Wang'in işi düşündüğümüzden de çabuk bitmişti ki bu zamanımızın daha da daraldığı anlamına geliyordu. Hala bir işaret yoktu. Jisoo'yla birbirimize tedirgin bakışlar atmaktan başka bir şey yapmıyorduk.
Wang: Hadi arabaya.
Sanki bizi sıraya sokan bir öğretmen gibi o arkada biz önde yürüyorduk. Acaba bir anda koşmaya başlasam ne olurdu? Peki ya Jisoo?
Şoför bile bizim için endişeli görünüyordu. Neler döndüğünü bilmiyorum ama Jisoo kesinlikle biliyordu.
Wang: İkiniz de yanıma oturacaksınız.
Sorgusuzca denileni yapmaktan başka bir seçenek yoktu. Wang ortaya oturdu biz de iki yanına. Wang hareket etmemizi engellemek ister gibi ikimizin koluna girdi ve sıkıca tutmaya başladı. İşe yaramıştı, bu haldeyken hareket etmek mümkün değildi. Bir şeyler yapmam gerek, tek kolum açıkta diye düşündüm. Ona yumruk atabilirdim, bacaklarım da açıkta tekme savurabilirdim. Zaten ayağa kalkmayı başarırsam Jisoo'yu da kurtarırdım. Peki şoför kimin tarafındaydı? İçimden bir ses bize zarar vermek istemediğini söylüyordu. İçimdeki bir başka ses ise önceki sesi hemen yalanladı.
"Görev bilinci."
Bunun için her şeyi yapabilirdi, istemediği şeyleri bile.
Beklemeye karar verdim çünkü üstümde silah yoktu. Wang vermediği sürece kendi silahımı taşımam yasaktı. Onların üzerindeyse birden çok silah olabilirdi, hareket etmek ölüm anlamına gelebilirdi.
Şoför sıkıntıyla direksiyona geçti ve gaza basmaya hazırlandı. Son kez arkasına döndü, bakışları "özür dilerim" der gibiydi.
Araba sakince çalıştı. Ama ilerlemesinde bir sorun var gibi gözüküyordu.
Şoför Wang'den izin isteyerek aşağı indi.
"Tüm lastikler patlamış."
Wang bir anda kollarımızı serbest bıraktı. Sinirden köpürdüğü bir başka ana şahit olduk. Sanki gözü hiçbir şeyi görmüyor gibiydi.
Wang: Bu da ne demek oluyor? Değiştir o halde.
Şoför: Yeterince lastik yok efendim.
Şoför olduğu yerde endişeyle terlemeye başlamıştı. Wang'in sabrı tükenmişti arabadan indi ve lastiklere bir kez de kendisi baktı. Gördüğü manzara tüm lastikleri öfkeyle tekmelemesine sebep oldu. Etrafa küfürler savuruyor, sanki suçlu oymuş gibi şoförün yakasına yapışıyordu.
Wang: Bunu kim yaptıysa onu geberteceğim! Sen neden arabada beklemedin ki? Yoksa sen mi yaptın?
Şoför adeta ecel terleri döküyor, yapmadığına dair yeminler ediyordu. Wang kısa boyuyla bir deve dönüşmüş gibi şoföre tehditler savurmaya devam etti. O kadar kendini kaybetmişti ki arkadan ona yaklaşan kişiyi fark etmedi bile.
"Lastik mi lazım?"
Wang aceleyle sesin geldiği yöne gördü ve gördüğü yüzle hemen belindeki tabancasına davrandı fakat sesin sahibi ondan önce davranıp kendi silahını Wang'in kafasına dayamıştı bile. Wang tükenmek bilmeyen öfkesini bir kenara bıraktı ve korkuya teslim oldu.
Wang'i korkutan kişinin bir erkek olduğunu sonunda seçmiştik. Adam Wang'in ellerini arkasında bağladı ve silahı olduğu yerde tutmaya devam ederken tek eliyle kapıyı açtı.
"Çıkın ve arkadaki beyaz arabaya binin."
Ne yapmamız gerekiyordu? Bu adamı tanımıyorduk. Ama kalırsak Wang'in gazabına uğrayacaktık. Jisoo benim kadar kararsız kalmış gibi gözükmüyordu, adamın talimatına uyarak uzaktan gözüken beyaz arabaya doğru yürümeye başladı. Bana da seçenek kalmamıştı böylece.
Lisa: Jisoo sence bu yaptığımız tehlikeli değil mi o adam kim bilmiyoruz.
Jisoo cevap vermedi. Arkama döndüm ve adamın şoförün eline bir para sıkıştırıp onu da gönderdiğini gördüm. İyi niyetli olduğuna inanmak istedim.
Beyaz arabaya ulaştığımızda Jisoo şoför koltuğunda oturan kişiye dostça bir gülümseme sundu. Ben ise ihtiyatlı davranmaya kararlıydım, arka koltuğa binip kaderimin hangi yöne evrileceğini görmek için beklemeye başladım.
Şoför koltuğundaki kişi büyük bir şapka takıyordu saçlarını görmek mümkün değildi tek bildiğim çok güzel kokan biri olduğuydu. Yavaşça şoför koltuğundan arkasına baktı.
Jennie Kim.
Yüzünde eski bir dostu görmüş gibi sıcak bir gülümseme vardı.
Jennie: Hazırsanız gidelim kızlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bullet Holes | jenlisa
FanfictionLalisa Manobal Bay Wang'i Jennie Kim'den koruması için işe alınmıştı, Jennie Kim'e aşık olması için değil.