~Her şeyin mahvolduğu gece
Saat gecenin ikisiydi. Dalya Azeri ikizlerini dünyaya getiriyordu, ama acıdan kıvranıyordu. Eşi Ahmet Coşkun heyecanla karışık mutlulukla, kardeşi Kenan ise tedirginlikle bekliyordu. Bu çocuklar ondan mıydı bilmiyordu. Aradan yarım saat geçmişti ve Dalya'nın çığlıkları yerini bir bebek ağlamasına bıraktı. Ahmet heyecandan delirmek üzereydi, Dalya odaya alınmıştı, kızı ve oğlu henüz kontrolü bitmediği için odada değildi. İlk başta Kenan'ı çağırması Ahmet'i şüphelendirmişti. Ağlamaktan dolayı titreyen sesiyle;
"Kenan ben bu kızı büyütemem."
"Niye Dalya?"
"Onlar senin çocukların değil Kenan!"
"Ciddi misin?"
"Evet, kafayı sıyıracaksam net bu nedenden dolayı sıyırırım."
"O çocuklara bakacaksın, ikisine de."
"Hayır, onları her gördüğümde Ahmet'e olan ihanetim aklıma gelecek."
"Yapma o çocukların suçu ne?"
Tam o sırada Ahmet her şeyi duymanın verdiği şokla kapıda duruyordu.
"Kenan, Dalya?"
"Abi, hepsini duydun biliyorum. Sana sadece şunları söylemek istiyorum; ben Dalya'ya aşık oldum ve istemeden bir şeyler yaptım. Ben iğrenç bir insanım, istersen beni öldür ama pişmanım. Kendinize iyi bakın sizden uzak durucam kızınızı iyi büyütün."
~Günümüz
"Zülal bir şey sorabilir miyim?" Çınar'ın sorusuyla daldığım noktadan uyandım.
"Tabi?"
"Sonrasında annen ve babana noldu?"
"Babam intihar etmiş, annemin de trafik kazasında öldüğü söyleniyor ama ortada ne ceset ne de bi mezar var."
"Yani annenin yaşama ihtimali var?"
"Biraz. Ama onun kim olduğunu bilmek istemiyorum, beni büyütmek istemeyen birinden uzak duracağım."
"Peki neden Ali'yi değil de seni büyütmek istememiş?"
"Babamın kopyası olduğum için."
"Anlıyorum."
Orda oturup başka konulardan sohbet etmeye devam ediyorduk. Çınar'ın telefonu çalınca sohbetimiz bölündü ve Cesur'la konuşmaya devam ettik. Aradan 10 dakika geçtiğinde Çınar'ın yüzü düşmüştü. Koltuğa oturduğunda burnunun kemerini sıktı ve kollarını dizine yasladı, Cesur merakla ona bakarken;
"Çınar noldu?"
"Güven'in ailesi ile konuştum. İkisinin de sesi berbattı."
"Tamam Çınar da sen neden bu kadar pişmansın yanlış anlama da."
"Çünkü, ailesi beni suçluyor. Güven kalp hastasıydı ve ailesi benim ona dikkat etmemi istiyordu. Ama olmadı zaten bana bir şeyi korumam söylense olumsuzluk, neyse sizi sıkmak istemiyorum ben eve gideyim artık-"
"OLMAZ!"
Gereksiz yükseldiğimde Cesur aynı fikirde olduğunu belirtirken Çınar ısrarımız üzerine kalmaya karar vermişti. Cesur çarşafları ve büyük kalın bir battaniyeyle geldiğinde hepsini koltuğa bırakıp;
"Yoruldum ya, danalar biriniz de yardım etmediniz siz anca fik fikleşin."
Utanarak başımı eğdiğimde Çınar'ın bana baktığına emindim ki öyle de oldu, kafamı kaldırdığımda Çınar yarım bir sırıtışla bana bakıyordu. Cesur aramıza yastık salladığında yardım ederek yatakları kurduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilmediklerimiz
RandomBir grup 12. sınıfın Manisa'ya geziye gitmesi. En fazla ne olabilir ki? Tüm hayatlarının gidişatının değişeceği, kimi zaman şaşıracağınız kimi zaman "bekliyorduk zaten" diyeceğiniz bir kitap olması dileğiyle. İyi okumalar...