18. Bölüm: Selim Aymaz'ın Oğlu

3.7K 382 98
                                    


"Ne gözümü alabildim,
ne göze alabildim."
.
.
.

Sıfır uykuyla iki gece geçirmişti. Başını koyduğu yerde uyuyabilirdi. Ama yöneliminin ifşa olmasını düşünmese bu kez de Kamer'in söylediği şeyi çıkartamıyordu aklından.

Dinlemeden kapıyı yüzüne kapattığından beri içten içe pişmanlık duyuyordu. Ya saçmalamıyorsa? Ya gerçekten de bir şeyler biliyorsa?

Düşünceleri kovmak ister gibi başını salladı iki yana. Şu an onun saçmalıklarından büyük sorunları vardı. Yine onun başına açtığı sorunlar...

İki gündür evden hiç çıkmamıştı. Sahafa nasıl gideceğini bilmiyordu. Cesaret edemiyordu mahallede görünmeye.

Doğruldu yatağından. Boy aynasına yürüdü. Çöken halini izledi sessizce. Hayat ikinci darbeyi vurmuştu kendisine. Bir lanet vardı sanki üzerinde. Mutlu olmasına izin vermeyen bir şey. Pes etmeyi düşündü. Daha fazla savaşacak takati kalmamıştı.

Ama pes edemeyecek kadar yaşamak istiyordu. Bunu fark etmesiyle bakışları aynadan kendi soluk mavilerini buldu.

Ekin, yaşamak istiyordu.

Kaşlarını çattı. İki gündür düşündüğü şeyler bir bulut gibi dağıldı zihninde.

Yaşamak istiyordu.

Halsiz bedenine rağmen bir adım attı banyoya doğru. Sonra bir adım daha, ve sonra yine bir adım.

Kendisini duşa atıp sıcak suyun gelmesini beklemeden soğuk suyun altına attı yorgun bedenini.

Yumuşak tutamları arasından süzülürken su damlaları, gözünün önünden geçti her şey. Aktı gitti endişeleri yavaşça. Bir anda büyük bir öfkeyle ve hırsla doldu.

Bu yaşadıklarını hak etmiyordu.

Ne kötü insanlar varken hak etmedikleri güzel hayatları yaşayan, o bu şekilde ölmeyi hak etmiyordu. Kararını verdi zayıf vücudundan süzülen su damlalarını seyrederken.

Kesinlikle yaşayacaktı.

Çilekli duş jeli ve güzel kokulu şampuanıyla uzunca duş aldı. Çıktı sonra. Gözlerini geçen kahküllerini kaş hizasını biraz geçecek şekilde kısalttı düzgünce. Kremlerini sürdü. Dudaklarını nemlendirdi. Saçlarını düzgünce kurutup renkli tokalarını taktı.

Dolabını açtı. Toz pembe bol bir sweat giydi. Altına kısa şortunu ve dizlerine kadar gelen yine toz pembe çoraplarını giydi. Normalde pek feminen giyinmezdi ama, bugün kasıtlı olarak abartmak istemişti.

Çilekli zarif küpelerini takıp morarmış göz altlarını kapattı kapatıcıyla. Kirpik diplerini hafifçe kahverengi kalemle belirginleştirdi. Dudaklarının üstünden hafif bir parlatıcı geçti. Taze çiçek kokulu parfümünden birkaç fıs sıktı üstüne.

Sonra yeniden geçti aynanın önüne.

Görüntüsünden tatmin olmuşça gülümsedi.

Kendisini kurban yapmaya çalışıyordu hayat. Bu zamana kadar kabullenmişti bunu. Hatta bırakmayı bile düşünmüştü hani. Çünkü kimse onu sevmiyordu.

Sevmesindi.

Ekin anne baba sevgisi alarak büyümüş bir çocuktu. Eğer hayatta olsaydı ikisi de, kendisini çok seveceklerinden ve üzülmesine izin vermeyeceklerinden emindi.

Gülümsedi burukça. Kendisine ailesinin emanetiydi Ekin.

Bedeni güçsüz olabilirdi. Zayıf görünebilirdi. Ama o Selim Aymaz ve Gönül Aymaz'ın oğluydu.

Gecenin Gündüzü -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin