6

323 39 45
                                    

Eren o sabah kendisinden beklenilmeyecek bir performansla erken uyandı. Gözlerinin ovuştururken halının üzerinde duran pembe pantere takılıp yere düştü. Uyurken yatağından yuvarlanmış olmalıydı. Panteri kolunun altına sıkıştırıp odadan dışarı çıktı. Ne mutfaktan ne de salondan hiç ses gelmiyordu. Neredeyse evde kimse yokmuş gibi...

Kalbi birden korkuyla çarpmaya başladı. Yoksa anne ve babası onu terk edip gitmişler miydi? Ne de olsa ilk kez olmuyordu... Yasak olduğunu bildiği halde annesinin odasına koştu. İçeride kimse yoktu. Ardından babasınınkine girdi, o da boştu. Panikle etrafta dört dönerken banyo kapısının hareket ettiğini duyunca koridora koştu.

Kapının açılmasıyla dışarıya yoğun bir buhar bulutu, buharların içinden de çıplak bir adam figürü çıktı. Belinin etrafında beyaz bir havlu sarılıydı. Bu babasıydı. Eren terk edilmediğini anlamanın verdiği bir rahatlıkla iç çekti. Annesinin nerede olduğunu soracaktı ama dili tutuldu. Babasının vücudundaki iri dövmelere bakakaldı. Kollarında çeşitli yılan dövmeleri ve garip şekiller vardı. 

Levi ağzı bir karış açık ona bakan yeşil gözlü veledi fark edince irkildi. Burada ne işi vardı? Her zaman Hange nin zoruyla uyanırdı oysa. Zaten bu yüzden erkenden duş almayı tercih etmişti. Normalde herkesin uykuya daldığı zamanlarda duşa girmeyi tercih ediyordu. Eğer dövmelerini görürlerse bir çete üyesi olduğunu anlarlardı. Dövmeleri Hange den saklamak için bugüne kadar elinden geleni yapmıştı. Hazır o evde yokken sonunda kendi gibi davranabilecegini düşünürken Eren nin erken uyanabileceğini hesaba katamamıştı. Tamam, çocuk dövmeleri ilk kez gördüğü için korkutucu bulmuş olabilirdi ama niye öyle dik dik bakıyordu? Bir yerinin açıkta kalıp kalmadığını anlamak için havluyu kontrol etti. Aralarında tuhaf bir sessizlik oldu. 

"Hiçbir şey görmedin çocuk." 

Levi oğlana tekrar bakmadan odasına girip kapıyı kapattı. Üzerini değiştirip dışarı çıktıktan sonra Eren nin hala o şaşkın surat ifadesiyle koridorda beklediğini görünce iç çekti. Ne yapacağım? Bu geveze velet annesine dövmelerden bahsederse ifşa olurum. Onu öldürmek zorunda kalmak istemiyorum. 

Eren yutkundu. "Annem nerede?" 

"İş gezisine çıktı. Akşama kadar beraber olacağız." dedi Levi. O bir çocuk sonuçta... Endişe edecek bir şey yok. Yakuza dövmeleri hakkında bir şey biliyor olamaz. "Hadi, yüzünü yıka. Kahvaltı yapalım." 

Kahvaltı masasına oturana kadar her şey normaldi. Levi oğlanı hoş tutmak için tabağına ekstra mısır gevreği - Hange şekerli olduğu için Eren nin ısrarlarına rağmen yemesine izin vermezdi- bile koymuştu. Büyük bir bardağa taze sıkılmış portakal suyunu doldurdu. Oğlan hepsini büyük bir iştahla yedi.

"Ben de dövme istiyorum." 

Levi tuttuğu çay bardağını neredeyse elinden düşürüyordu. "Olmaz. Dövmeler kötüdür." 

"O zaman sende neden var?" 

Çünkü ben de kötüyüm. "Ben yapmadım. Dövmeler özenilecek şeyler değildir." 

"Bence çok havalılar!" Eren itiraz etti. 

Levi şaşkın şaşkın oğlana baktı. Ondan daha çok korkacağını düşünmüştü. "Annenin aynı fikirde olacağını sanmıyorum. Böyle şeyler söylememelisin." 

Eren huysuzlandı. Anne ve babası çok havalıydı. Eren de kötü adamların peşine düşecekse havalı olmalıydı. Onu annesine söylemekle tehdit edebilirdi ama adamın onu öldürmesinden korkuyordu. İlk başlarda Levi ı annesi Kenny ile akraba olduğunu fark etsin diye onlarla kalmasını istemişti ama... bu aileyi seviyordu. Yetimhanede olmaktansa bir suikastçiyle yaşamayı tercih ederdi. O yüzden babasının gerçek kimliğinden annesine asla bahsetmeyecekti. 

LEVIHAN {Spy × Family AU}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin