"Sırf sensiz uyanmamak için bu gece de gözlerimi kapamadım."
.
.
.Eve geleli altı saat oluyordu. Önce sıcak bir duş alıp kendisine gelmeye çalışmıştı. Evi temizleyip film izlemişti sonra. Yine de kafasını dağıtmak için yeterli olmayınca bütün bunlar, mantı açmıştı. İştahı olmadığından pişmiş mantının altını kapatıp mutfakta öylece oturmuş pembe masa örtüsünü izlemeye başlamıştı yarım saat önce de.
Ondan hoşlanıyor olamazdı. Belki adamın güçlü duruşuna imreniyordu ama sadece o kadardı. İyi anlaşmak istiyordu onunla. Daha fazlası değil.
Zaten istese de olamazdı öyle bir şey. Adamı tanımıştı artık az çok. Böyle bir şeyi düşündüğünü bile bilse iyi ihtimalle bıçak çekerdi kendisine.
Başını salladı iki yana. Zaten neden isteseydi ki. Tamam Ekin erkeklerden hoşlanıyor olabilirdi. Ama dünyada son erkek kalsa bile Mazhar hoşlanacağı adam olmazdı. Bir kere modern erkeklerden hoşlanırdı Ekin. İnsanları görünüşlerine göre yargılamak istemiyordu ama dağ insanı gibiydi Mazhar. Tekrar başını salladı iki yana. Ondan kesinlikle hoşlanmıyordu.
Çalan kapısıyla masadaki dalgın bakışları mutfaktan görünen dış kapısına kaydı. Bu saatte Ali gelmiş olamazdı. Birkaç saniyelik duraksamanın ardından kalktı yerinden yavaşça. Tekrar çalmamıştı. Kapı kulbuna attığı eli bir süre öylece kalsa da yavaşça açtı.
Araladığı kapıyla görüşüne giden bedenle sanki başından aşağı bir demlik kaynar su dökülmüştü. Kendisine gelmek için derin bir nefes almaya çalıştı.
"Vaktin var mı?" Kalın sesiyle konuşan adama itinayla değdirmiyordu gözlerini. Aklı yapmamasını söylese de kenara çekilerek tamamen açtı kapıyı. Adam kendi kaçırdığı gözlerinin aksine bakışlarını üzerinden çekmeden girmişti evine. Arkasından kapıyı kapatıp salona yürüdü Ekin.
Pembe üçlü koltuğa oturup tavşanlı panduflarını izlemeye başladı sessizce. Tekli koltuğa geçeceğini düşünse de kendisini yanıltarak yanına oturduğunda adam çökmüştü koltuk. Öksürerek üçlü koltuğun en köşesine kadar kaydırdı bedenini Ekin.
Mazhar kendisine bakmadan köşesine sinen çocuğu süzmüştü alışkanlık olmuş gibi. Yeni yıkanmış olacakki sarı saçları yarı ıslaktı. Beyaz pijamasının şortundan açıkta kalan pürüzsüz beyaz bacaklarına kaydığında gözleri, boğazını temizleyerek çevirmişti hızla. Pijamasının üstünden açıkta kalan beyaz boynunu gördü sonra. O kadar sıkmamıştı bile ama morarmıştı.
"Kusura bakma. Bugün için." Beceriksizce özür dilemeye çalıştığında ne diyeceğini bilememişti. Hayatında ilk defa özür diliyordu.
Ekin hafifçe başını sallasa da bakmamıştı adama. Hâlâ kafasında Ali'nin sözleri dolanıyordu.
Mazhar durgunca ayaklarını izleyen çocuğun baktığı yeri görünce fark ettiği tavşanlı panduflarla dudağı kıvrılmıştı istemsizce. Bu çocuğun neden her şeyi şeydi...Tuhaf?
"Bak çocuk. Sana zarar vermek istemedim. Sesini yükseltince sen gözüm karardı pişman da oldum zaten." Kalın sesiyle tesbihini çevirerek konuşurken adam, iri elinde kaybolan küçük boncukları izlemeye başlamıştı. "Senden kaç yaş büyüğüm saygılı olsaydın biraz."
Adama çevirdi gözlerini yavaşça. Gerçekten pişman görünüyordu.
Onu izlemeye başlamasıyla dudaklarından dökülmüştü kendisinden izinsiz kelimeler. "Bende özür dilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Gündüzü -Gay
General FictionMahalle kabadayısıyla mahalleye yeni gelen güzel çocuğun hikayesi. ... Uyarı: Kitap YAŞ FARKI, şiddet ve olumsuz ögeler içermektedir.