"Solgun bir gündüz gibi,
Bu gece sanki hasta"
.
.
.Üzerindeki bordo saten gömleğin uçlarını koyu gri dar pantolonuna sıkıştırırken sarı saçları düzleştirdiğinden daha uzun ve parlak görünüyordu. Kulağından sarkan parıltılı küpelerini seçerken zorlanmıştı. Kirpik diplerini kahverengi kalemle çok hafif belirginleştirmişti. Dolgun dudaklarına çilekli parlatıcısını da yaydığında çıkmaya hazırdı.
Aynadaki görüntüsüne baktığında tatmin olmuşça gülümsedi. Uzun zaman sonra kendisiyle böyle ilgilenmek iyi gelmişti. Gömleğiyle aynı renk uzun bordo kabanını ve ince bacaklarını saran uzun siyah çizmelerini de giyip kilitlemişti kapısını.
Merdivenlere yönelip kendisini dışarı attığında henüz kararmamıştı hava. Hafif bir akşam rüzgârı çevrelerken bedenini yürümüştü gülümsemesini bozmadan. Zehra ablanın ricasıyla biraz erken çıkmıştı evden yardımcı olmak için.
Çok da uzun sürmeyen yürüyüşünün sonunda sahafın önündeki oldukça uzun masayı görmüştü. Erken gelmişti ama şimdiden bile oldukça kalabalık görünüyordu. Çizmesinin çıkardığı topuk sesleri Doğan mahallesi sakinleri tarafından yutuluyordu. Gürültüye doğru yürürken gözleri sokak lambalarının ışığıyla loş bir şekilde aydınlanan sokağı izlemişti. Kahveden yükselen sesler ve çekilen fazladan masalar bunun eğlenceden çok mini bir düğün olacağı izlenimini vermişti Ekin'e.
Mavileri kendisinden habersizce komşusunu ararken bulamamasıyla düşürmüştü omuzlarını. "Ekin! Canım gelir misin!" Sahafın içinden kendisine seslenerek el sallayan Zehra ablayı görmesiyle gülümseyerek ona yürüdü.
Dizlerinin biraz altında biten koyu zümrüt yeşili elbisesi ağır ve ciddi görünüyordu. Kahve saçları sıkı bir şekilde topuz yapılmıştı. Siyah deri kısa topukluları kadının otoriter havasını gözler önüne seriyordu. Ekin hayranlık duymadan edemedi güçlü duruşuna. "Çok güzel olmuşsun Zehra abla."
Kendisiyle samimi konuşmasını tembihlediğinden geçen sefer, son anda siz demekten kurtulmuştu.
Gözleri kısılana kadar gülümsedi kadın kendisine bakarak. "O senin güzelliğin birtanem. Mahalleliye dağıtmak için küçük mumlar yaptırmıştık Arda kahveye bırakmış hasır bir sepet olacak." Ekin başını sallamıştı gözlerini büyüterek.
"Hemen ilgileniyorum." Zehra minnetle teşekkür edip geri sahafa kaçarken hemen karşısındaki kahveden çıkan Ekrem amcayı görüp ona doğru yürümüştü Ekin.
"Ekrem amca! Hasır sepette mumlar varmış be-"
Hızlı hızlı konuşmaya başladığında Ekrem amca lafını bölmüştü. "Boncuk seni de beğenip istemesinler kızımın düğün eğlencesinde kabul etmem iki ayrılığı vallahi!" Yaşlı adamın üstü kapalı iltifatıyla Ekin utançla gülmüştü.
"Ya Ekrem amca...Teşekkür ederim. Şey, Zehra abla mumlardan bahsetti de bana kahvedeymiş sanırım."
Ekrem amca başını sallamıştı. "Evet oğlum Mesut'a vermiş damat." Ekin başını sallayıp Ekrem amcadan ayrılıp hızlıca kahveye girmişti. Her zamankinden çok daha kalabalık kahveyi gördüğünde stresli bir nefes verdi. Bu kalabalığa nasıl girecekti şimdi?
Harekete geçmek yerine gergince beklediği sırada Ali'yi görmesiyle rahatlamış bir nefes verip ona seslendi. İsmini duyan Ali kapıda kendisine el sallayan çocuğu fark edince elindeki tepsiyle duraksamıştı. Tabiri caizse parlayan çocuğu süzdüğünde yutkundu. Melek gibi görünüyordu. Kendisi eşcinsel değildi ama yönelimini sorgulamıştı bir an.
Elindeki tepsiyi dolu masalardan birine bırakıp ensesini kaşıyarak kendisine gelen uzun boylu çocuğu bekledi Ekin. "Ya özür dilerim çok yoğunsun sen de Mesut amcaya mum sepeti bırakmışlar nerede bulurum kendisini?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Gündüzü -Gay
General FictionMahalle kabadayısıyla mahalleye yeni gelen güzel çocuğun hikayesi. ... Uyarı: Kitap YAŞ FARKI, şiddet ve olumsuz ögeler içermektedir.