7

46 8 0
                                    

jisung'un hayatındaki depresif dönem biraz da olsa azalmış gibiydi. artık eskisi kadar çok ağlamıyor, bir yerlere dalıp gitmiyor, derslerde farklı şeyler düşünmüyordu. üzerinden o zamanların etkisini yavaş yavaş atıyormuş gibi hissediyordu. neler olduğunu kendi de pek anlayamıyor olsa bile eskiye göre daha iyi hissettiği için mutluydu. sınav notlarını da kafasına takmamaya çalışıyordu. yeni bir sınav haftasının gelmesine birkaç hafta kalmıştı sadece. zaman nasıl bu kadar hızlı geçebiliyordu hiç bilmiyordu ama bu seferki sınav haftasında da batırmak istemiyordu. eğer batırırsa bir daha düzeltme şansı olmayacak ve aldığı notlarla belge bile alamadan mezun olacaktı. bunları düşünmek moralini bozuyor olsa da yine de arka plana atmayı başarabiliyordu. kendine şaşırıyordu cidden. dershanenin ilk başında zorla gittiğini, sadece kafasını dağıtmaya uğraştığını düşündüğünde şu anki durumuna gelene kadar kötü hissetmiş olsa da sonunda atlatabildiğini fark ettiğinde mutlu oldu.

hayatındaki tüm bu değişiklikler dershanedekilerle birlikte yedikleri o yemekten sonra olmuştu. yemeğin ardından minho ile dershane çıkışlarında birlikte gitmeye başlamışlardı. birlikte otobüse bindikleri her günde de saçma sapan şeylerden konuşarak sohbetlerini ilerletiyorlardı. ama yine çok fazla yakın olduklarını söylemek mümkün değildi. karina ile minho hâlâ dershane zamanlarında daha yakınlardı ve birbirleri ile uğraşmaya devam ediyorlardı. bu birbirleriyle uğraşma silsilesine yeji de katılmıştı. ara sıra jisung da katılsa bile diğerlerine göre daha sessiz olduğu belliydi. minho ile birlikte gittiği her günde de eve yüzünde gülücükler ile dönüyordu. kendi içerisinde bir şeyler olduğunun farkındaydı ama bunu kabullenmek istemiyordu. sonuçta minho büyük ihtimalle sınav haftasından itibaren artık hiç gelmeyecek, bir dahaki sene de zaten gelmeyeceği için onu göremeyecekti. ayrıca jisung'un şu anki önceliğinin dersleri olması gerekiyordu. batırdığı dersleri bir şekilde düzeltmesi gerekliydi bunun da farkındaydı.

jisung'un tam da tahmin ettiği gibi eğlenceli geçen birkaç haftanın ardından küfür edermişcesine yine sınav haftası gelmişti. sınav haftası olduğundan dershaneye pek fazla gitmemeyi tercih ediyordu. oturup sınavlarına çalışıyor, bu seferkilerde çok fazla stres yapmamaya çalışıyordu. kendisinin de fark ettiği gibi bu seferki sınavlar ilk sınavlara göre daha iyiydi. kolaylık açısından sınavları bir tık daha kolaylaştırmış olduklarını söyleyen hocaların dediklerinin yalan olduğunu düşünmüş olsalar da bu sefer ciddi olduklarını sınavları gördüklerinde fark etmişlerdi. bu durum jisung için sevindiriciydi çünkü açıklanan sınavlarından aldığı notlar gayet iyiydi. ortalamasını istediği kadar yukarıya çıkarabilecekler gibi duruyordu.

dershaneye fizik sınavının öncesinde son bir kez dershaneye gidip soru sormak istemişti. yeni başlayacak hafta ile birlikte artık son sınavlara girecekler ve bir hafta sonra da okul kapanacaktı. artık son sınıf olmaya doğru adım adım ilerlediklerinin farkındaydı. bu da gerici bir şeydi ama şu an aklındakilerin yanında iyice görünmez kalan bir sorun olmuştu. daha sonraki zamanlarda bunu oldukça çok dert edeceğinden emindi zaten.

dershaneye gidip normal derslerinin ilkine girdikten sonra teneffüste fizik hocasını aramıştı ancak bir türlü bulamamıştı. dershanedeki çoğu hocayı da tanımadığından dolayı başka bir fizikçi bulamamıştı. bu yüzden üzülerek sınıfına geri dönmüştü. sınıfa geri döndüğünde minho'nun geldiğini görüp ona selam verdi. minho da karşılık olarak ona selam verdi. jisung yerine yerleştikten sonra minho arkasını döndü.

"ne oldu surat ifaden bir değişik?"

"ya aslında pek bir şey olmadı. pazartesi günü fizik sınavım var o yüzden ben de bugün gelip soru sorayım dedim. ama bizim fizikçiyi bulamadım. başka fizikçileri de tanımadığımdan dolayı soramadım sorularımı."

"kötü olmuş senin için. istersen ben bakabilirim sorularına. anlatmamdan anlar mısın emin değilim ama denerim yani."

minho'nun teklifiyle birlikte jisung'un gözleri adeta parlamıştı. fizikte iyi olduğunu bildiğinden bu teklifi kabul etmemek akılsızlık olurdu.

"eğer seni de yormayacaksam olur. cidden sana ne kadar teşekkür edebileceğimi bilmiyorum."

"yok, ne yorması zaten seviyorum fizik çözmeyi."

minho jisung'un sorularını alıp biraz bakındıktan sonra hepsini tıkır tıkır çözmüştü. jisung da onun ne kadar hızlı bir şekilde çözdüğünü gördüğünde hayranlıkla onu izlemektne kendini alamamıştı. bu arada sadece soruya değil minho'nun yüzüne de biraz odaklanmış olabilirdi ama sonuçta yakınında olan birinin nasıl yüzüne bakmayabilirdiniz ki değil mi? minho da jisung'un ona baktığını fark etmiş olmalı ki kafasını kaldırıp ona baktı. jisung da gözlerini kaçırıp kaçırmamak arasında kalmıştı. en son aralarında birkaç saniyelik bakışma olduğunda jisung sessizce bakışmadan utanmıştı ve bu yüzden de konuştu.

"soruları çözebildin mi?"

minho başını olumlu anlamda sallayarak soruları tek tek anlatmaya başlamıştı. bu çocuğun gerçekten çekici bir tarafı olduğunu düşünüyordu. yakışıklı ve zekiydi, herkesin ilgisini kolayca çekerdi. ki büyük ihtimalle bir sevgilisi de vardır diye düşündü jisung. soruları dinlemek de yalan olmuştu elbette.

tom & jerry//minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin