Bölüm 37

1K 88 10
                                    

Mackenzie

Polis karakolunda oturmak canımı sıkıyordu fakat gilan güvenliğim için burada kalmamda ısrar etmişti. Ama şuan gilan'ın nereye kaybolduğunu bilmiyordum. İç geçirip etrafa baktım. Polisler etrafa koşturuyordular, nedenini merak etsem de bu kasaba da olaysız bir gün yoktu artık. Bu kadar olaya alışmama rağmen hala içimde bir korku, endişe vardı. Kötü birşey olacaktı ama ne? Tekrar iç geçirip düşüncelerden ayrılmaya çalıştım.
Kulaklığımı takıp müzik açtım.
Düşünceler müzik sesini bile bastırıyordu, gözlerimi kapayıp iç çektim.
Sol taraftan esen rüzgarla gözlerimi açıp sol tarafa döndüm. Bir kaç polis önümden koşarak geçiyordular.
Kulaklığımı çıkarıp ne olduğunu anlamaya çalıştım. Telsizden gelen anonslara cevap verip çıkışa doğru koşuyordular. Önümden geçen bir polise ne olduğunu sordum fakat umursamayıp gitti.
Arkalarından çıkışa doğru gittim. Bazıları arabaya binmiş gidiyordular, bazıları ise koşarak ormana doğru ilerliyordular. Koşanların peşinden gitmeye başladım. Yürüdükçe merakım iyice artıyordu, endişemde.
Uzun bir koşturmacadan sonra şelaleye yaklaşmıştık. Yime mi şelale? Su sesi kulağımıza geliyordu, meraktan duramıyordum. Şelaleye varınca olduğum yerde durdum. Şelalenin üst tarafında destiny ve gilan konuşuyordular. Ne konuştukları anlaşılmıyordu fakat önemli bir mesele oldugu belliydi. Polisler etrafı çember halinde sardılar. Sonra gilan gitti, dess yere çöküp ağlamaya başladı. Bir saniye ağlıyormuydu? Dess? Aglamak? Dess?
Yanımdaki polislerin silah sesi ile şoktan çıktım. Dess bizi görünce gilan'nın gittiği yere doğru koştu. Bir kaç saniye sonra gilan ile beraber geri geldi.
"Teslim ol etrafın çevrili" diye bir polis bağırdı. Dess sırıttı. Pantolonun dan parlak bir şey çıkardı, bıcak! Gilan fark edemeden, dess bıcağı gilanın boynuna dayadı.
"Sanırım anlaşmamız tahmin ettiğimizden çabuk gerçekleşicek" dedi dess. Ama kime dediği pek belli olmuyordu.
"Dess ne yapıyorsun?" diye bağırdım. Bana baktı.
"Kardeşimde burdaymış, bu senin planın mı?" diye sordu. Ama bana degil gökyüzüne bakıp isyan eder gibi bir hali vardı.
"Rehineyi bırak, buradan asla sağ çıkamazsın!" diye bağırdı bir polis.
"Zaten ölü olan birini ölümle korkutamazsınız." dedi.
Bıcağı kaldırdı ve gilanın kalbine sapladı. Tam emin değilim ama gilan fısıldayarak "ne yaptın sen?" diye sordu.
Şoktan çıkamamıştım. Polislerin ateş etmediğini çok geç anladım. Hepsi durmuş etrafa bakıyordular, sanki bir şey bekliyordular.
Destiny gilanın can çekişen bedenini itip şelaleden aşağı suya attı. Sonrada arkasını dönüp gitti.
şaşkın bir şekilde bi polislere bi de suyun yüzeyine çıkmış ama hareketsiz bir şekilde duran gilan'a baktım.
koşarak suya atladım, suya girdiğim an fenalaşmaya başladım fakat su fobimi es geçerek gilan'a doğru yüzdüm. omuzlarından tutarak kıyıya doğru çektim. Kıyıya vardıgımda zar zor nefes alıyordum. hemen toparlanıp gilan'ı kontrol ettim. elimi nabzına götürdüm. Atmıyordu!
"Biri yardım etsin!" diye bağırdım. kimsenin umrunda değil gibiydi. Elimi cebime atıp telefonumu çıkardım fakat su almıştı.
polisler toparlanmaya başladılar, hepsi gidiyordu.
"nereye gidiyorsunuz! yardım edin!" diye bağırdım. beni duymayarak gittiler.
Gilan'a döndüm. yapacağım bir şey yoktu. Gilan ölmüştü. yerde yatan bedenine baktım. Bu kesinlikle oyun değildi, gerçekti.

Gizem ŞelalesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin