"Saygılı sevgisizliklerle dolu
Işıldayan geceler"
.
.
."Ay ne güzel olmuş bu ne koyuyorsun kız bunun içine sen!" Ağzı lokmalarla dolu altmış yaşlarının sonundaki kadın konuştuğunda Nezaket gurur ve kibir karışımıyla gülmüştü.
"Orası sır artık Seherciğim."
Ekin mahallenin kadınlarının altın gününe tam olarak nasıl düştüğünü kendisi de bilmiyordu. Çenesini yasladığı eliyle etrafa korkmuş bakışlar atıyordu.
"Vallahi kabul etmem! İç pilavını da andırıyor sanki..." Seher anlamaya çalışarak pilava bakıyordu.
"Ne iç pilavı Allah aşkına ciğer mi görüyorsun o pilavda?" Nezaket sinirlenmişti. Kendisine özel bir tarifi vardı. Seher sinirlerini bozmuştu.
Ekin fenalık geçirmemek için yoğun çaba veriyordu kendi içinde. Üst kattaki Nezaket teyze, ev sahibinin diyişiyle kaşar Nezaket, kendisini oturmaya davet ettiğinde bunu hayal etmemişti.
Bir anda ev kalabalıklaşmış, kendisini altmış yetmiş yaşındaki kadınların arasında altın gününde bulmuştu.
Ya da tam olarak onun üstüne gelmişti bilmiyordu ama ayıp olur diye de kalkamıyordu hemen.
Seher, Nezaketin yüksek çıkışına bozulup susmuştu. Ne olurdu canım söyleyiverseydi yani?
"Yavrum alışabildin mi mahallemize?" Mavileri tanımadığı teyzenin sesiyle ona dönmüştü. Başını sallayıp konuştu kibar sesiyle.
"Alıştım efendim."
"Ay pek de kibar!" Bir ağızdan gülüşmüşlerdi sonra. Ekin de zoraki bir gülümseme sunmuştu. Çok sıkılmıştı.
"Ne getirdi seni buralara kadar İzmirden evladım? Bir şeyler duyduk ama..." Bu kez de başka bir kadın konuşmuştu. Bunu konuşmaktan zaten hoşlanmıyordu. Boğazına oturan yumruyla konuşmakta güçlük çekti başta.
"Ailemin vefatından sonra beni bağlayan bir şey kalmadı İzmirde." Gülümsemeye çalışarak konuştu. İstediği son şey bu kadınların kendisine acımasıydı.
"E orada kalsaydın ya evladım kolay mı taşınmak etmek bu devirde? Tek başına gelmişsin buralara kadar." Nezaketin bilmişçe konuşmasından çok rahatsız olmuştu.
O şehir artık kendisine kötü anılarını hatırlatmaktan başka bir şey vermiyordu. Kaldı ki orada da kalacak yeri yoktu. Her şeyini almışlardı elinden. Sokakta kalmıştı. Eskiden arkadaşım dediği insanların acıyan bakışlarına katlanamayıp sıfırdan bir sayfa açmak istemişti. Bunun için bir de bu kadına hesap mı verecekti? Sinirleri bozulmuştu. Ev sahibi Suzan hanımı anlıyordu şu an. Kaşar Nezaket!
Konuşmamayı tercih ederek sessizce başını eğdi. Konu neyseki kendisinden uzaklaştı bir süre sonra.
Halk müziği ve türküler havada uçuşmaya, kadınlar oynamaya başladığında daha fazla dayanacak gücü bulamadı kendinde. Yeterince de kaldığını düşünüyordu.
Ayaklanıp Nezaket'e kısaca teşekkür etti ve diğerlerine de kısaca selam verip çıktı evden.
Müziği öyle sesli açmışlardı ki apartmanda yankılanıyordu. Nasıl kimse rahatsız olmuyor diye düşünmeden edemedi. Belki de apartmandaki tüm kadınlar içerideydi. Başını sallayarak merdivenlerden inmeye başladığı sırada kendi dairesinin karşısındaki kapı açılmıştı.
Mazhar anahtarıyla kapısını kilitledikten sonra fark etmişti merdivenlerden inen çocuğu. Kırmızı kazağının işine giydiği gömleğin yakalarını çıkartmıştı. Krem rengi bir pantalon gitmişti. Yuvarlakla kare arası çerçevesi olan kahverengi bir gözlük takıyordu. Dalgalı sarı saçlarının arasında kısa bir örgü vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Gündüzü -Gay
General FictionMahalle kabadayısıyla mahalleye yeni gelen güzel çocuğun hikayesi. ... Uyarı: Kitap YAŞ FARKI, şiddet ve olumsuz ögeler içermektedir.