Lea
En son ne olduğunu hatırlamıyordum. Şelalenin başında duruyordum, her yer de sis vardı. Ne zaman buraya geldiğimi bilmiyordum. Bir gülme sesi duydum şelale nin kenarına doğru gözlerimi kısarak bakmaya çalıştım. Sisten görebildiğim kadarıyla beyazlar içinde bir kız vardı. Kıza doğru yaklaştıkça gülme sesini daha çok duymaya başladım. Kız beyaz bir elbise giyinmişti ve beyaz saçları beline kadar uzanıyordu ama garip olan kızın tırnaklarından aşağı kan damlıyor olmasıydı ve saçlarının alt tarafının kan olmasıydı. Kız yüzünü bana dönünce şok geçirdim. Bu destiny di. Ağzının kenarında kan vardı ve gözlerinden yaş yerine kan akıyordu. Beyaz elbisesi kanlı parmak izleriyle lekelenmişti. Ona doğru gelmem için işaret yaptı. İçimden ' O hala eski destiny' diye yineliyordum. Yanına gidince şelalenin aşağısını gösterdi, eğilip baktım. Su da biri yüzüyordu daha doğrusu kanlı bir ceset yüzüyordu. Daha dikkatli bakınca bunun Ashley olduğunu fark ettim. Destiny ye dönüp baktım, gülmesi iyice artmıştı. Gözlerini açıp bana baktı, iki çift kırmızı göz beni izliyordu, oradan kaçmak için hareket yapacakken Destiny elimi tuttu ve şu kelimeleri söyledi. "Sıra sende tatlım" dedi ve beni şelaleden itti. Uyandığımda tahminen biraz fazla çığlık atmış olmalıyım çünkü başımdaki hemşire alışa geldiğimiz sus! işaretini yapıyordu. Gözlerimi devirdim ve nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Bir ambulansın içindeydim etraftan polis telsizinin sesleri geliyordu. Az önce gördüklerimin rüya olduğunu hatırlayınca rahatladım. Ambulanstan çıkıp etrafa baktım. Polisler etrafa koşuşturuyorlardı, arama kurtarma ekibi suya dalıp kontol ediyorlardı. Etrafa göz gezdirdim, ablamla Mackenzie şelalenin kıyı kesiminden kurtarma çalışmalarını izliyorlardı. Uyuşukluğumla beraber yanlarına gittim. Ve onlarla beraber kurtarma çalışmalarını izledim. "İyimisin?" diye sordu pixie. Ona döndüm gözünü kırpmadan kurtarma çalışmalarını izliyordu. "Ne kadar iyi olabilirim ki?" dedim. Başını salladı. Bir süre sonra kurtarma ekibi sudan çıktılar. Bir anlam veremedim ve sordum. "Ne oluyor?" "Kurtarma işi bitti. Ceset bulunamadı." dedi Mackenzie ve arkasını döndü. polisin yanına doğru gitmeye başladı. Pixie ye döndüm "Nasıl ceseti bulamamışlar." diye sordum. "Bilmiyorum Lea, artık hiçbirşey bilmiyorum." dedi ve devam etti." Hadi polis sorgumuza baş vuracakmış." dedi. İyice şaşırdım. Aklıma bir çok soru geliyordu, sorsam da cevabını bulamayacağım türden sorular. Ama aklımı kurcalayan tek soru; 'Neler oluyor?' sorusuydu.
Bir süre sonra polis arabasına binmiştik ve karakola doğru yola çıkmıştık. Dışarıda yağmur yağmaya başlamıştı. Mackenzie bize dönüp, "Şemşiyeniz yok değil mi?" diye sordu. Olumsuz anlamda başımızı salladık. Sanırım saçlarını korkumak için bir şey ler arıyordu, birde bana süslü derler. Pixie üstündeki ceketi çıkartıp Mac'e uzattı. "O kadar çok dert ediyorsan ceketimi alabilirsin" dedi. Mackenzie teşekkür edip ceketi aldı. Sonra telefonunu açtı ve uğraşmaya başladı. Camdan dışarıyı izlerken telefonum titredi elime alıp baktım, Aynı anda pixie nin de telefonu titredi. İkimizede bir mesaj gelmişti. Sabahki gizemli sahıştan geleceğini sandığımız için biraz ürkmüştük ama telefonu alıp açtım. Mac ten geldiğini görünce rahatladım. Ama söyledikleri beni tekrar huzursuz etmişti. 'Kızlar sorguya gittiğimizde sabah gelen mesajı ve gizli ev deki işareti polise anlatmayın.' yazıyordu tam dönüp ' neden?' diye soracakken eliyle susun işareti yaptı. Bende mesaja 'Neden?' yazıp gönderdim. Bir iki saniye sonra mesaj atmıştı. 'Lütfen, daha sonra açıklayacağım, tamam mı?' yazmıştı. Biraz daha huzursuz olsamda bir bildiği var deyip başımla onayladım, pixie nin de aynısını yaptığını görünce telefonlarımızı alıp bize attığı mesajları silip geri verdi. Rahatlamış gibi camdan dışarıyı izlemeye koyuldu. Mackenzie garip davranıyordu ama nedenini bilmiyordum Ve bilmemekten nefret ediyordum. Elime aynamı alıp akan makyajımı düzelttim. Kısa bir süre sonra karakola gelmiştik. Araba durunca mackenzie ceketi saçlarını örtecek şekilde başına geçirdi ve kapıyı açıp hızla karakola girdi. Ah ciddi olamaz dı bu kız değil mi? Başımı salladım ve pixie ile arabadan inip karakola girdik. Mckenzie tek tek tüm saçına ıslanmış mı diye bakıyordu. Yorgunluktan olsa gerek ben ve pixie ilk bulduğumuz oturaklara oturduk, Mackenzie de yorulmuş olacakki yanıma gelip oturdu. Dinlenmemize fırsat kalmadan bir polis geldi."Pixie Collins?" diye sordu. Pixie ye baktık, ayağa kalkıp "Benim" dedi. polis başını salladı. "Buyrun sorguya ilk siz alınacaksınız." dedi. ve koridora doğru gitmeye başladı. Pixie gitmeden bize endişeyle baktı. Mackenzie git diye işaret yapınca polisin peşinden gitti. Pixie gözden kaybolunca Mackenzie den biraz uzağa kaydım. Hafifçe sırıttı. Bana dönüp; "Benden korkuyormusun Lea?" diye sordu. Şaşırdım. Aslında korkup korkmadığımı bilmiyordum belkide bana destiny yi hatırlattıgı için biraz huzursuz oluyordum. Bilmiyordum işte. "Ne? Hayır. Sadece..." dedim ve duraksadım söyleyeceklerimi toparlamaya çalıştım ama yapamadım. "Neyse boşver" dedim. Ama peşini bırakacak gibi değildi. Çok sakince "Sadece... Ne?" diye sordu. Sakinliği beni çok şaşırtıyordu."Sadece... Dess öldüğünden beri çok değiştin" dedim hızlıca. Gülümsedi. "Ve bu seni korkutuyor mu?" diye sordu. "Hayır, sadece Dess'e daha çok benzemeye başladın, yani önceden benziyordun şimdi sanki destiny olmuş gibisin yani.." Ne diyeceğimi tam toparlıyamıyordum. Ama Mackenzie ne dediğimi anlamış gibiydi."Evet benziyordum. Ama o hayattayken bunu belli etmemek için olmadığım biri gibi davranıyordum." dedi Anlıyamıyordum. "Neden? Destiny olmak kötü bir şey mi?" diye sordum. Gülümsedi. O sırada polis geldi. Ve Mackenzie yi sorguya çağırdı. Mackenzie ayağa kalktı, polis önden gitmeye başladı Mac gidecekken durdu ve bana döndü. "Emin ol tatlım Destiny olmak kötü olamasaydı şuanda yaşıyor olurdu." Dedi ve gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizem Şelalesi
Mystery / Thriller5 kızın gizem dolu bir kasabadaki hayatlarını anlatıyor. 3 yıl önce intihar eden bir arkadaşlarından sonra başlarına gelen gizemli olaylarla nasıl başa çıkacaklarını düşünürlerken başka bir arkadaşlarının da intihar etmesi bunları şüpheye düşürür. G...