10. Bölüm

1.8K 90 141
                                    


y/n'den

*2 hafta sonra

Emre'nin evindeydim. Ali işte olduğu için sadece ikimiz vardık ve telefonlarımızla uğraşıp boş boş oturuyorduk.

"Ben çok sıkıldım ya dışarı mı çıksak hem hava almış oluruz."

Emre başını telefondan kaldırarak cevap verdi. "Olabilir aslında."

Hemen ayağa kalktım ve kapıya koştum.

"Sakin ol y/n çıkacağız sakin."

Emre askılıktan yağmurluğunu alırken ben de çizmelerimi giyiyordum. Asansörü beklemeden merdivenlerden inmeye başladım. Emre bir yandan durmam için bağırıyor bir yandan da bana yetişmeye çalışıyordu.

Kendimi apartmandan dışarı attığımda derin bir nefes aldım. Hava kapalı ve hafif rüzgarlıydı. Boş sokaklarda yürümeye başladık.

"Hava çok güzel ya keşke yağmur da yağsaydı." dedim yürümeye devam ederken.

"Evet yağsaydı da hasta olsaydın değil mi?"

"Ben hasta olmam."

"Ya bi s- bir dakika lan?! Harbi hiç hasta olduğunu hatırlamıyorum."

"Demiştim."

"Sen nasıl hasta olmuyorsun gerçekten? Hatta yaşadığım ortamı ve beslenme şeklini de düşünürsek şuan ölü falan olman lazımdı."

"Ne yaparsan yap eğer ölmeyeceksen ölmüyormuşsun demek ki."

Suratımın düştüğünü hissedince gülmeye çalıştım ama Emre de üzülmüş gibiydi. Konuyu değiştirip ilerdeki parkı gösterdim.

"Şurda bir banka oturalım mı?"

"Son varan-"

"Yaa Emre!"

Konuşmasını bitirmeden koşmaya başlamıştı bile. Ali sağolsun her şeyi iddiaya çevirmek ikimiz için de alışkanlık haline gelmişti. Bulduğu ilk banka oturduğunda ben de yanına geçtim.

"Aptal ya."

"Bana diyene bak."

Sanırım hava soğuk olduğu için dışarda hiç kimse yoktu. Zaten işlek bir cadde de değildi ve doğru düzgün araba bile geçmiyordu.

Bir kaç başarısız konuşma girişiminden sonra vazgeçerek kafamı Emre'nin omzuna koydum ve gözlerimi kapattım. Sadece soğuk havanın tenime dokunuşuna odaklanmıştım bir de Emre'nin kolunu omzuma atışına.

Nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle gözlerimi açtım ve pozisyonumu koruyarak konuşmaya başladım.

"Emre."

"Efendim."

"Bu nasıl söylenir bilmiyorum ama daha fazla içimde tutmak istemiyorum sanırım-"

Kafamı kaldırınca yüzlerimizin çok yakın olduğunu fark ettim. Kendimden beklenmeyecek bir şey yaparak Emre'nin dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.

Sonrasında yaptığımın farkına vararak hızlıca kendimi geri çektim. Şimdiden pişman olmaya başlamıştım bile. Açıklama yapmak için ağzımı açmamla Emre'nin dudaklarını hissetmem bir oldu. Hemen öpücüğüne karşılık verdim.

Yüzümüze birkaç su damlası düştükten sonra dudaklarımızı ayırıp gökyüzüne baktık. Hafif hafif yağmur yağmaya başlamıştı.

Daha demin yaşananları düşünüp sırıtırken gök gürültüsüyle kendime geldim. Birden deli gibi yağmur bastırmıştı.

İlacı Olmayan Ağrı | Mentor x y/n | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin