Berbat ve iğrenç, siz hayatımın anlam ifade eden kelimelerisiniz ya! Neyse, her zamanki hayatımdan bir kesitler bunlar ama şuan durumum çok alakasız. Elimde tulumum, ceketim, içi yiyecek dolu çantam, ördeğe benzer ama ne olduğunu anlayamadığım peluşumun olduğu poşet ve sırt çantamla otobüse binmek için -daha doğrusu yetişmek için- hızlı adımlarla ilerliyordum, bu arada ben Zülal Talya, adımın saçmalığının farkındayım ama ebeveynlerim yani amcam adımın bu olmasına gereksiz bir itirazda bulunmuş.
Adımı sevmiyor değilim ama ikisini yan yana mantıklı bulmuyorum. Neden adımı tartıştık ki? Otobüse yaklaştıkça 2 tanıdık yüz gördüm; Cesur ve Gamze. bunlar benim ahiret dostlarım, nasıl ama lise dizisi gibi oldu mu? şu saçma gerginliği bir kenara bırakıp normal hayata dönelim.
Cesur ve Gamze benim 1. sınıftan beri arkadaşlarım her şeyimizi bilecek derecedeyiz, aynı liseye yerleştiğimizi öğrendiğimizde sevinçten kelimenin tam anlamıyla tepinmiştik. Yanlarına vardığımdan Cesur direk ellerimdekine baktı ve lafa atladı;
"Ablacım ellerindekiler ne kadar azmış evi falan mı sırtlayacaksın birazdan bir ben eksiğim o torbada, aman aman bay tavuk da ordaymış. Alt tarafı 2 gece 3 gün kalacağız."
Klasik Cesur işte. her zaman boş yapma potansiyeline sahipti.
"Evet Cesur evi sırtlayacağım, siz neler getirdiniz?"
"Ee Talyacığım ben de battaniye, iki üç kapüşonlu, eşofman, yiyecek falan aldım, süs çiçeği de aynılarını almış ama siz kadın kafalılar illa peluş alıyorsunuz, bunu bildiğim için ben de bayan aksolotlu getirdim."
Cesur... Boşlar kralı, her zaman saçmalayabiliyor, neşe kaynağımız odur, turuncuya kaçan uzun saçları ve cam gibi yeşil gözleri vardı. 1.83 olduğunu hepimiz bilsek de boy muhabbeti çıksa her zaman 1.90 olduğunu iddia ederdi. Yapılı bir vücuda sahip yakışıklı bir manyaktı,
Gamze'ye süs çiçeği demekten ekstra bir zevk alırdı. Gamze ise 1.60 boyunda amber gözleri, kumral saçları, pembe yanakları ve çıkık ön dişleriyle bir hediye gibiydi. İçine kapanık bir kızdı ama Cesur ortak yönlerimizi bulunca konuşmaya başlamıştık ve şuan 10 yılı deviriyorduk. Cesur'la ne Gamze'nin ne benim aşk olayımız olmamıştı olmayacaktı da. Hepimizin ayrı ayrı sevdiği vardı ama hepsi sonradan geçtiğini söylemişti.
Ama benim geçmiyordu, yan şubedeki Çınar'a fena yanıktım. Okulumuzda inatla açılan erkek voleybol takımındaydı ve çok saçma olacak takımın kaptanı ikizim Ali'ydi. Asla onla sohbet edememiştim, belki Ali'ye söylesem hallederdi ama o bilmiyordu bilmesine de gerek yoktu. Zaten aynı evde bile yaşamadığım ikizimle bu konularda güven duygusu beslemem saçma olurdu.
Otobüsün kalkma zamanı gelmişti ve uzun uğraşlar sonucu Çınar'la aynı otobüse binmeyi başarmıştım. toplam 55 kişiydik ve biz 25 kişilik otobüsteydik. Rahatsız koltuğumda bir kaç saat uyuduktan sonra bir çığlık sesiyle uyandım. Çığlık seslerinin dışında konuşmalar vardı;
"Barış yapma!"
"Barış ne olur bırak adamı, kaza yapacağız!"
"Ne olursun genco bırak beni, kaza yaparız!"
"Belin, sen bana bu hayatı zehir ettin ya ben de senin hayatını zehir edeceğim!"
"Lan geri zekalı ruh hastası bizim ne suçumuz var?"
"Hepiniz Belin'i yaptığı şeyleri bilmenize rağmen korudunuz o yüzden siz de cezalanacaksınız."
Ve sona geldiğimizi belirleyen o lafı duyduk;
"Kaptan araba geliyor!"
Çığlıklar, küfürler, bağırışlar. Son hatırladığım şey Cesur ve Gamzenin birbirleri ve benle helalleşmeleri ve koltuklarına sıkıca tutunup sonlarını beklemeleriydi. Tüm hayatım gözümün önünden geçiyordu, çocukluğumda yaşadığım travmalar, şiddet, amcamın beni asla rahat bırakmaması. Her şeyi bir bir hatırladım ve canımın fiziksel olarak acıyor olup olmaması önemli değildi; ruhum yanıyordu, psikolojik olarak yanıyordum ben. Sonra kafamdan atmaya çalıştım ve gözlerimi açmaya çalıştım ama galiba bilincimi kaybedip bayılıyordum. Belki de ölüyordum. Hiçbir şeyin garantisini veremeyecek durumdaydım. Sadece uyanacağım saati beklemeliydim. Eğer uyanamazsam, sıçtım demektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilmediklerimiz
RandomBir grup 12. sınıfın Manisa'ya geziye gitmesi. En fazla ne olabilir ki? Tüm hayatlarının gidişatının değişeceği, kimi zaman şaşıracağınız kimi zaman "bekliyorduk zaten" diyeceğiniz bir kitap olması dileğiyle. İyi okumalar...