11

24 6 0
                                        

jisung ilk başta karina'nın olmayışına çok üzülmüştü ve hâlâ daha üzülmeye devam ediyordu ama eskiye göre yeji ve minho ile daha da yakın olabilmelerinden dolayı da sevinçliydi. minho genel olarak insanlarla uğraşmayı kendine vazife edindiğinden yeji ve jisung ile uğraşmaya devam ediyordu. sınıfın geri kalanında olan kişilerden hyunjin, felix ve aisha üçlüsüyle uğraştığı pek söylenemezdi. zaten aisha'yı sevdiğini de söylemek mümkün değildi. aisha'nın karina gidince boşalan yere torpille geldiğini herkes biliyordu. minho da bu durumdan pek hoşlanmadığından gerek olmadıkça aisha ile konuşmamaya özen gösteriyordu. konuştuğunda da laf sokar gibi konuştuğundan aisha da onu pek sevmiyor olabilirdi. sadece minho değildi aslında, genel olarak aisha'ya karşı bir soğukluk vardı sınıfta. nedeni bilinmez bu soğukluğu aşmayı kimse de düşünmüyordu.

jisung normal dershane döneminden hiç hoşnut olmasa da yaz kursu o kadar eğlenceli geçmişti ki keşke her zaman dershane olsa bile dedirtmişti. geometri hocaları ile anlaşamamalarına rağmen yaz kursunda o bile sıkıcı ve bunaltıcı gelmemişti. sadece ders anlamında değil, sosyal ilişkiler anlamında da zirveyi görmüş olduğu söylenebilirdi. arada bir okuldaki arkadaşlarıyla da buluşup konuşuyor, birlikte dershanelerin ve hocaların dedikodularını yapıyorlardı. minho ile de hiç olmadıkları kadar yakınlaşmışlardı. sürekli birlikte gidip gelirken konuşuyorlardı. genel olarak konuşan kişi jisung ve dinleyen kişi minho olsa da ikisi de bundan pek şikayetçi durmuyordu.

bu güzel devam eden dershane dönemini bozan şey de jisung'un oldukça ağır geçirdiği grip olmuştu. yataktan kalkacak hâli yoktu, yemek yiyemiyordu, telefonunu birkaç gündür eline alamamıştı bile. annesi her şeyiyle ilgilenip en sevdiği yemekleri yapmış olsa da toparlanması normal griplerinden biraz daha uzun sürmüştü. hasta olma ve iyileşme zamanı arasında birçok ders kaçırmış, ayrıca karina yeji ve minho üçlüsüyle birlikte gidecekleri buluşmaya da gidememişti elbette. gruplarında konuşulanlara göre zaten buluşma da olamamıştı. sadece yeji ile karina aynı yerde oturduklarından birlikte dolaşmaya çıkmışlardı. jisung'un kaçırdığı bir diğer şey de minho'nun şarkı söyleyişi olmuştu. gerçekten duymak isterdi ama yeji'nin video çekmesine ya da ses kaydı almasına izin vermemişti minho. minho'nun şarkı söylediğini duyduktan sonra ertesi gün dershaneye gitmeye karar vermişti.

kendini daha iyi hissettiği için ortam değişikliğinin iyi geleceğini düşünmüştü. zaten hafta boyunca hiçbir şey yapamamış, sadece evde yatmakla geçirmişti bütün vaktini. annesi hâlâ gitmemesi konusunda ısrarcı olsa da onu dinlemeyip en azından yaz kursunun son gününde dershanede olmak için gitmişti. dershane yine her zamanki gibiydi. tam olarak bıraktığı gibi bulmuştu yani. ilk dersleri matematik olduğundan mutluydu. bu hoca ile gayet iyi anlaşıyorlardı.

hocanın gelmesiyle birlikte derse başlamışlardı. tabii ilk başta matematikçi jisung'a nasıl olduğunu sormuş, kendine dikkat etmeyi unutmamasını söylemişti.

"hocam ben yokken beni çok özlediniz, değil mi?"

"sen yokken neler oldu neler jisung! minho şarkı bile söyledi hatta dansını da yaptı."

"biliyorum hocam ya çok şey kaçırdım. ama bence bugün de ben kaçırdığım için tekrar söyleyebilir."

"ödevini yapmadıysa söylemek zorunda olacak zaten merak etme. minho, ödevin ne alemde?"

"eee hocam... ödev mi vardı?"

"evet, en son işlediğimiz föyde kalan soruları ödev vermiştim."

"hocam ama ya ben zaten dün de söyledim. hem diğer kişiler de yapmamıştır, niye sadece ben söylüyorum ya?!"

"diğerlerine de sorup onlara da söyleteceğim hiç merak etme. ama ilk önce senden almak istiyorum şarkını."

"hocam ama jisung da yapmadı ki. o da söylerse söylerim."

"minho mızıkçılık yapma artık ya ben hastaydım, HASTAYDIM."

"jisung benden izinliydi minho. hadi bakalım alalım şarkını."

minho biraz daha mızmızlansa da sonrasında biraz şarkı söylemişti. yine de bu jisung'u hiç tatmin etmemişti çünkü şarkı söylemekten çok ağzında gevelemek gibi olmuştu. jisung bu söyleyişine itiraz etmişti elbette.

"ama sen söylemedin ki resmen. dün gayet güzel söyleyip dans bile etmişsin."

"dün yaptım ama bugün sen varsın. senin yanında yapamam."

"niye ki?"

"hiç. eğlenmeni istemiyorum sadece."

hocanın nasıl bu konuşmayı duyduğunu jisung bilmiyordu ama sınıftan çıkmak üzere olan matematikçileri de konuşmaya katılmıştı.

"sen burada varsın diye utanmıştır jisung. yoksa dün hiçbir utancı olmadan mükemmel bir şekilde dans etti."

hoca bu söylediğinden sonra sınıftan çıkmış olsa da jisung'un kafasında bir soru işareti oluşturmayı başarmıştı. minho'nun yüzüne her baktığında içinden gelen gülme isteği, hocanın sözlerinin hoşuna gitmesi... bunların hepsinin ne demek olduğunun bir süredir farkındaydı elbette. artık inkâr edemeyecek bir durumdaydı. jisung -her ne kadar istemiyor olsa da- tekrardan birinden hoşlanıyordu. bu kişi de dershaneden, her geçen gün daha da yakın arkadaş olmaya doğru ilerledikleri minho'ydu. hocanın sözlerini dikkatlice düşündüğünde demek ki dışarıdan da birbirleriyle yakın görünüyorlar diye bir sonuca varmıştı. minho'nun kendisine karşı bir duygusu olmayacağından emindi ama yine de olabilme ihtimali bile
jisung'u mutlu etmeye yetebiliyordu.

tom & jerry//minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin