra Jake'i görmek istedim. Onu nerede bulacağımı biliyordum.Yine her zamanki gibi teknedeydi.

''Asalak,şehrine geri döndü.'' dedim. Arkasını döndü ve beni baştan aşağı süzdü.

''O kadar süslenip buraya bir merhaba demeye geldin demek. Çok hoş.'' dedi alayla. Bu çocuk hep böyle alaycı ve çekici olmak zorunda mıydı? Resmen benim erkek versiyonum. Yine de benimle böyle dalga geçmesine izin veremezdim. Yüzümde aynı alaycı ifadeyle gülümsedim.

''Kedine gel, Jake. Nick için baş sağlığı dilemeye geldim. İyi bir çocuktu.'' İnanmamış gibi bana baktı.

''Bunun için mi geldin buraya?'' Gülümsedim ve alt dudağımı ısırdım.

'' O da var bir de sıkıldım. Son iki yıldır neredeydin?'' dedim ve ona doğru yaklaştım.

''Neden? Özledin mi beni?''

''Hayır, pek sayılmaz.'' dedim gözlerinin içine bakarak.

''Elbette özledin. Her zaman yapışkandın Faye.'' Beni yine sinirlendirmeyi başarmıştı.

''Siktir git.'' dedim ve arkamı döndüm. Aklıma gelen şeyle tekrar ona doğru döndüm.

''Yangını sen mi çıkarttın bugün?''

''Ne yangını?''

''Sen yaptın değil mi?'' dedim ve gözlerimi devirdim. Arkamı dönüp gidecekken kolumdan tuttu ve kendine doğru çekti.

''O zaman bana neyden bahsettiğini söyle.'' dedi kulağıma doğru eğilip. Beni etkilemeye çalışıyordu ve lanet olsun ki bunu başarmıştı. Tanrım onu gerçekten özlemiştim.

''Bir şeyi açıklığa kavuşturalım. Artık bana ne yapacağımı söyleyemezsin.'' dedim ve kolumu elinden kurtardım ve sonunda arkamı dönüp ondan uzaklaştım.




GİZLİ ÇEMBERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin