XVI.

1.2K 89 17
                                    

"Uyan"
Sade, hiçbir duyguyu belli etmeyen bir ses yavaşça omzuma dokundu.
Jennie.
Yüzü sanki sabah olanlardan habersiz şekilde durgun, hatta oldukça ciddi gözüküyordu. Gülümseyerek karşılık verdim.
Lisa: Günaydın Jennie.
Yüzümü onunkine yaklaştırıp gülümsemeye devam ettim. Yüzünü çevirdi.
Jennie: Kahvaltı hazır.
O kadar soğuktu ki sabah olanların rüya olduğunu düşünmeye başladım.
Jennie: Acele etsen iyi olur, kahvaltıdan sonra eve döneceksin.
Ev? Hangi evi kastediyordu.
Lisa: Ne evi?
Jennie: Wang'in evi.
Yataktan kalkmak üzereyken kolundan tuttum.
Lisa: Neler oluyor Jennie?
Jennie: Bir şey olduğu yok.
Sinirlenmeye başlamıştım. Sesimin yükseldiğini fark etmedim bile.
Lisa: Sabah sana sarıldım, seni öptüm. Şimdi ise bana duvar gibi davranıyorsun derdin ne Jennie?
Kıkırdadı ama zorlama bir gülümseme olduğu belliydi.
Jennie: Her şeyden bu kadar kolay etkilenme La-Lalisa.
Yataktan tamamen kalktı.
Jennie: Sabah kafam yerinde bile değildi seni öptüysem ne olmuş?
Dediklerine hiçbir anlam veremiyordum. Gerçekten rüya gördüğüme inanacaktım ama Jennie de hatırlıyordu, sadece onun için bir anlam ifade etmediğini açıkça söylüyordu. Burada daha fazla duramazdım. Madem her türlü sonum Wang'in evinde olacaktı şimdiden gitmenin bir zararı olmazdı. Yemek masasındaki diğer kızların, daha doğrusu kızın,çünkü masada sadece Chaeyoung vardı, aynı Jennie gibi soğuk bir ifadeyle beni selamladıydınız görünce öfkemin yanında merakım da arttı.
Lisa: Jisoo nerede?
Jennie sakince önündeki ekmeği dilimliyor, yüzüme bakmaya tenezzül etmeden cevaplıyordu.
Jennie: Gitti.
Lisa: Nereye peki?
Jennie: Ailesinin evine.
Ağzından her şeyi açıklayan bir cümle alamayacağım açıktı bu yüzden daha fazla sinirlerimi yıpratmama kararı aldım.
Lisa: Bana bir araba ayarlayın ki gidebileyim.
Chaeyoung: Şimdi mi? Mümkün değil.
Sinirle askıya yöneldim ve ceketimi aradım. Bulana kadar tüm diğer ceketleri yere atmıştım bile, toplamaya gerek görmedim. Tıpkı kimsenin bana bir açıklama yapmaya gerek görmemesi gibi. Yürüyerek gidecektim. Jennie elindeki ekmek bıçağını tezgaha bıraktı ve belini tezgaha yaslamış şekilde beni izledi.
Hiçbir şey demeden çıkmak en iyisiydi.
Düşündüğümü yaptım ve tek kelime etmeden kapıyı açtım. Dışarısı soğumuştu, ufak tefek yağmur atıştırıyordu. Neler olduğunu anlamıyordum ve bu yüzden başıma düşen her bir yağmur damlası bile öfkelenmem için yeni bir sebep oluyordu. Huysuzca kapüşonumu taktım. Jisoo neredeydi? Veya neden ailesinin evindeydi? Arkamdaki eve dönüp son bir kez baktım. Jennie orada, penceredeydi beni görünce aceleyle perdenin arkasına geçti ama ne gördüğümden emin olmama yetecek kadar süre görmüştüm onu.
Ağlıyordu.

Bullet Holes | jenlisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin