Sorun çıkmadan yenilen akşam yemeğinden sonra Sharon'la odamızda zaman geçirmeyi tercih etmiştik. Şu an yatakta onun odayı dolduran nefis kokusu eşliğinde, düzenli bir şekilde atan kalbinin sesini dinliyordum.
Uykuya daldığından emin olunca sessizce odadan çıktım. Onu da yanımda götürmek isterdim ama tehlike anında hızlı koşamayacağından başına bir şey gelmesinden korkuyordum. Sharon'un benim kadar ormanın özgür ortamına ihtiyacının olmaması tek teselli kaynağımdı.
Koalisyon tarafından herkese dağıtılan belgelerde dönüşmüş şekilde ormanda gezmekle ilgili herhangi bir sınırlama getirilmemişti, ben de bu hakkımdan sonuna kadar faydalanmak istiyordum.
Yerleşkenin etrafı sıkı bir şekilde korunduğu için yatakhanenin girişine nöbetçi koyma ihtiyacı hissetmemişlerdi, sadece kapıyı kilitlemekle yetinmişlerdi. Bu durumdan yararlanarak kapının kilidini açıp rahat bir şekilde yatakhaneden çıktım.
Bahçede benden başka birinin olduğuna dair ses gelmiyordu, bu iyiye işaretti, sakin adımlarla ormanın girişine ilerledim. Amacım ağaçların sıkılaştığı orman girişinde kıyafetlerimi çıkarıp bir yere saklamaktı. Böylece ormandaki gezintimi bitirdiğimde, kıyafetlerimi giyip rahat bir şekilde geri dönebilirdim.
Planladığım gibi ağaçların sıkılaştığı yere ulaşınca hemen kıyafetlerimi çıkarttım ve bir ağacın kovuğuna sakladım.
Dönüşümün başlamasıyla birlikte yüzüm uzamaya, kemiklerim bedenimde yer değiştirmeye başladı. Bedenimden aynı anda çıkan siyah benekli turuncu tüylerimle birlikte ellerim de pençe şeklini aldı. Kısa süre içinde dönüşümüm tamamlanınca sevincimi kükreyerek belli ettim. Uzun süredir dönüşmediğimden ormanda dolaşmayı özlemiştim, hızlı bacaklarımla özgürlüğe doğru uçarcasına koştum.
Leopar formunda ormanın içini daha iyi görüyor, kulaklarım en uzun mesafedeki sesleri daha iyi duyuyordu. Bu gece amacım yerleşkenin içini daha iyi tanımaktı. İlerde bizi bekleyen bir sınav vardı ve nasıl bir sınav olacağımızı hiç birimiz bilmiyorduk. Bu günden sonra bulduğum her fırsatı ormanın içinde dolaşarak değerlendirmeyi düşünüyordum.
Sevinçle ormanda koşarken karşıma büyük, üç katlı bir bina çıktı. Burası yerleşkeyi korumakla görevli şekil değiştirenlerin kaldığı yer olmalıydı. Binanın yakınında durup içerden gelen sesleri dinlemeye başladım. Korumaların çoğu nöbette olmalıydı, geri kalanların da uyuduğunu, çıkardıkları düzenli seslerden anladım. Burada işim bitince ormanın içine doğru koşmaya devam ettim. Biraz daha ilerledikten sonra burnuma vahşi bir hayvan kokusu geldi, yakınımda bir jaguar vardı. Kim olduğunu öğrenmek için rotamı o yöne çevirdim. Aynı anda yere değen pençe seslerinden onun da bana doğru koştuğunu anladım.
Kısa bir süre içinde jaguarla karşı karşıya geldik. Aldığım kokudan onun kim olduğunu hemen anlamıştım. Tylor Grey şu anda jaguar formunda karşımda duruyordu. Onun bedeni benimkinden daha iriydi, sırtındaki siyah benekleri ise daha az ve gül şeklindeydi. Beni gördüğüne memnun olduğunu boğazından çıkan kükremeyle belli etti.
Yanıma yaklaştı. Burnunu bir süre boynumdaki tüylerin üzerinde gezdirdi. Ensemi hafif bir şekilde ısırarak pütürlü diliyle yalamaya başladı. Tanrım, Arthur doğru söylemişti! Jaguar formundaki Tylor Grey bana kur yapıyordu.
Heyecanlandığım için kalbim hızlı bir şekilde atmaya başladı. O benim öğretmenimdi, benden uzak durmalıydı. Paniğe kapılarak onu uyarmak için tısladım ve yatakhaneye doğru koşmaya başladım.
Daha şimdiden onunla karşılaşacağımız ilk anı düşünüyordum. Çok utandığım için onun yüzüne nasıl bakacaktım?
Tylor Grey'den o kadar hızlı kaçmıştım ki kısa süre içinde kıyafetleri sakladığım yere gelmiştim. Hemen dönüşümümü başlattım ve insan formuna geçer geçmez hızlı bir şekilde çıplaklığımdan kurtuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şekil Değiştirenler (TAMAMLANDI)
Fantasy"Beyaz iç çamaşırlarınız karanlıkta gece gökyüzünü aydınlatan havai fişekler gibiydi Bayan Willis, sizi görmemek imkansızdı." (+18 sahneler bulunmaktadır.)