Eren yeni annesini seviyordu. Hange çok kuralcı, dağınık ve unutkan - koyduğu kuralları da unutan- bir insandı ama istediği her şeyi ona alıyordu. Üç gün önce hiçbir şeyi yokken şimdi kendi odası, evi ve hatta renkli renkli oyuncakları vardı. O kadar çok evi olmuştu ki kaç kere evlat edinildiğini hatırlamıyordu. Hiçbiri yeni annesi Hange kadar ona iyi davranmamıştı. Üç gündür hala aynı evdeydi ve yetimhaneye geri gönderilmemesi bir mucizeydi.
Hayır, aslında Eren nin başarısı sayılırdı. Çünkü bu kez gizli yeteneğini yeni annesine ifşa etmemişti. Telepat olduğunu öğrenen herkes ondan korkup kaçıyordu. Evet, Eren insanların zihnini okuyabiliyordu. Bu yetenek doğduğundan beri üzerine leke gibi yapışmıştı. Bu kez yeni annesinin yeteneğini öğrenmesine izin vermeyecekti. Yoksa o da diğerleri gibi Eren i terk ederdi. 6 yıllık hayat tecrübesine göre insanlar düşüncelerden deli gibi korkuyorlardı.
"Nereye gidiyoruz?" Hange onu erkenden uyandırıp dışarıya gezintiye çıkacaklarını söylemişti. Şimdi el ele caddede yürüyorlardı.
"Iş yerinden bir arkadaşımla bulusacağım. Sen de uslu uslu dışarıda bekleyeceksin, anlaştık mı?" dedi Hange. Gizli görev için iş yerinden sahte bir eş ayarlamalarını rica edeceğim. Okul anne ve babayı da görmek istiyor.
Eren gözlerini kırpıştırdı. Babası mı olacaktı? Başından beri annesinin onu neden evlatlık edindiğinden haberi vardı. Kötü adamları durdurmak için onu bir okula sokmaya çalışıyordu. Demek Rose Akademisine girebilmek için babaya da ihtiyaçları vardı. Eren heyecanlandı. O da annesi gibi ajan mıydı? "Tamam."
Hange oğlanın bu kadar kolay kabul etmesine şaşırdı. Eren nin beklemek istemeyeceğini düşünmüştü. Çocukları hiç anlamıyordu.
Çalıştığı gizli örgüt işlek bir sinemanın alt katında yer alıyordu. Tek yapması gereken asansördeki tuşlara kendi şifresini girmekti.
"Sinemada mı çalışıyorsun anne?" dedi Eren.
"Hayır, sinemanın üst katında bir avukatlık bürom var. Arkadaşıma unuttuğum bir dosyayı teslim edeceğim. Ben gelene kadar oyuncak kapma makinesiyle oynayabilirsin." Ardından Eren e bir sürü çeyreklik verdi. "Istiyorsan kendine mısır da alabilirsin."
Eren çeyrekliklere bakarken gözleri parladı. Daha önce hiç bu kadar madeni parayı bir arada görmemişti. Yeşil gözleri fal taşı gibi açıldı. "Annem zengin mi?"
"Hayır değil, onlar bozuk para." dedi Hange. Bu sayıları bile bilmiyor. Sınavdan nasıl geçecek?
Eren annesinin düşüncelerine fena halde alındı. Makinedeki en büyük oyuncağı kapmaya karar verdi. Böylece annesine zeki olduğunu ispat edecekti.
"Ben gelene kadar sinemadan dışarı çıkmak yok, tamam mı?"
"Tamam!"
Hange asansörde gözden kaybolduktan sonra Eren hemen oyuncak kapma makinesinin yanına koştu. Boyu yeterince uzun olmadığı için en büyük oyuncağın hangisi olduğunu göremiyordu. Parmaklarının ucuna bastı, burnunu cama yapıştırdı. Sanırım orada pembe bir panter vardı. Kuyruğu çok uzundu. Onu istiyordu. Kıskacı çalıştırmak için çeyrekliği makineye attı. Ancak her seferinde aldığı oyuncak yere düşüyordu. Panterin kuyruğu kıpırdamamıştı bile. Eğer hiç oyuncak yakalayamazsa annesi yeterince zeki olmadığını düşünüp onu yetimhaneye geri verirdi. Yüreğiyle korkuyla çarptı.
Bunun olmasına izin veremem!
Geriye sadece bir çeyrekliği kalmıştı. Elleri titreye titreye makineye atıyordu ki sinemadan gelen çığlık sesleri dikkatini dağıttı. Insanlar hiç olmadıkları kadar gürültü çıkararak sinema salonundan dışarı doğru koşuyorlardı. Şaşkınca gözlerini kırpıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEVIHAN {Spy × Family AU}
FanfictionLeviHan icin yazılmış bir Spy x Family AU dur. Keyifli Okumalar...