1
Mitsuri dudaklarını birbirine bastırdı. Kafeye girmesi gerekiyordu. Fakat bu, düşündüğünden çok daha zordu.
Yaklaşık iki dakikadır kafenin önünde dikiliyordu. Eli kapının kulpuna gidiyor, daha sonra çekinip elini indiriyordu ve geçen her saniye daha da geriliyordu.
"Kanroji-san?"
Arkasından duyduğu sesle irkilerek sese döndü. Nezuko endişeyle ona bakıyordu. "Nezuko, günaydın." dedi Mitsuri gergince. Nezuko başını salladı, "Günaydın, girmiyor musunuz?" Gözleriyle kafeyi işaret etti.
Mitsuri kafeye döndü ve yutkundu, "Giriyorum." dedi. Elini tekrar kulpa uzattı ve bu sefer tedirgin elleri kapı kulpunu kavrayıp çevirdi. Nezuko da peşinden kafeye girdi. Kafe henüz boştu. Nezuko çantasını kasanın arkasına bıraktı ve kabanını çıkararak kafede taktıkları önlüğü geçirdi üzerine. Mutfağa ilerledi. Çoktan gelmiş olan Obanai, her zamanki gibi mutfakta oturuyordu.
"Günaydın, Iguro-san."
"Günaydın, Nezuko. Bugün erken gelmişsin." Hafta içiydi ve Nezuko genellikle hafta sonlarından biraz daha geç gelirdi. Nezuko gülümsedi, "Bugün sınav yoktu."
"Anladım." Obanai ona bakmadan konuştu. Mitsuri de giydiği önlükle beraber mutfağın kapısının önüne dikildi ve girmeden konuştu, "G-Günaydın, Iguro-san." Kekelediği için utanırken bakışlarını kaçırıp gözlerini kıstı.
Obanai gülümsedi ve ona bakmayan kadına doğru konuştu, "Günaydın."
Mitsuri kapının önünden ayrılıp kasaya ilerledi ve derin bir iç çekti. Obanai'nin yüzüne bakmak onun için oldukça zordu.
Obanai bir gün önce Mitsuri'ye aniden "Seni seviyorum." demiş, daha sonra ona olan duygularını açıkça anlatmıştı. Mitsuri başta onun sarhoş olduğunu düşünüp ciddiye almasa da Obanai konuşmaya devam ettiğinde dürüst hisleri olduğunu anlamıştı. Başta şaşkınca Obanai'ye bakmış, ardından ne yapacağını şaşırmış şekilde konuşmaya çalışmıştı. Obanai ona acele etmesine gerek olmadığını söylediği için Obanai'ye gerçekten minnettardı.
Obanai'yi seviyordu.
Onu sevdiğini farkedemeyecek kadar aptal değildi, fakat korkuyordu. O ona "Seni seviyorum." dediği an aklına gelen ilk şeyin Haru olmasından nefret ediyordu fakat o kadar uzun süreli bir sevgiyi çabucak unutması olanaksızdı. Obanai'yi dört aydan uzun süredir tanıyordu. Haru gibi biri olmadığını biliyordu ama onu yanlış tanıyor olmaktan korkuyordu. Obanai iyi birisiydi. Onunla konuştuğu zamanlar mutlu oluyor, güvende ve huzurlu hissediyordu. Alakasız yerlerde Obanai ile yaşadığı anlar aklına doluyor, geceleri ansızın hatırlayıp gülümsüyor ve kolayca aklından çıkaramıyordu. Onun için, tekrar bir ilişkiye başlamak zordu. Haru onun ilk aşkıydı.
Mitsuri yüzünü ellerine gömdü.
Ne yapacağım ben?
2
"Oh, bu pek beklenmedik değil." Rengoku gülerek konuştu. Mitsuri ellerini yüzüne götürdü ve gözlerini ovaladı. "Neden bu kadar kararsız gözüküyorsun ki?" dedi Rengoku onun bu halini gördüğünde. Onu sevdiğini düşünüyordu. Tahmin etmek pek zor değildi. Haru piçini Mitsuri'nin hayatına girdiği için boğmak istiyordu.