Mackenzie
Lea'nın yere düşmesi ile heryer yıkılmaya başladı. Masa sallanıyor, duvarlar da çatlaklar oluşuyordu. Tavan üstümüze dökülüyordu.
"Neler oluyor?" diye bağırdı ash.
"Bilmiyorum. Belki bu da başka bir testtir?" diye fikir yürüttüm.
Kızlara baktım. Pixie duvarların üstüne doğru döküldüğü lea ya bakıyordu. Yüzünde en ufak bir duygu belirtisi yoktu. Kardeşinin ölümünü izlemenin ne kadar zor olduğunu biliyordum. Dess'i isteyerek öldürmemiştim, kendimi kontrol edememiştim. Kimse bana inanmazdı. Duvarlar üstümüze yıkılırken bunları düşünmem saçmaydı fakat yapacak bir şey yoktu. Ash kapıyı kontrol etmişti, fakat açılmıyordu.
"Burada ölücez!" dedi pixie.
Gidip elini tuttum.
"Ash buraya gel!" diye çağırdım. Ash kafasını koruyarak geldi.
'Ne yapacağız?" diye sordum.
"Bekliyelim." dedi pixie.
"Ne? Ölmeyi mi bekliyelim?" diye sordu ash
"Lea ya güveniyorum tamam mı? Her aşamayı geçmek için biri ölmeli dedi. Biz de buna uyacağız." dedi
"Ama lea bir kişi ölmeli dedi hepimiz değil!" diye çıkıştım.
"Tamam dahi. Senin kurtulmak için bir fikrin varsa dinliyorum." dedi.
Sustum. Hiçbir fikrim yoktu.
O sırada sağ tarafımızda kapı olan duvar tamamen yıkıldı. Tavan sağ tarafdan çatlayarak düşmeye başladı. Sola doğru koştuk fakat üstümüze çöken ağırlık ile yere düştük. Üstümdeki beton yığınını kaldırmaya çalıştım. Fakat kaldıramadım. Kafamı hafif kaldırıp etrafa baktım,tüm duvarlar yerdeydi. Pixie ve ashley i göremiyordum. Etrafımız karanlıktı, sadece yukarıda görülen küçük bir ışık hüzmesi vardı.
Burası nefesimi kesiyordu. Zar zor nefes almaya başladım.
Ashley nin sesini duydum.
"Mac!" diye bağırdı. Nefesimi toplamaya çalışarak konuştum.
"Burdayım. Sen iyi misin?" diye sordum.
"Pek değil kolumun üstünde ve gövdem de bin ton beton var!" dedi ve devam etti.
"Ya sen? İyi misin?" dedi.
"İyiyim." dedim. Cevap vermedi.
"Pixie nerde?" diye sordum. Cevap vermedi.
"Ash?" diye sordum.
"Burda. Pixie yanımda." dedi fakat ses tonunu hiç beğenmemiştim.
"O iyi mi?" diye sordum
"Bilmiyorum bilinci kapalı. Fakat kontrol edemiyorum kolum sıkışmış." dedi
Derin bir nefes aldım. Ellerimi betonun altına koyarak kaldırmaya çalıştım. Bir işe yaramıyordu.
"Mac, Pixie uyanıyor" dedi ash. Sonra öksürme sesleri geldi. Derin bir nefes aldım.
"Pixie? İyi misin?" diye sordum.
"iyiyim. Sadece burası beni mahvediyor. Karanlık ve dar"diye şikayet etti ve tekrar öksürdü.
"Ne iyisi be! Kafandan aşağı kan akıyor!" diye çıkıştı.
"Ben iyiyim!" diye diretti pixie ve devam etti. " Burdan nasıl çıkacağımızı biliyorum." dedi.
"Nasıl?" diye sordum.
"Burası gerçek bir yer değil. Siz bunun gerçek bir beton olduğunu düşündüğünüz için kaldıramıyorsunuz." dedi
"Tabi şuan kolumun kırılmasıda gerçek değil." dedi alayla ash.
"Tamam nasıl olacak peki?" diye sordum pixie ye
"Sadece onun plastik bir madde olduğunu düşün." dedi pixie.
Denedim fakat olmadı. Ne aptalca diye düşünürken pixie ayağa kalktı. Ash'in yanına gidip üstündekini kaldırdı sonra da benim yanıma geldi.
Betonlardan kurtulduğumuzda üstümüzü silkeledik.
"Bunu yapmayı nerden biliyordun?" diye sordum pixie ye
"Zamanında bana aynısı yapılmıştı tabi o zaman böyle bir oyunun içinde degildim ama neyse." dedi cevap vermedim.
"Şimdi ne yapacağız?" diye sordu ash. Kırık dediği kolunu halen daha tutuyordu.
"Sanırım tırmanıcaz." dedim ve yukarıyı gösterdim.
O sırada pixie nin başından daha fazla kan gelmeye başladı.
"Pixie!" siye bağırdım. Pixie elini kafasına götürdü. Eli kan'a değince gülümsedi.
"Bu oyunları bitirin tamam mı?" dedi.
"Ne saçmal-" diyecekken pixie yere düştü.
Aah koşarak nabzını kontrol etmeye gitti.
"Ölmüş!" dedi. Ne yapacağımı bilmiyordum, aslında alışmıştım ölümlere.
"Şimdi ne yapacağız? "Diye sordu ash.
Cevap vermedim. Ama pixie nin ölmesiyle başka bir bölüme geçeceğimize emindim.
Tam o sırada duvarların olması gereken yerden sesler gelmeye başladı. Ve içeri su döküldü. İlk başta az miktarda su gelmişti fakat kısa bir sürede diz kapaklarımıza kadar su dolmaya başladı.
"Buradan nasıl çıkacağız?" diye sordu ash.
"Kendi başınasın" dedim. Şaşırmış bir şekilde bana baktı. Su iyice yükselince nasıl kurtulacağımı tam olarak bulmuştum bile.
Su artık boynumuza kadar gelince derin bir nefes alıp dibe battım. Planım su ile beraber yükselip yukarıdaki delikten çıkmaktı. Fakat ash kırık koluyla bana engel olurdu. Yukarı doğru yüzmeye başladım. Ash biraz uzaktı benden fakat kolu engel oluyordu. Tam çıkışa geldiğimde ash bağırdı.
"Yardım et mac!!" duymamış gibi yaparak delikten çıktım. Etrafıma bakınca çıktığım yerin kuyu olduğunu fark ettim. Kuyuya yanaştım ash'i görmek umuduyla baktım fakat dipte olan küçük su birikintisinden başka bir şey yoktu.
O sırada gökyüzünden bir ses yankılandı.
"Oyunlar bitmiştir! Kazananımızı tebrik ederiz."
Ve ne olduğunu anlayamadan uyandım. Karşımda bana meraklı gözlerle bakan dess ve kızları gördüm.
"Bunlar rüya mıydı?" diye kendi kendime sordum. Dess güldü.
"Hayır salak herşey daha yeni başlıyor." dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizem Şelalesi
Mystery / Thriller5 kızın gizem dolu bir kasabadaki hayatlarını anlatıyor. 3 yıl önce intihar eden bir arkadaşlarından sonra başlarına gelen gizemli olaylarla nasıl başa çıkacaklarını düşünürlerken başka bir arkadaşlarının da intihar etmesi bunları şüpheye düşürür. G...