(Devrimin Anlatımıyla)
Işıkları açtığımda adam sandalyede uyuyordu, cidden uyuyabiliyor muydu? Nasıl uyuyorlar yatak harici yerlerde? Neyse, konu bu değil!
Bu eski deponun tam ortasında adam sandalyede elleri ve ayakları bağlı bir şekilde uyuyordu. Adam dediğim kişiyi de anlamışsınızdır, Mehmet Beyin koruması.
İş artık korumalıktan çıkmıştı, kendimi artık bir koruma gibi değilde ajan gibi hissediyordum. Dedektif, savcı gibi hissediyordum. Adam yavaş yavaş uyanmaya başladığında ciddiyet ile etrafa bakınıp anlamaya çalışıyordu.
"Yazık.." diye mırıldandım bende ona sertçe bakarken.
"Mehmet Beyin korumasısın bide, bir iş ile direkt kaçırıldın?" dediğimde oldukça sinirli gözüküyordu.
"Kaç yıl yaptın sen bu işi? Benden fazla yapmamışındır herhalde!" ben onunla dalga geçerken o sandalyede tepiniyordu. Yanına gidip ağzınaki bantı bir anda çektiğimde sinirle bağırmaya başladı.
"Si-" derken geri bantı yapıştırmıştım.
"Ama bak böyle anlaşamayız, şimdi tek bir sorum olucak. Adnan hakkında ne biliyorsan anlat!" dediğimde gözlerini açarak korkuyla bakmaya başlamıştı, Adnanın ismini duyunca niye böyle olmuştu?
"Bir de, anlatana kadar benimlesin. Kimse de seni bulamaz, ki Mehmet Bey ile senin arkandan dedikodunu yapıyorduk. Umurunda olacağını sanmıyorum!" dediğimde o etrafa bakınıyordu, ağzındaki bantı çıkarttığımda bir süre konuşmadı.
"Mehmet Bey Adnan Beyi hiç sevmez," diye başladı bir anda konuşmaya.
"Adnan Bey de aynı şekilde." dediğinde telefonum çalmıştı, Mehmet Bey arıyordu.
"Bir dakika." diyip bantı geri yapıştırdığımda telefonu açıp hapörlere almıştım.
"Alo, buyrun Mehmet Bey." dediğimde dikkatle dinliyordu koruma.
"Alo, Devrim durumlar nasıl?"
"İ-iyi Mehmet Bey, bir şey mi oldu?" dedim korkuyla bir anda.
"Yok, benim oralara geldin mi hiç?" dediği an korumaya baktım.
"Hayır, noldu?" koruma bana sinirle bakarken bir yandan da dikkatle dinliyordu.
"He, şey ya! Benim aptal koruma yokta ortalıkta, zaten bir boka yaramıyor. Onu yanımda tutmamın başka bir sebebi var da işte zamanında yaptık bir hatalar." dediğinde korumaya baktım bir kez daha, Mehmet Beye alıştığı, onu sevdiği belliydi. Bunları duymak ona kötü hissettirdiğini de biliyordum, ama bunu dışına yansıtmamaya çalışıyordu.
"Ben görmedim hiç, gelir herhalde yakında."
"Tamam oğlum, hadi görüşürüz." dediğinde telefonu kapatmıştı bile. Bende telefonu geri cebime koyup ağzındaki bantı çıkardım bir kez daha.
"Ee duymuşundur kendi kulaklarınla?" dediğimde sinirle başını salladı.
"Neyse, devam et." dediğimde kararlıkla gözlerime baktı.
"O benden ne kadar nefret etse de ben onun korumasıyım, güvenini boşa çıkaramam. Bana yaptığı yardımlardan sonra ona bunu yapamam..." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Ne yaptı amına koyayim! Sen nasıl korumasın? Kimseye güvenmemen gerektiğini öğrenmedin mi?" kaşlarını çatıp baktı bir kez daha gözlerime.
"Bu seni ilgilendiriyor mu piç? Hem sen gidip o orospu kızla ilgilenmiyor mu-" dediği an sinirle boğazını sıkmaya başladım.
"LAN SENİN OROSPU DEDİĞİN KIZ MEHMET BEYİN KIZI!!" diye bağırarak boğazını sıkarken sinirle güldü.
"Sen öyle san." diye fısıldadığında bir anda bırakıverdim. Ne demek oluyordu bu?
"Bu ne demek?" kaşlarımı çatarak karşısında kendimi onu öldürmemek için zor tutarken o adeta piç gülüşü yapıyordu!
"Ne demek oluyordu bu!!??" diye bağırdığımda sinirle bakmaya başladı tekrardan.
"Yani şöyle tatlım, senin o güvendiğin şerefsiz sahibin kızını korumak isteyen bir masum değil!" dediğinde hayal kırıklığıyla anlamaya çalışıyordum. Nasıl olabiliyordu? Mehmet Bey kimdi?
"O zaman ne için tutmuştu beni? Niye yapmıştı tüm bunları?" anlamayarak yüzüne bakarken gözlerini devirdi.
"Sahte kızını kendinden uzaklaştırmak için aptal!" aklımdan sadece 'Sahte Kızını' kelimesi dolaşırken o piç gülüşü yapmaya devam ediyordu.
"Beria kimin kızı!?" deyiverdim bir anda korkuyla. Gülerek cevapladığında vericeği cevaptan korkuyordum resmen!
"O canımız Adnanın kızı!" dediğinde kalbimde ki acı heryerimi sararken neye uğradığımı şaşırmıştım.
"N-nasıl? Nasıl olabilir?" şok içinde yüzüne bakarken o sandalyede kıpırdanıyordu ikidebir. Arkamı dönüp elimi alnıma koydum ve alnımı ovuşturarak düşünmeye çalıştım.
Bir anda gülerek arkadan koluyla boynumu sıkmaya başladığında ben hala etkisindeydim.
"Ne kadar zayıf ve aptalsın!" dediğinde hiçbirşey yapmıyordum.
"Şimdi ne yapacağım biliyor musun? Mehmet Beyin son günlerine özel o sahte kızını öldürücem." dediği an kolunu tutup döndürdüm ve ona döndüm, bir anda bacağıma bir iğne batırdığında karşısında onu öldürmemek için zor duruyordum.
İğneden biraz sonra gözlerim kapanmaya başlarken son kez sesini duymuştum."Görüşürüz aptal şey, son kez o kızı görmeni isterdim..." o gülerek giderken benim gözlerim çoktan kapanmıştı, ayak seslerinden sonra deponun kilitlenen kapı sesini duymuştum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel Koruma
ActionHayatınızda doğruyu ve yanlışı ayırt etmek ne kadar zor hiç fark ettiniz mi? Bana hayat çok şey öğretti... Birincisi her denilene güvenmemek ve her şeye karşı ön yargılı olmamak. Tabi birde ekstradan bir şey var, kendinize hakim olmak. Benim yapama...