1
"..."
Shinobu kahkaha atarken Mitsuri kızarmış sessizce onun yanında oturuyordu. "Seni küçük kız kardeşiymişsin gibi getirdi ve oturttu!" Mitsuri kaşlarını çattı, "Sessiz olsana, aptal." Shinobu onu umursamadı ve omuz silkti, "Bence göz teması bile kurma o iki çocukla." Mitsuri ile uğraşıyordu. O sırada yan masada sus pus oturan Zenitsu ve Tanjiro'nun yanındaki Inosuke, aç bir köpek gibi kahvaltısını yiyordu.
Obanai, Mitsuri'nin kolundan tutup Shinobu'nun masasına götürüp oturtmuş, "Sen dinlen." demişti. Ardından çocukların masasına geri dönüp yüzündeki korkutucu gülümseme ile bir şeyler söyleyip mutfağa geri dönmüştü. Mitsuri sadece "AŞIRI HAVALI! ÇILDIRACAĞIM!!!! AAAAAAAAAAA!!! IGURO NEDEN BU KADAR ŞİRİN VE KARİZMATİK!?????" diye düşünüyordu dudaklarını birbirine bastırarak. O kadar çekici gelmişti ki gözüne o kolunu tuttuğunda. Yüzündeki ifade ürkütücü olsa da sevimli gözüküyordu Mitsuri için.
"Gözlerini mutfak kapısından ayıracak mısın artık? Kalkıyorum diyorum." Shinobu Mitsuri'nin anlına fiske attıktan sonra kaşlarını çatarken konuştu. Mitsuri irkilerek ona döndü, "Oh, tamam." Birlikte kasaya ilerlediler, Shinobu kahvenin ücretini ödedi. Mitsuri'ye gülümseyip veda ettikten sonra kafeden ayrıldı. Mitsuri bir süre Shinobu'nun çıktığı kapıya baktı. Ardından mutfağa ilerledi ve kapıyı yavaşça aralayıp kafasını içeri uzattı. Obanai, yanağını çenesine yaslamış gözleri kapalı oturuyordu minik masada.
Mitsuri içeri girip kapıyı sessizce kapatmaya çalıştı fakat başarılı olamadı. Zaten sadece gözleri kapalı olan Obanai, kapı sesiyle gözlerini açtı. Mitsuri gergince gülümsedi ve "Selam." dedi. Obanai de hafifçe gülümsemişti. Elini yasladığı yanağı tek gözünü kısıyor ve dudağını büzüyordu. Gülümseyince dudakları çok tatlı bir hal almıştı. Mitsuri utandığı için hızlı adımlarla Obanai'nin oturduğu masaya ilerledi ve karşısındaki sandalyeye oturdu.
"İyi misin?" dedi sessizce. Ortam çok sessizdi ve sesli konuşmaya utanmıştı. Obanai kaşlarını çattı, "Nasıl yani?""Uhm, az önce biraz sinirli gibiydin. Ondan sordum." Mitsuri gözlerini kaçırdı. Obanai'nin kaşları bu sefer havalandı, "Ha...Yok ya, sinirli değilim."
"İyi o zaman."
"Kochou çıktı mı?" Obanai boynunu iki yana eğip kütletti. Mitsuri başını salladı, "Evet." dedi ve biraz sustu. Sonra aklına gelmesiyle tekrar konuştu "Nezuko kasada, o yüzden geldim. Boş değil yani kasa!" Hızlıca konuşmuştu. Obanai ona bakmadam gülümsedi. Gözlerini onun gözlerine çevirdi, bir şey demiyordu. Sadece gülümsedi. Mitsuri'nin yanakları allanırken gözlerini tekrsr kaçırdı ve gerginlikle parmaklarıyla oynadı. Daha sonra ayağa kalktı ve Obanai'ye kaçamak bir bakış attı, "B-Ben, şey yapayım... Masaları sileyim!" Koşar adımlarla kapıya gitti ve mutfaktan çıktı. Obanai arkasından hala çehresinde izi kalan gülümsemesi ile bakıyordu.
2
"Rengoku-san?" Mitsuri şaşkınlık içinde bugün kafenin kapısından giren ikinci tanıdık kişiye baktı. Rengoku gülümsedi ve el salladı, "Kolay gelsin, Kanroji!" Mitsuri de şaşkınlığını bir kenara bırakıp gülümsedi, "Sağ ol." En yakın arkadaşı Rengoku'ya burada çalıştığını söylemişti elbette, fakat gelmesini beklemiyordu. Rengoku bir masaya oturduğunda, kapıdan Senjuro da girmişti. Hemen çekinerek gülümsedi ve Mitsuri'nin yanına geldi. "Merhaba, Kanroji-san." Mitsuri çocuğun kibar ses tonuyla gülümsemesini genişletti ve kıkırdadı, "Merhaba Senjuro, hoşgeldin!"
Senjuro utanarak başını salladı ve ağabeyinin karşısındaki sandalyeye oturdu. "Vaktim vardı uğramak istedim. Rahatsız etmiyoruz umarım!" Rengoku hemen açıkladı. Mitsuri başını iki yana salladı, "Hayır tabii ki. Her zaman gelebilirsiniz." Rengoku güldü, "Ben çay alayım." Senjuro da "Sıcak çikolata." dediğinde Mitsuri yanlarından ayrılıp mutfağa girdi. Obanai hala masada oturuyordu. Hızlıca çayı koydu, sıcak çikolatayı hazırladı. Onları tepsiye koyup mutfağın kapısını dirseği yardımı ile açıp ayağı ile kapattı. Aklına takılan müziği mırıldanıyordu bir yandan da. Rengokuların olduğu masaya ulaştığında ikisine de içeceklerini verdi. "Afiyet olsun."
dedi. Onlar teşekkür ettiklerinde Mitsuri tepsiyi götürmek için mutfağa geri döndü. Kapının kulpunu kavrayıp kapıyı ittiğinde birisi de içeriden kapıyı çekmişti. Mitsuri olduğu yerde durdu ve içerideki Obanai'yi gördüğünde geçmesi için bir adım geri gidip sağa doğru kaydı. Onunla eş zamanda Obanai de kaydığında kaşlarını çattı. Sola gittiğinde de aynı olay olduğunda gülümseyip Obanai'ye bakmıştı. "Şey, ben sağdan gideyim." dedi bu saçma döngüden kurtulmak için. Obanai başını sallayıp hafifçe güldü, "Ben soldan o zaman."