"Gece peşindeydi gündüzün
gündüz peşindeydi gecenin;
Gecenin arasında kollarım
kollarım arasında nazenin"
.
.
.Kış geliyordu. Beyaz eldivenleri ince parmaklarını üşümekten kurtarsa da atkısını unuttuğundan boynu buz kesmişti. Hassas bünyesi olduğundan çok çabuk hastalanıyordu zaten. İlk defa bir kışı yalnız geçirecekti. Annesi Gönül Hanım oğlunun atkısız çıktığını görse bir saat azarlardı çocuğunu. Bilirdi çünkü ne kadar çabuk hastalandığını. Düşüncelerinin kaydığı yönle gözleri dolarken esen soğuk rüzgârın suçu yoktu.
İzin gününü evde geçirmek istemeyip caddeye inmişti. İlk kez kendi başına bir şeyler yapıyordu. Ne kadar garipsese de bunu dolaştı saatlerce. Hava soğumaya başladığında ise boş boş gezinmeye son verip otobüs durağına yürüdü. Durakta bekleyen adamı gördüğünde doğru mu görüyorum diye şaşkınca bir süre bakmıştı. Daha sonra fazla düşünmeden ona doğru adımladı.
Yanına varıp gülümseyerek selam verdi. "Merhaba! Siz de mi otobüs bekliyorsunuz?" Adam neşeyle konuşan sese döndüğünde gördüğü çocukla kaşlarını çatmıştı. Her yerde karşısına çıkıyordu.
"Yok. Dikiliyorum öyle."
Ekin safça bakmıştı sert ifadesiyle put gibi dikilen adama. "Neden ki?"
Mazhar ciddi mi diye safça konuşan çocuğa çevirdi yine siyahlarını. Burnu ve yanakları kızarmıştı. Bembeyaz teni yine melaninsizliğini koruyordu. İrileştirdiği buğulu koyu mavileri merakla kendisine bakıyordu. Bir süre ters ters baktıktan sonra çocuğa, önüne döndü.
Cevap alamayan Ekin sessizce eldivenleriyle oynamaya başlamıştı. Sessiz geçen birkaç dakika sonunda otobüs durağa yanaştığında kendisinden önce binen adama bakakalmıştı. Beklemediğini söylememiş miydi, diye düşündü yine safça. Oyalanmadan o da binip kartı okuttuğunda boş uyarısıyla duraksamıştı.
"Ah, unutmuşum sanırım doldurmayı. Nakit versem?" Şoföre dönüp mahcupça konuştuğu esnada önünden uzanan kola bakmıştı. Mazhar...
"Teşekkür ederim..." Utançla mırıldanıp başını eğmişti Ekin. Adamın yine kendisine cevap vermemesiyle gittiğini fark edip onu aramıştı boş otobüste. Sonunda en arkadaki boş koltuklardan birine oturduğunu görünce düşünmeden ona doğru ilerleyip yanına oturmuştu çocuk. Adam yanına oturan çocuğa sertçe bakmıştı önce, sonra da bomboş otobüse.
Elindeki tesbihi sıkarak başını cama çevirdiğinde neşeli ses kulaklarını doldurmuştu bir kez daha. "Vaayy! Otobüsü ilk kez bu kadar boş görüyorum. Hava soğuk diye mi çok boş ki?" Adam istifini bozmadan camdan bakarken devam etmişti çocuk. "Belki de iştedir herkes. Ya da okulda. Ama genelde dolu olurdu ya bu saatlerde. Neyse! Böylesi daha iyi. Ayakta durmak gerçekten çok zor değil mi?"
Gerçekten buna alışması zor olmuştu Ekin'in. Bu yaşına kadar hiç otobüse binmemişti. Şoförü Kemal amca her zaman her saatte götürürdü kendisini istediği yere. Şimdi ise...Çok bocalıyordu. Sallanan arabada nasıl ayakta yürüyebiliyordu mesela herkes? Ekin defalarca düşme tehlikesi atlatmıştı...
Hatırladığı anılarla gülüp yanında heykel gibi kıpırdamadan oturan adama döndü. "Geçen hafta bindiğimde bir anda hareket edince çok şaşırmıştım. Baya uçmuştum böyle havada. Birkaç teyze de dönüp bakmıştı." Kıkırdadı. Anlatırken komik geliyordu ama yaşarken öyle olmuyordu. Gülmesini güçlükle bastırıp devam etti. "Düşene gülünmez derler bi de, arkadaki bir sürü çocuk güldü bana. Ahh, utanç vericiydi gerçekten."
"Sessiz ol." Kendisini sertçe bölen adama bakmıştı. Kirli sakalları ve bıyıkları uzamıştı. Büyük burnu yüzüne gerçekten yakışıyordu. İnce dudakları renksizdi. Kısa saçları esmer teninde bile göze çarpacak kadar siyahtı. Kalın boynundan sarkan muskası önünü kapatmadığı montunun içinden gömleğinin üstüne düşmüştü. İri cüssesi bir buçuk koltuğu kaplıyordu sanki. Ekin ucunda oturuyordu çünkü koltuğun. Yanında gerçekten çok küçük kalıyordu. Oturdukları halde başı omzuna bile gelmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Gündüzü -Gay
General FictionMahalle kabadayısıyla mahalleye yeni gelen güzel çocuğun hikayesi. ... Uyarı: Kitap YAŞ FARKI, şiddet ve olumsuz ögeler içermektedir.