FİNAL

1.7K 91 155
                                    


y/n'den

Çıkış işlemlerim yapılıyordu yani sonunda 3 haftalık cehennem deneyimim bitmişti. Aslında çok tatlı insanlar vardı burada ama hiçbiriyle yakınlaşmamıştım. Çünkü erken çıkacağımı planlamıştım ve herhangi birine ufacık da olsa bağlanmak istemiyordum.

Günlerimi geçirdiğim odada birkaç dakika daha oturdum. Peki şimdi ne yapacaktım? Acaba Emre mektubumu aldı mı? Almış olması lazım. Ama neden cevap vermedi?

Ya geri döndüğümde kimse benimle görüşmek istemezse? Eski hayatıma geri mi döneceğim? Hayır bir daha dayanamam böyle bir şeye. Ölürüm daha iyi. Zaten ölüden tek farkım nefes almam değil miydi?

"y/n hanım çıkış yapabilirsiniz."

Gülümseyerek ayağa kalktım. Birkaç koridor geçtikten sonra psikiyatri bölümünün çıkışına gelmiştim. Kapıya yaklaştım ve yavaşça açılmasını bekledim.

Gördüğüm şeyden sonra gözümü kırpıp ovuşturdum ve yaklaşarak elimi yanağına koydum. Gerçek olduğundan emin olmam gerekiyordu.

"Emre?"

Beni hızlıca kendine doğru çekip sıkıca sarıldı. Gözyaşlarımın akmasına aldırmadan kafamı göğsüne yasladım. Derin bir nefes alarak kokusunun tüm hücrelerime dolmasına izin verdim.

Bir süre öyle durduk. Emre saçıma küçük bir öpücük kondurup kollarını gevşettiğinde ondan ayrıldım.

"Özledik... Hepimiz özellikle de ben."

"Ben de Emre ben de."

"O zaman gel hemen bir fotoğraf."

"Ya ne gerek var bi dur."

"Benim takipçilerim benden çok merak ediyor seni. Yokluğunda o kadar çok soru yağmuruna tutuldum ki inanamazsın."

"2 videoya çıktım alt üstü."

"Sevmişler demek ki. Neyse şu fotoğrafı paylaşayım da sorular kesilir belki."

Uzun koridorlar aştıktan sonra nihayet otoparka varabilmiştik. Arabaya binince nereye gittiğimizi sorgulamadan her şeyi Emre'ye bıraktım.

"y/n."

"Efendim?"

"Açıklama yapacak mıyız?"

"Yani çok gerek yok bence. Durduk yere deli damgası yemeyelim bir de onlarla uğraşamam."

"Sevgili olduğumuzu açıklamaktan bahsediyorum."

Birkaç saniye öylece durdum. Bu konu hakkında açıklama yapmak hiç aklıma gelmemişti. Sanırım biz birlikte olduğumuz sürece diğer insanların bunu bilip bilmemesi pek de umrumda değildi.

"Beni buraya kapattıran sen değil miydin? Sevgili mi olduk şimdi de?"

Gülerek söylemiştim ama ses tonumdan kırgın olduğum anlaşılıyordu. Emre direksiyonu tutmayan elini yavaşça elimin üstüne götürerek sıkıca tuttu.

"Bak ben gerçekten-"

Bu konuşmayı şimdi yapmak istemediğim için müziğin sesini açtım. Emre de konuşmaktan vazgeçip susmuştu.

*5 hafta sonra

Emre'nin üstüme atlamasıyla uyanmıştım. Elinde iki tane kağıt parçası tutarken çok heyecanlı duruyordu.

"Bu ne?"

"Bilet."

"Ne bileti?"

"İtalya'ya gidiyoruz."

"Sabah sabah deli mi sikti tövbe tövbe."

Emre üstümden kalkarak yatağın diğer tarafına geçti.

"Hem de Viyana'ya"

"Yok sen kafanı bir yere falan vurmuşsun. Yoksa içtin mi? Bak doğruyu söyle kızmam."

"Ya süpriz yapayım diyorum bi sövmediğin kaldı. Çok yoğunduk şu birkaç hafta biliyorsun buluşmalar çekimler... Doğru düzgün vakit de geçiremedik seninle telafi etmek istedim."

"Bi hocaya götürüp okutsak mı seni? Artık kafana kurşun mu döker ne yaparsa-"

"Susacak mısın yoksa susturayım mı?"

Susturayım mı derken kasıklarına bakmasıyla yutkundum. Ellerimi ağzıma götürüp fermuar kapatır gibi yaptım. Sonra yavaşça yataktan yuvarlanarak kendimi yere attım.

Emre gülerek odadan çıkınca yerden kalktım.

Düzenli olarak psikiyatriste gitmeye başladığımdan beri çok daha iyiydim. Artık aşırı kıskançlık, paranoya ya da overthinking gibi sorunlarım minimuma inmişti. Bu da ilişkimizi eskisine göre daha güçlü kılıyordu.

Ve birkaç hafta önce de ilişkimizi takipçilerimize duyurmuştuk. Arada kötü yorumlar olsada çoğunluk çok iyi karşılamıştı bu durumu.

Hala ayrı yaşıyorduk ama bugün de olduğu gibi bazen Emre'de kalıyordum. Ali de genelde işe gittiği için tek başımıza oluyorduk. Yani sık sık görüşebiliyoruz.

Mutfaktan gelen kokuyla adımlarımı hızlandırdım. Emre panikle yanan tostları kurtarmaya çalışıyordu. Benim geldiğimi görünce tostları tamamen unutmuş gibi yanıma geldi.

"Ama bu kadar güzel olman hiç adil değil."

"Emre tostlar yanıyor!"

"Bırak yansın."

"Yangın çıkartacaksın salak."

"Ben yanmışım burda ev yansa ne olur?"

Bu çocuğun şu salak hallerine bayılıyorum ama biraz daha konuşursak bu son konuşmamız olabilirdi. Emre'nin yanından geçerek makinanın fişini çıkarttım ve tostları çöpe attım.

"Niye atıyorsun?!"

"Yanmış yanmış simsiyah olmuş. Yeni bir kömür türü ürettin sayemde. Neyse sen otur bence. Kahvaltıyı ben hallederim."

Emre somurtarak sandalyeye oturduğunda kıkırdadım ve yanağına küçük bir öpücük kondurarak gülmesini sağladım.

Diyebilirsiniz bu ne ara böyle çocuk gibi oldu. Emrenin içindeki çocuğu ortaya çıkarttım diyebiliriz.

Annesi vefat ettikten sonra erkenden sorumluluk sahibi olmuş ve her koşulda güçlü durmak zorunda olduğunu hissetmişti. Bu da daha küçükken yetişkin biri gibi davranıp çocukluğunu içine gömmesine neden olmuştu.

İkimizinde yaraları vardı. İkimizde çok zor şeyler yaşamıştık zamanında. Ama birlikte olduğumuz sürece aşamayacağımız hiçbir şey olmadığını öğrenmiştik.

İnsan sevmeye başlayınca yaşamaya da başlarmış ya daha önce hiç bu kadar yaşadığımı hissetmemiştim.















SON

~~~~~~~~<3~~~~~~~~~

Resmen kitap bitti inanamıyorum. Bu sizin için sadece 1-2 saatte okuyup bitirdiğiniz kitaplardan biri olabilir ama ben bu kitabı yazarken o kadar çok şey yaşadım ki hepsi gözümde canlanıyor.

Derste, serviste, sokakta, gece yarısı uyuyamadığım zamanlarda kısacası her anımda bir iki satırda olsa yazdığım yazmanın ötesinde sürekli aklımın bir köşesinde kurgulayıp düşündüğüm bir şeydi bu. Yani saçma bir şekilde hayatımın bir parçasına dönüşmüştü diyebilirim.

Bu arada bu bölümü daha uzun yapacaktım viyanaya gittiklerinde gondola binmeleri su kanalının yanında bir kafede oturmaları gibi şeyler yazmıştım ama bu şekilde bitirmek daha çok hoşuma gitti. Artık istiyorsanız sonrasını kendiniz hayal edebilirsiniz.

Şuana kadar tüm bölümleri okuyup oy veren ve yorum yapan herkese çok teşekkürler hepinizi çok seviyorum hoşçakalınn <3

İlacı Olmayan Ağrı | Mentor x y/n | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin