Ashley
Uzun bağırışlar sonunda sakinleşip dess 'in yerde uzanmış cansız bedenine bakıyorduk. Lea gözlerini silip ayağa kalktı. Mac 'in üzerine yürüdü.
"Bu destiny 'nin değil senin test indi ve tahmin et kim testten kaldı." Dedi sinirle.Mac sakinleşmeye çalıştı.
"Ne olduysa oldu. kurtulduk. Bak dess öldüğünden beri sayaç durdu." Dedi. Pixie kendine gelip konuşmaya başladı.
"Bu oyun bizi katile çevirdi. Bu oyunu oynamak istemiyorum." dedi
"Dediklerini yapmasak ne olabilir ki? " diye devam ettim.
Bir an da robot ses her yerden yankılanmaya başladı. Dediklerimize cevap verir gibi;
"Tebrik ederiz. 3. Aşamaya geçmeye hak kazandınız. Bu aşamada süre yok aynı zamanda kaybedenler cezalandırılacaktır. iyi şanslar..." dedi.Etrafımız değişmeye başladı. Ve tüm ışıklar söndü.
Mutlak karanlığa gömüldük.
"Kızlar?" diye seslendim, cevap gelmedi. Ellerimi uzatıp etrafımda neler olduğunu anlamaya çalıştım. 2 metre gitmiştim ki sert bir yere elimi vurdum. Diğer elimle önümde ki şeyi yokladım. Bir duvar! Pürüzlü ve hafif nemli bir duvardı, bu da rütübet kokusunu açıklıyordu.
Bir elim duvarda diğer elim önümde, duvarın sağ tarafına doğru ilerlemeye başladım. Biraz ileride iki duvarın bitimine gelip tekrar döndüm.
Böyle turlayarak boş bir odada olduğumu anladım. Küçük, boş, nemli, kapısı ve lambası olmayan bir oda. Nasıl bu odaya geldiğimi anlayamıyordum, fakat yaşadığımız o kadar garip olaydan sonra bu hiç birşeydi.
Şimdiden midem bulanmıştı. O ana kadar aç olduğumun farkında değildim. Sinirlenip bağırdım.
"Bu test de ilk kimin açlıktan öleceğini mi deniyorsunuz? Ow tahmin edeyim iddia ya da girmişsinizdir şimdi?" diye sitem ettim.
Hiç bir cevap gelmedi. İç çekip yere oturdum. Diğer kızları düşündüm, şimdi pixie karanlıkta delirmiştir. Pixie'nin korkmuş hali aklıma gelince gülmeme engel olamadım.
Aniden ışıklar açıldı. Işıkların açılmasıyla, karanlığa alışan gözlerimi elimle korudum. Fakat fayda etmemişti. Işığa biraz alışınca etrafa baktım. Tam tahmin ettiğim gibi küçük bir odadaydım. Duvarlar pürüzlü fakat bembeyazdı, aynı zamanda yerdeki parke ve tavanda beyazdı. Işığım nereden geldiğine dair hiçbir fikrim yoktu. Ne kapı ne de pencere vardı, havasızlıktan veya açlıktan ölmem pek de şaşırtıcı olmazdı. Tabi bir de rütubet de var.
Bir yerden ses yayılmaya başladı.
" odalarınızdan çıkabilirsiniz. Mavi kapılı odaya gidin lütfen!" dedi ve ses kesildi.
Sesin kesilmesiyle arkamda ki duvar yukarı doğru büyük bir gürültü ile açılmaya başladı. Ayağa kalkıp duvarın yanına gittim, yarım açılmış duvarın altından eğilerek geçtim.
Etrafıma baktım, heryer karanlıktı. Sadece sağ tarafımda en az 6 metre uzaklıkta ki mavi kapı belli oluyordu. Hiç tereddüt bile etmeden kapıya doğru yürüdüm. Kapının kulpu' nu bulup çevirdim. İçeri girdiğimde diğer kızları da görünce içime bir rahatlama hissi yayılmıştı. Oda biraz büyüktü, ortada kare bir masa vardı. Masanın üstünde de 4 tane bardak. Masanın etrafında karşılıklı gelecek şekilde dört sandalye konulmuştu.
"Ne yapacağız?" diye sordu pixie.
"Hani hiç birşey yapmayacaktın?" diye alay ile konuştu mac.
"Cezalandırılma kısmını duymadın sanırım." diye çıkıştı pixie.
" kesin sesinizi!" diye bağırdı lea ve gidip bir sandalyeye oturdu.
"Yapacağımız şey bizimle oynamasına izin vermek." diye devam etti.
"Nasıl?" dedim
"Sanırım bu bardaklarda ki şeyi içmemiz isteniyor" dedi.
Lea'nın sağ tarafında ki sandalyeye oturdum. Pixie de karşı tarafıma oturdu. Ayakta kalan mackenzie biraz of ladık tan sonra lea nın karşısına geçip oturdu. Ortada ki bardakları kendi önümüze alınca bardakların olduğu yerde ki not dikkatimizi çekti. Pixie not'u alıp yüksek sesle okudu;
'Bu dört bardaklar meyvesuyu ile dolu fakat bir tanesinin içinde zehir var. Teknik olarak zehri içen ölür ve diğerleri 4. Aşamaya geçer. Herkesin içmesi mecburidir. Eğer içmezseniz birini biz seçer ve öldürürüz. İyi şanslar...!'
Kimseden tek bir kelime dahi çıkmıyordu. Lea toparlandı ve konuştu.
"Birinin ölmesi gerek yoksa diğer aşamaya geçemeyiz." dedi.
"Ne diyorsun sen! Kimse ölemez tamam mı?" diye çıkıştı mac.
"Peki aklında parlak bir fikir olan var mı?" diye sordu pixie. Omyz silktim.
"Belki? Olabilir... Yani?" diye kekeledim.
"Ne? Aklında ne varsa söyle ash" dedi mac.
"Söylemiyicem göstericem." dedim ve tüm bardakları alıp kendi bardağıma döktüm. Bardak hepsini alabilecek kadar büyüktü fakat yinede biraz taşmıştı.
Elimle bardağın üstünü kapatıp meyve sularının birbirine karışması için çalkaladım, sonrada diğer bardaklara döktüm.
"Şimdi hepimizin bardağında zehir var. Eğer hepimiz aynı anda içersek hepimiz ölürüz. Ama onlara bir şampiyon lazım." dedim. Mac takdir eder gibi başını salladı. Pixie yüzümü inceliyordu, lea ise monoton bir şekilde sadece meyvesuyuna bakıyordu.
"Açlık oyunlarımı izledin sen?" diye sordu pixie.
"Sadece birazcık. Gerçek hayatta işimize yarayabileceğini bilmezdim." dedim ve güldüm.
"Pekala yapıyormuyuz?" diye sordu mac.
"Hayır!" diye çıkıştı lea. Ve devam etti. "Her aşamada sadece birinin ölmesi gerek." dedi
"Karşı çıkıyoruz işte lea. Onların dedigini yapmıyoruz." dedi pixie
"Hayır. Onların dedikleri zaten bu! Kaç kişi geçebilecek onu bulmaya çalışıyorlar. Her aşamada sadece birimizin ölmesi dess'in fikriydi ve destiny'e güveniyorum." dedi ve önündeki meyve suyunu kafasına dikti.
Sonra ki beş saniye içinde pixie' nin çığlı ile lea'nın yere düşmesi filmlerde ki yavaşlatılmış sahnelere benziyordu.
Fakat bu dram sahnesi çok fazla sürmedi ki siren sesini duyduk.
"4. Aşama başlamak üzere geri kalanları tebrik ederiz. İyi şanslar...!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizem Şelalesi
Mystery / Thriller5 kızın gizem dolu bir kasabadaki hayatlarını anlatıyor. 3 yıl önce intihar eden bir arkadaşlarından sonra başlarına gelen gizemli olaylarla nasıl başa çıkacaklarını düşünürlerken başka bir arkadaşlarının da intihar etmesi bunları şüpheye düşürür. G...