jisung hayatındaki en kötü dönemlerden birini yaşıyor olduğunu düşünüyordu. son zamanlarda hayatında o kadar fazla değişiklik olmuştu ki artık kendisi bile bunları takip etmeyi başaramıyordu. şu an yapmak isteyeceği en son şey hocalarına en azından iki dakika erken çıkartmaları için yalvarıp ilk gelen otobüse yetişmeye çalışmak olurdu. ama hepsini yapmak zorunda kalmıştı. neden mi? ailesinin ara tatilde vermiş olduğu "aşırı mantıklı karar" yüzünden elbette. artık 11. sınıfın ikinci dönemine başlayacakları için ailesi 12'ye hazırlık olması açısından onu dershaneye yazdırmaya karar vermişlerdi. tabii ki bu karar alınırken jisung'un herhangi bir söz hakkı olmamıştı. bundan dolayı alınan bu karara uymak zorunda kalmıştı sadece. işte tam şu anda da bu kararın acısını çekiyordu.
nefes nefese otobüse yetişmeye çalışması işe yaramış, otobüs kalkmadan saniyeler önce durağa varabilmişti. otobüse bindikten sonra boş olmasının tadını çıkararak kulaklıklarını taktı ve en sevdiği çalma listesini dinlemeye başladı. genel olarak yavaş, üzücü diye tabir edilebilecek şarkılardan oluşan bir çalma listesine sahip olsa da bunu dinlemek jisung'u garip bir şekilde mutlu ediyordu. sevdiği tarz kesinlikle içinde hüznü barındıranlardı. bazen gözlerini dolduran bu şarkılar onun için çok fazla şey anlam içeriyordu. sözleri dinlemek ruhuna iyi geliyordu dese fazla mı şiirsel olurdu? her ne kadar kulağa şiirsel gelse de şarkı dinlemenin kendisi üzerindeki etkisini en iyi bu şekilde anlatabilirdi. gözlerini kapayıp şu an otobüs yerine kendini huzurlu hissedebileceği farklı bir yerde olduğunu hayal etti. daha huzurlu bir yer...
gözlerini kapayıp hayallere dalmasının ardından ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu ama uzun bir zaman geçmiş olduğunu düşünerek gözlerini hafifçe araladı. otobüsün daha durağını geçmediğini fark ettiğinde sevindi. ama şu an kalkıp düğmeye basmazsa durağını kaçıracağından emindi. tam şu anda otobüsün durduğu durak son duraktan iki durak önceki duraktı ve jisung'un son duraktan hemen önceki durakta inip dümdüz ilerlemesi gerekiyordu. diğer insanların duyamayacağı bir şekilde kendi kendine oflayarak oturduğu koltuktan kalktı ve otobüsün en arkasına ilerlemeye çalıştı. bu elbette kolay olmamıştı çünkü okul çıkış saati olduğu için birçok öğrenci biniyordu otobüslere. fakat artık otobüste hayatta kalma konusunda master yapmış üstün yetenekli biri olduğu için jisung arkaya ilerlemeyi başarmıştı. en arkaya geldiğinde de düğmeye bastı. birkaç saniye içerisinde otobüs durdu, jisung indi. karşıya geçip oradaki aradan dümdüz ilerlediğinde dershaneyi karşısında görecekti. daha önce ailesiyle geldiği için yolunu biliyor olduğu dershaneye doğru ilerlemeye başladı.
dışarıdan bakıldığında şu an oldukça yorgun ve bir o kadar da umursamaz, dershaneye hiç gelmek istemeyen biri olarak görünüyordu büyük ihtimalle. ancak içten içe biraz gergin ve heyecanlıydı. yeni birileriyle tanışmak son zamanlarda yapmak isteyeceği en son şey bile olmazdı. biriyle tanışmak ona bu kadar gerici gelen bir şey değildi aslında ama bilmiyordu işte şu an korkuyordu birileriyle tanışmaktan. belki de... jisung düşüncelerini bir kenara bırakabilmek adını kafasını iki yana salladı. aynı zamanda dershaneye varmayı da başarmıştı. hafta içi derslerine okuldan erken çıkamayıp geç kalacak olsa bile zaten yürüme mesafesi kısa olduğundan başka bir engel çıkmayacaktı karşısına. bu da gayet sevindirici bir şeydi. birkaç dakika daha fazladan ders dinlemek anlamına gelse bile yapacak bir şey yoktu.
dershanenin içine girip danışmaya gitti. danışmadaki kadın ona kitaplarını vermek istese de kitapların hepsinin çantasına sığmayacağını fark ettiklerinde birazını şimdilik burada bırakabileceğini söyledi. jisung da ona karşılık olarak çıkışta babasının alacağını, kitapları da buradan babasının alabileceğini söyledi. kadın ona sınıfının yerini tarif etti. biraz karışık gelmiş olsa da bulabileceğine inandığından kadına teşekkür edip oradan ayrıldı ve merdivenlere yöneldi. yukarı katlara çıkıp kadının söylediği sınıf numarasını aramaya başladı. en son bulduğunda rahatlamış hissederek kapıdan girdi. içeride sadece bir kız oturuyordu ve o da girdiğini görünce jisung'a dik dik bakmaya başlamıştı. bu durumda konuşmaya başlamak sağlıklı olur muydu yoksa biraz daha konuşmazsa karşısındaki bu kız kendisini öldürür müydü? en iyisi konuşmak diye düşünüp bir kez yutkundu.
"merhaba. şey... acaba burası A1102 sınıfı mı?"
"evet. A1103'ten mi geldin?"
"hayır ben yeni kayıt oldum. yani yeni öğrenciyim. bahsettiğin sınıfı da hiç duymadım. daha yüksek bir sınıf mı?"
"hayır, bizden sonraki sınıf. bizim daha üstümüzde sınıf yok şu anlık. ileride A1101 açılacak diyorlar ama hepsi söylenti hâlinde."
"anladım. ailemle geldiğimde müdürün bahsettiği de oydu sanırım."
"karina bu arada ben, sınıfa hoş geldin."
kızın uzattığı eli tutup sıktı.
"memnun oldum, jisung ben de."
"sınıfımız çok eğlencelidir kısa sürede alışırsın hiç merak etme."
"umarım öyle olur."
![](https://img.wattpad.com/cover/316616701-288-k88702.jpg)