"Gözlerinde güneş, saçlarında ay
Dokunur musun karanlığıma?"
.
.
.Bu kez ördekli önlüğünü çıkartmayı unutmadığında mis gibi kokan kekle gülümsemişti. Birkaç saat öncesine kıyasla kesinlikle çok daha iyi hissediyordu. Kekin yarısını başka bir tabağa alıp kapıya yürüdü heyecanla. Neden heyecanlıydı ki?
Evden çıkmadan önce portmantoluktaki aynadan üstünü süzdü kısaca. Toz pembe pijamasını değiştirse miydi acaba? Ama sonra ev hali olduğunu söyleyerek ikna etti kendini.
Birkaç adımda karşı dairenin önünde durup zili çaldığında dudaklarını dişlemişti gergince. Kendisini fazla bekletmeden açıldığında siyah tişörtü ve gri eşofmanıyla çıkan adama gülümsemişti.
"Sevdiğiniz gibi!" Tabağı uzatarak neşeyle konuştuğunda Mazhar gözlerini önce çikolatalı kekte sonra kendisinde gezdirmiş, daha sonra hiç beklemediği bir şey yapmıştı.
Gülümsemişti.
Hafif bir dudak kıvrılmasıydı ya da. Ama gülümseme diyebilirdi Ekin bunun için.
Dizlerinin bağının çözüldüğünü hissederken gözlerini kırpıştırmıştı hızlıca. Sonra kaküllerine gitmişti eli.
"Eline sağlık. Vaktin varsa çay demledim yeni." Mavi gözleri adamın davetiyle irileşirken şaşkınlığını dizginlemeye çalışıp başını salladı hafifçe. "Şey...O zaman anahtarımı alıp geleyim ben."
Mazhar kalın sesiyle "Al." dediğinde yine adamı izlemeye daldığını fark edip evine dönmüştü hızlıca. Kapının arkasındaki anahtarı çıkartıp beraberinde kapıyı çektikten sonra Mazhar'a doğru yürümüştü.
Adam iri cüssesini kapıdan çekip Ekin'in geçmesi için izin verirken ona karşı tavrını biraz olsun yumuşatmaya karar vermişti Mazhar. Bunu ondan hoşlandığı için değil, bakkalda söylediklerinden sonra acıdığı için yapıyordu.
Ekin kendisiyle aynı plana sahip evde çekingence birkaç adım attığında Mazhar çocuğun utandığını anlamış, önüne geçerek mutfağa doğru yol çizmişti. Önüne geçen adamla biraz olsun rahatlayıp peşinden takip etti Ekin. Kendisini çağırdığı için şaşkındı. Ama sevinmişti çok. Sanırım bu kek fikri gerçekten işe yaramıştı.
Çayın altını kısarak dolaptan çıkardığı bardaklara çayı doldururken aklından binbir türlü düşünce geçiyordu adamın. Evine davet etmesi uygun olmuş muydu? Sonra neden böyle düşündüğüne de anlam veremedi. Ferit kaç kez girip çıkmıştı evine. Keza kahveden adamlar da gelmişti çok kez maç izlemeye. Neden çocuğun burada olması geriyordu kendisini? Ne farkı vardı bunun öncekilerden?
İçinden tövbe çekerek doldurduğu açık çayı misafirlikteymiş gibi oturan çocuğun önüne koyduğunda gözleri pembe pijamasında ve tokalı saçlarında gezinmişti. Kendi çayını da alarak karşısına oturduğunda aklındakileri söyleyip söylememek arasında kararsız kalmıştı.
Ekin kısık sesiyle "Teşekkür ederim ince davetiniz için. Rahatsızlık vermedim umarım." derken nedenini bilmediği bir şekilde utanıyordu. Oysa o da aslında çok kez gitmişti arkadaşlarının evine, çok kez kalmıştı yatıya. Hatta öyle ki arkadaşlarının evini kendi evi gibi kullananlardandı öyle bir rahatlığı olurdu. Ama şimdi burada su istemeye bile çekineceğini hissediyordu.
"Estağfurullah rahatsızlık verdiğin yok." Çocuk kekini gösterip konuşacağı sırada Mazhar önce davranmıştı. "Artık mahallemizin çocuğusun sende o yüzden bi defa söyleyeceğim. Yanlış anlama." Kelimelerini duraksayarak seçen adam oldukça gergin görünüyordu. Ekin, neyi söylemek için bu kadar duraksadığını anlamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Gündüzü -Gay
General FictionMahalle kabadayısıyla mahalleye yeni gelen güzel çocuğun hikayesi. ... Uyarı: Kitap YAŞ FARKI, şiddet ve olumsuz ögeler içermektedir.