1
"Kanroji? İyi misin?" Rengoku dalgınca boşluğa bakan Mitsuri'nin alnına dokundurdu parmaklarını. Mitsuri irkildi, "Hm?"
Rengoku derin bir nefes verdi, "Sorun ne?"
Mitsuri birkaç saniye ona baktı ve gözlerini kaçırdı, "Dalmışım sadece. Özür dilerim, ne anlatıyordun?""Kafeyle ilgili mi?"
"Hı?"
"Kafana taktığın şey, kafeyle mi ilgili?"
Mitsuri başını iki yana salladı, "Pek sayılmaz." Rengoku bir süre sessiz kaldı, "Şöyle düşününce Haru'yla olan ilişkin bittiğinden beri bir tuhafsın. Haru'yu mu düşünüyorsun yoksa?"
"Hayır. Haru'yu o şekilde düşünmüyorum artık Kyojuro. Iguro olmasaydı yapamazdım. Haru'yu gerçekten sevmiyorum ve aklıma bile gelmiyor."
"Iguro, şu patronun muydu?"
"Evet. Çok iyi birisi."
"Nasıl tanışmıştınız?" dedi Rengoku. Mitsuri gergince güldü ve yanağını kaşıdı, "Şey, aslında o gün seninle bara gittiğimizde sen ayrıldıktan sonra ben sarhoş şekilde sokaklarda gezmeye başladım. Çok üzgünüm! Aklım yerinde değildi. Kanae beni aradı falan, arkadaşıyla karşılaştım. Iguro da oradaydı. Öyle tanıştık. Benimle Haru hakkında konuştu."
"Anladım. İyi biriyse sorun yok. Ayrıca Haru'yla ilgili zaten seninle konuşmuştum. Onunla çıkman bile hataydı. Bir yıl katlandın bir de."
Mitsuri gözlerini masaya çevirdi. Haru onun için baştan sona hataydı. Fakat Obanai, onun şansıydı. Yeni bir aşka hazır değildi tabii ki. Haru'yu bir zamanlar gerçekten çok seviyordu. Hemen birine aşık olması olanaksızdı. Fakat Obanai'ye karşı ilgisi olduğunu farketmişti. Korkuyordu. Obanai'nin öyle biri olmadığını bilse de çekiniyordu. Başta Haru da öyle birisi değildi. Haru, başlarda Mitsuri'ye karşı çok kibardı. Mitsuri kullanılmış olduğunu düşündüğünde kötü hissediyordu. Sevdiği insan tarafından kullanıldığını anladığı gün uyuyamamıştı. Ama son günlerde geceleri aklını meşgul eden tek şey: Obanai'ydi.
Aklına Haru ile ilk konuştuğu gün geldi. Liseden tanışmışlardı. Uzun süredir birbirlerini tanıyorlardı. Okulda, ona zorbalık yapanlardan karşı korumuştu Haru onu. O zaman her şey çok farklıydı, diye düşündü Mitsuri. Bakışları, sesi, ilgisi, hareketleri, yüz ifadeleri.
"Daldın yine, Kanroji. Haru'yu düşünüyorsan cidden sinirlendireceksin beni."
Mitsuri gözlerini Rengoku'ya çıkardı. "Üzgünüm. Haru'yu unutmak pek kolay değil benim için. Biliyorsun, lisede bile ne kadar çok seviyordum."
"Senelerdir duyuyorum zaten senin ağzından Haru'yu."
Rengoku ve Mitsuri, liseden arkadaşlardı. İkisi farklı sınıflarda olsalar da kantinde sürekli karşılaşmaları, benzer zevkleri ve samimi kişilikleri sayesinde yakın arkadaş olmuşlardı. Mitsuri'nin o zamanlar tek tük arkadaşı vardı. Yakın olduğu tek kişi Rengoku ve Shinobu'ydu. Shinobu da lise zamanında Haru konusunu çok dinlemişti. Kanroji Haru'yu neredeyse lise üçten beri seviyordu.
"Evet, beni her zaman dinliyordun. Teşekkür ederim, Kyojuro." Mitsuri gülümsedi. Ergenlik zamanları aklına dolduğunda gözleri hafifçe yaşardı. Rengoku ile olan ilk yemeğini anımsadı. Benziyorduk.
"Teşekkür etme artık, liseden beri ne zaman buluşsak teşekkür ediyorsun. Senin benim yanımda olduğun zamanlar da çok oldu." Rengoku ayağa kalkarken konuştu, "Ben hesabı ödeyeceğim, kapının önünde bekle beni." Mitsuri başını salladı ve ayağa kalkıp çantasını toparladı. Bir dahakine o ısmarlardı.