6. Bölüm: Fenerli Dna ve Teşekkür Ederim

4.1K 315 64
                                    



"Gece ve gündüz herkese aynı renkte görünmez."
.
.
.

Yumuşacık tüylü beyaz kazağını üstüne geçirirken ona uygun küpe aramıştı. Kahveye giderken bu kadar süslenmesinin saçma olduğunun farkındaydı. Mahallelininde dikkatini çekmek istemiyordu ama kendisiyle ilgilenmek iyi gelmişti hep. O yüzden az bir şey özenmenin sorun olmayacağını düşündü.

Sonunda ince uzun sarkan parıltılı şerit küpesini beğendiğinde takmıştı hemen. Pembe duvarındaki pastel sarı saate baktı. Şimdi çıksa iyi olurdu. Dalgalandırdığı saçlarını son kez düzeltip salondaki izlemediği televizyonu kapatmak için odasından çıktı.

Elini kumandaya atıp kapattı hızlıca ve anahtarlarını kontrol edip çıktı evden. Karanlık mahallede yürürken tanıdığı sokaklara akşam girmek ürkütmüştü. Bu saatlerde dışarı çıkmazdı normalde. Çıksa bile çok bir yere gitmezdi. Gitse bile yalnız olmazdı. Şimdi ise gündüz gözüyle bile girmeyeceği bir mahallede gece yalnız başına yürüyordu.

Sonunda aradığı yere vardığında loş ışığın hakim olduğu kahveye girip etrafta gezdirmişti bakışlarını. İçerisi oldukça kalabalık görünüyordu. Gözüne tanımadığı bir adamla oturan Mazhar çarptığında ona doğru yürüdü. Boş masa bulamamıştı. Ali'yi de göremiyordu. Daha önce hiç konuşmadığı insanların yanına oturmak istememişti.

"Merhaba. Oturabilir miyim?" Hararetle konuşan iki adam yanlarına gelen çocukla susmuşlardı. Mazhar süslenmiş çocuğu süzdüğünde fark etmeden kaşlarını çatmıştı yine. Ekin gözlerini Mazhar'dan kaçırdığında yanındaki adam "Buyur." diyerek sandalyeyi işaret etmişti.

Çekingence oturduğunda konuşup konuşmamak arasında ikileme düşmüşken adam konuştu.

"Ekin miydi ismin?" Onaylarca başını sallamıştı adama. Mazhar koyu gözlerini kendisine dikmiş sessizce izliyordu. "Siz?" Ekin kibarca sorduğunda "Ferit." demişti kısaca adam. Hafifçe başını sallayıp televizyona çevirdi gözlerini.

Mazhar parmaklarının arasındaki tesbihi sıktığını fark ettiğinde neden onu her görüşünde sinirlendiğine anlam veremedi. Ağırca boncukları çevirmeye başladığında usulca televizyona bakan çocuğu izledi yandan. Dalgalı tutamları şekillendirilmiş gibiydi. Bir kadın için bile fazla olacak parıltılı küpeleri cüretkarca sarkıyordu. Kalın kaşları çatılırken başka bir şey daha takılmıştı gözüne. Dudakları parlaktı. Ne sürmüştü o?

İçinden yine tövbe çekerek başını iki yana salladı.

Ekin bir süre sessizce televizyonu izledikten sonra yeniden konuşmaya başlayan iki adamın konuşmasına kulak kabartmıştı. Konu siyasetten futbola kaydığında maç neredeyse başlamak, Ekin de uyumak üzereydi.

Masalarına gelen çaycı çocukla neşeyle ona bakmıştı. Öyle sıkılmıştı ki Ali'yi görünce sevinçten ona sarılabilirdi. "Maviş. Gelmişsin."

Ali Mazhar ve Ferit'in önüne çay koyarken iki adamın bakışı Ekin'e dönmüştü yine. Gözlerini buğday tenli uzun çocuktan çekmeden gülümsemişti sarışın olan. "Hayatımda ilk kez maç izleyeceğim. Biz şimdi kimi tutuyoruz?"

Heyecanla konuştuğunda Ali gülmüştü. "Fenerle Galatasaray'ın derbisi var bugün." Dudakları aralanmıştı şaşkınlıkla Ekin'in. Önemli bir maç olacağını düşünmemişti ama şimdi anlıyordu. Futboldan anlamasa da birinci sırada olduklarından Galatasaraylı olduğunu söylerdi herkese. "Oh! Galatasaray kazanır o halde umarım."

Neşeyle söylediği şeyle sesi yüksek çıkmış olacakki kahve bir anda sessizliğe bürünmüştü.

Ekin anlamazca kaşlarını kaldırdığında Ali'nin endişeli yüzüyle Mazhar'a bakmıştı. Masadaki büyük elini yumruk yapmıştı. Tehditkar siyahları mavilerine keskince bakarken birkaç adamdan sandalye çekme sesi duymuştu. Korkuyla etrafına baktığında durumu izah edebilmişti. Yanlış takım!

Gecenin Gündüzü -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin