"Ne geceden günü, ne günden geceyi çıkarabildim."
.
.
.Gözüne giren sarı kaküllerini yana ayırmaya çalışan çocuk aynadaki soluk görüntüsüyle iç çekmişti. Beyaz teni hasta olduğundan iyice ölü gibi gösteriyordu kendisini. Altın sarı saçları sönüktü. Mavi parlak gözleri her zamanki ışığını yitirmişti. Sadece yorgun görünüyordu.
Yeni taşınmıştı buraya. Ailesini kaybettiği korkunç trafik kazasından altı ay sonra sonunda uzaklaşabilmişti çok sevdiği İzmirinden. Altı ay. Sadece altı ayda yıkılmıştı kendini bildi bileli yaşadığı hayat.
Çocuk gibiydi tüm bunlardan önce Ekin. Her gece masal dinlemeden uyuyamayan küçük bir çocuk. Tek yaşamayı bırak karşıdan karşıya geçerken bile korkardı. Annesi ve babası çok baskıcı büyütmüştü onu. Bu baskı sonucunda sosyal fobi geliştirmişti kendisine. İnsanlardan korkuyordu. Yüksek seslerden rahatsız oluyordu. Tek başına yemek yemeyi geç, alışveriş yapmaya bile çekiniyordu. Gel gör ki şimdi bilmediği koskoca şehirde yapayalnızdı.
Zengin ailesinin batan holdinginin borçları yüzünden mahkeme sonunda sonuçlanmış ve İzmirdeki büyük malikanelerini kaybetmişti. Tüm mal varlıklarına el konulduğunda şaşaasını yitirmiş kıyafetleri, birkaç altın takısı ve kendisi dışında hiçbir şeyi kalmamıştı elinde. Ne yapacağını düşünmeden kaçmıştı memleketinden. Terk etmişti İzmir'ini. İstanbul'un kalabalığının arasında kaybolmaya silinmeye gelmişti. Bir zamanlar herkesin gözdesi olan o çocuk, şimdi kimsesiz bir kimseydi.
Takılarını satıp birkaç gün pansiyonlarda süründükten sonra ev tutabilmişti kendine. İki haftası yaşadıklarını sindirmeye çalışarak geçse de sonunda pes edip iş aramaya başlamıştı. Çalışmak zorundaydı. Kendine bir mahalle kahvesinin karşısında eski bir sahaf bulmuştu iki gün önce. İlk günüydü bugün.
Tuttuğu eski püskü eşyalı evin odasındaki kahverengi eski dolabı açtı. Üzerine salaş beyaz markalı gömleğini aldı. Yabancı bir şey tutuyormuş gibi bakarken elindeki parçaya, altı ay öncesini hatırladı. Her şey ne kadar da güzeldi. Sonra babası iflas etmişti birden. İflastan bir hafta sonra da o korkunç kaza olmuştu. Önde oturan annesi ve babası kurtulamamıştı. Arkadaki Ekin ise birkaç yarayla atlatmıştı. Fiziksel olarak en azından..
Daha fazla düşünmemek için başını salladı. Altına dar bir pantalon alıp giyindi hızlıca. Masasının üstündeki minik sandığı araladı hüzünle. Renkli küpeleri, kolyeleri, yüzükleri, bileklikleri, tokaları sahipsizce duruyordu. Eski neşesi yoktu artık ama düzelmek istiyordu. Eski kendisi olmak istiyordu. Altı ay öncesine dönmek istiyordu.
Gözlerini yumup derin bir nefes çekti içine. Sonra minik sandıktan bir çift küpe çıkartıp taktı aynaya bakmadan. Her şey değişecekti artık. Kendisi değişecekti. Eski haline dönmek için çabalayacaktı. Pes etmeyecekti bu kadar çabuk. Annesi bu güçsüz halini görse ne çok kızardı kendisine.
Çalışacağı yere gitmek için çıktı evden. Otobüse bindi. Otobüsten indi. Sarı saçları rüzgarla uçuşurken eski sokakların arasında yürüdü. Biraz daha yürüdü. Ve biraz daha. Top oynayan çocukların arasından sıyrılırken tebessüm etti. Eski İstanbul sokaklarından birinin içinde olmaktan huzur duydu.
Kapılarının önünde konuşan teyzeler dedikodularına ara verip turist edasıyla etrafı inceleyerek yürüyen çocuğa baktılar. Bir erkeğe kıyasla oldukça kısa ve zayıf görünen çocuk kuş gibi süzülüyordu sokaklarında. Bembeyaz teni, sarı saçları, kulağından sarkan parıltılı küpesiyle garipsemişti Doğan mahallesi sakinleri bu çocuğu. Yalnızca teyzeler değildi ama çocuğu ilgiyle izleyen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Gündüzü -Gay
General FictionMahalle kabadayısıyla mahalleye yeni gelen güzel çocuğun hikayesi. ... Uyarı: Kitap YAŞ FARKI, şiddet ve olumsuz ögeler içermektedir.