Chapter 20

239 22 27
                                    

Mitsuri, homurdanarak gözlerini açtı. Tıpkı dün sabah olduğu gibi kollarının arasındaki sevgilisi gülümsemesine sebep oldu. Obanai Mitsuri'nin beline sıkıca sarılmıştı.  Mitsuri onun saçlarını hafifçe okşadı ve esnedi. O an duraksadı.

"Iguro." dedi. Obanai uykusu hafif biri olduğu için kıpırdandı. Kafasını kaldırıp ona bakan pembe saçlı kadına baktığında gevşekçe gülümsedi ve mırıldandı, "Günaydın."

"Bekle! Saat kaç!?" dedi Mitsuri telefonuna uzanmaya çalışırken, "Çok geç kalmış olmalıyız!"

Obanai onun beline daha da sıkı sarıldı ve homurdandı, "Bugün gitmeyeceğiz."

"Huh?" Mitsuri telefonuna uzanmaya çalışmayı kesti ve yanağını göğüslerine yaslamış Obanai'ye baktı, "Gitmeyecek miyiz? Peki Nezuko?"

"Ona gece söyledim." Obanai yine uykulu sesiyle konuştu. "Şurada kırk yılda bir tatil yapıyorum, bırak uyuyalım biraz daha."

Mitsuri durdu. Obanai'nin kafeyi kapattığını ilk defa görüyordu. O kafede olmasa bile, Giyuu'yu yolluyordu ve kapatmıyordu. Hafifçe gülümsedi ve dudaklarını Obanai'nin dağılmış saçlarına yasladı. Biraz daha uyumak güzel olabilirdi. Uyumaya çalıştı. Fakat yemek yemek istiyordu. Çekingence kıpırdandı. Tekrar uyumuş olan Obanai, onun hareketleriyle uyandı. Yarım yamalak açtığı gözleriyle başını kaldırdı ve dudaklarını birbirine bastırmış huzursuzca yatan Mitsuri'ye baktı. Yutkundu.

"Açsın, değil mi?" dedi hafifçe gülümserken.

Mitsuri başını eğip yakınındaki surata baktı. Utandı. Başını aşağı yukarı sallarken kızarmış yanakları kendini belli ediyordu.

"Niye söylemiyorsun?" dedi Obanai daha da gülümserken. Mitsuri gözlerini kaçırdı, "Uyumak istediğini söylemiştin."

"Önemli değil, sonra da uyuruz. Hadi, kahvaltı yapalım." dedi ve Mitsuri'nin beline sardığı kolları gevşetirken ondan uzaklaştı. Mitsuri de doğruldu. Obanai bir şey hatırlamış gibi Mitsuri'ye döndü, "Oh, bu arada, Kochou falan gelmeyecek değil mi?"

Mitsuri dudaklarını büzdü, "Gelmezler herhalde. Konuşmadık hiç."

"Güzel," dedi Obanai yataktan kalkarken. Ayağa kalkıp kollarını esnetti. Büyük ihtimal lavabonun yerini biliyordu. O oraya adımladığında Mitsuri de yatakta doğruldu. Ardından ayağa kalkıp yatağı topladı. O sırada Obanai lavabodan çıkmıştı, Mitsuri'ye seslendi, "Kahvaltı hazırlayayım mı?"

"Oh, olur! Birlikte hazırlayalım bekle birkaç dakika." Artık boş olan lavaboya ilerledi ve yüzünü yıkadı. Ardından dağılmış örgülerini çözdü ve şekli bozulmuş saçlarını daha düzgün dursun diye topuz yaptı. Lavabodan çıkıp mutfağa ilerlediğinde, Obanai, dağınık saçlarıyla kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı. Mitsuri gülümsedi. Obanai'yi genellikle alttan bir at kuyruğuyla görürdü. Kafede her zaman bağlardı. Onun yanına adımladı ve çenesini onun omzuna yaslayarak yaptığı şeylere baktı. Obanai hala hafif uykulu olan gözlerini yüzünün hemen yanındaki yüze çevirdi. Hafifçe gülümsedi. Mitsuri de gülümserken kollarını sevgilisinin beline sardı. Obanai'nin ondan kısa olması bir şekilde tatlı geliyordu ve hoşuna gidiyordu. Obanai ise bazen kötü hissediyordu. Çevresinden duyduğuna göre, boy, kadınlar için çok önemliydi. Mitsuri'nin onun hislerine karşılık vermeyeceğini de düşünmüştü bu yüzden. Fakat Mitsuri'nin sevgisinden şüphelenmiyordu. Yalnızca kendisinden utanabileceğini düşünerek endişeleniyordu. Ben olsam utanırdım, diye düşündü.

(senin gibi birisinin boyunun ne onemi var?)

"Neden kafeye gitmedik bugün?" Mitsuri kollarını biraz daha sıkı sararak onun vücudunu kendisine yasladı. Obanai bir elini boşaltıp karnındaki kolun üzerine koydu, diğer eliyle ise doğradığı malzemeleri toparladı, "Seninle vakit geçirmek istedim."

別の人生.ObamitsuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin