17

25 5 0
                                        

jisung ve minho'nun gece yarısına kadar süren sohbetinin üzerinden yaklaşık bir hafta geçmişti ve tekrardan dershanenin başlayacağı gün gelip çatmıştı. dershanenin başlamasından önceki son tatil günü olan pazar gününde de evde kalıp dinlenmek istese de abisi buna izin vermemişti. abisinin çok sevdiği sanatçılardan biri olan kim sunggyu'nun konseri vardı. jisung kim sunggyu'yu uzun zamandır dinlememiş olsa da eski şarkılarının birçoğunu abisinin ergenlik döneminde binlerce kez dinlemişler ve aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ akıllarından silinmemişti. dershanesinin başlamasının ardından bu zamana kadar yaşadığı rahatlığı bir daha yaşayamayacağından emin olduğundan abisini de kırmayarak konsere gitmemek konusunda pek fazla ısrarcı olmamıştı.

ağustos ayının sonları olmasına rağmen sonbahar kendini erkenden göstermiş, havalar özellikle akşam saatlerinde yağmurlu olmaya başlamıştı. konser alanı şehrin sahile yakın tarafındaki açık bir yerdi. daha konserin başlamasına bir saat olsa da insan kalabalığı sahnenin önünü kapamaya yetmişti. jisung, abisi ile birlikte çok geç kalmadan gelebildikleri için şükretmişti. durdukları yerin sahneye aşırı yakın olduğu söylenemez olsa bile sahneye biri çıktığında oradaki kişiyi güzelce görebilecekleri kesindi. jisung abisi ile sohbet etmeye devam ederken saat ilerlemiş, sunggyu'nun sahneye çıkacağı zaman giderek yaklaşmıştı. sahneye birinin çıkmasıyla herkes kendi arasında konuşmayı bırakmış ve merakla oraya dikkat kesilmişlerdi. sunggyu'nun geldiğini sansalar bile gelen bir sunucuydu. sunucu herkesin yüzündeki hayal kırıklığını anlayabildiğini belirtmek istermiş gibi gülümsedi.

"beklediğiniz kişi olmadığımı biliyorum. sunggyu yaklaşık 20 dakika içerisinde burada olacakmış diye bir bilgi geldi ve bu süre zarfında sizlerle konuşmak, programla ilgili birkaç şey söylemek de benim görevim."

programla ilgili ne söyleyeceği hakkında kimsenin fikri de merakı da yok gibi görünüyordu ancak sunucu buna pek aldırış etmedi. sonuçta herkes dinlese bile ya da hiç kimsenin umrunda bile olmasa ona söylenen şeyleri oraya çıkarak anlatmak onun göreviydi.

"sunggyu da dahil olmak üzere burada birçok sanatçımızı ağırladık 'yaz akşamlarında bir tutam müzik' projesi adı altında. bundan sonraki sanatçımız da son zamanlarda herkesin dilinde olan lisa olacak. bu projemize destek veren ve emeği geçen bütün ortaklarımıza teşekkür ediyoruz. elbette teklifimizi kabul edip bu sahneye çıkan bütün sanatçılarımıza da müteşekkiriz..."

sunucunun konuşması herkese teşekkürlerle ve projeyle alakalı birçok şeyi aktarmasıyla devam etmiş olsa da jisung bunların dinlenmeye değer olacak kadar önemli olmadıklarını düşündüğünden eline telefonunu almış ve arkadaşlarına cevap vererek eğlenmişti. mesajları etrafa güvenlik amaçlı konulan sinyal zayıflatıcılardan dolayı biraz zor gidiyor olsa da mesajların hepsini yanıtlamayı başarabilmişti. mesajları yanıtsız bırakmayı ya da geç yanıtlamayı pek sevmiyordu o yüzden hepsini yanıtlayabilmiş olmak onu rahatlatmıştı. telefonundan kafasını kaldırdığı anda da abisine doğru dönmüş ve sohbetlerine devam etmişti. abisinin son zamanlarda konuştuğu biri vardı ve onunla ilgili tavsiye almak istiyordu. abisinin aşk hayatıyla ilgili gelişmeleri jisung'u bazen sinir ediyor olsa da tatlı heyecanını ve ne yapacağını bilemeyen hallerine gülmeden edemiyordu. kendisinden büyük olmasına rağmen kardeşinden tavsiye almak istemesi de jisung'u gururlandırıyordu elbette.

abisini can kulağıyla dinlerken bir yandan da etraflarından geçen insanlara bakmadan kendini alamıyordu. tam tavsiye vermeye başlamıştı ki jisung'un durmasını sağlayacak bir şey oldu. jisung konuşmayı bırakmış, bir noktaya kilitlenmişti. abisi bu durumundan dolayı endişelendi.

"bir şey mi oldu, iyi misin? jisung, jisung beni duyuyor musun?"

jisung duyduğunu belli etmek amacıyla kafasını salladı ve gözleriyle takip ettiği yeri bu sefer eliyle gösterdi.

"minho... minho'yu gördüm sanırım."

abisi de gösterdiği yere doğru bakındı ancak minho çoktan gittiği için kimseyi görememişti.

"burada olması doğal değil mi? şehrin çoğu burada."

"hayır değil. çünkü o korece şarkıcıları bile dinleyen biri değil. büyük ihtimalle ailesi tarafından zorla getirildi. çünkü yanında annesi olduğunu düşündüğüm biri de vardı."

"olabilir. fark ettiysen keşke bir selam verseydin."

"o beni fark etmedi bile. göz göze gelmedik, ben o tarafa doğru baktığım için gördüm ama o boş bir yer arar gibi etrafa bakınıyordu sadece."

"seni şok eden şey onu burada görmek mi oldu yani?"

"sadece o değil. minho'nun hoşlandığı biri olduğunu ve onu anlattığını söylemiştim hatırlıyor musun? tam olarak tarif ettiği gibi biri vardı yanında ama.."

"ama ne? sevgilisi ile annesini birlikte konsere mi getirmiş?"

"hayır tarif ettiği kişiye benzeyen kişi annesi yaşındaydı işte."

"yani demek ki öyle biri yokmuş ve annesini tarif ederek sizi kandırmış."

"bilmiyorum ama öyle gibi geldi. bu kadar benzeyebilir mi tarif ettiği kişiyle annesi?"

"sanmıyorum. o kadar da denk gelmez bence."

jisung kafasındaki binbir türlü olasılıkla birlikte konserin devamı boyunca minho'yu görebilme umuduyla etrafına bakınmaya devam etmiş ancak işler onun istediği gibi gerçekleşmemişti. minho'yu görebilseydi burada ne işi olduğundan başlayacağı bir soru yığınıyla devam edecekti. kafasındaki soru işaretleriyle birlikte konser bittikten sonra ayrılmak zorunda kaldı ama yarın kesinlikle minho'ya burada ne işi olduğunu soracaktı. dershanenin hemen ertesi gün olması bir işe yaramıştı.

tom & jerry//minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin