36. BÖLÜM: Gerçeklik Algısı.

61 8 1
                                    

Selamlar hikayeye geçmeden önce ufak bir duyurum var. ^^
Yeni bir tiktok hesabı açtım ve orada içerik üretmek istiyorum desteklerinizi bekliyorum.
İsmi: soya_hanim

Gerçeklik Algısı

Uyandığımda kendimi yine bir odada serumlu bir şekilde bekliyordum, Semihin beni kaçırdığı zamanki gibi.
Fakat beklediğim gibi olmadı.
Ben normal yatakta yatıyor ve baş ucumdaki Devrime bakıyordum. Devrim kıpırdanmalarımı duyup gözlerini bana çevirdiğinde ben ona anlamsız gözlerle bakıyordum sadece.

İçimde garip bir şeyler hissediyor gibiydim, sanki bütün duygularım bir anda yok olmuş gibi. Devrim bana endişe dolu gözlerle bakarken ben yavaşça olduğum yerde doğruldum.

"Canım iyi misin?" diyerek sıcak bir şekilde yaklaştığında gözüme itici gelerek başımı sallayarak ayağı kalktım ve kapıya yürümeye başladım.

"Emin misin Beria?" diyerek o da ciddileştiğinde göz devirip odadan çıktım.

Ona karşı bir şeyler hissetmek bu kadar zor olmamalıydı. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynadaki yansımama bakış attım ve gözlerimdeki yorgunluğa baktım öylece. En son bana ne olmuştu? Herşey bir anda beynimden uçup gitmiş gibi hissediyordum, duygularımda öyle. Ağzımdan kan geldiğini gördüğümde korku ve panikle Devrime seslenmeye başladım.

"Devrim! Devrim!!"

"Geldim," diyerek tuvalete bir anda girdiğinde kanlı ağzımla ona döndüm.

"Beria!" diyerek yanıma geldiğinde ağzımın altında duran elimi tutmuştu.

"Uzun zaman sonra tekrardan geldi mi cidden, olamaz!" dediğinde anlamamıştım nedense.

"Tekrar derken, benim ağzım hep mi kanıyor?" dediğimde bana anlam verememiş ifadeyle bakarak "Hayatım iyi misin? Zehirlenme olayından sonra-"
Bir saniye!
Ben zehirlendim mi!?

"Zehirlenme olayından sonra hep yaşıyorduk bunu."
Ne!?

"Ne zehirlenmesinden bahsediyorsun Devrim?"

"Beria sen cidden iyi değilsin." diyerek elini alnıma koydu ve beni incelemeye başladı.

"Devrim anlatır mısın şunu bana!"

"Tamam sakin ol,"
Derin nefes almalar.
"Semih seni kaçırıp zehirlemişti, daha doğrusu bu Adnanın oyunu. Bu zehirde tedavi edilmezse seni 1-2 yıl içinde öldürebilir, yani gün geçtikçe seni içten içe zehirliyor ve bunun etkileride ağız gibi yerlerden kan gelip bayılmalar."
Derin bir nefes daha.
Dur, ne!?
Bunlar rüya değil miydi?

Bir anda yatağımdan sıçradığımda yine aynı şeylerin olduğunu hissediyordum. Bir döngüye düşmüş gibiydim. Hızla ayağa kalktım ve göz kararmamı umursamayarak Devrimin yanına koştum. Evin içinde Devrim diye seslenerek dolanırken sonunda onu mutfakta bulabilmiştim.

"Devrim kendimi iyi hissetmiyorum bir şeyler gerçekten ters gidiyor!" diyerek mutfağa daldığımda panikle bana dönerek yanıma yaklaştı.

"Noldu bebeğim?" dediğinde tiksintimi bir kenara bırakıp ellerini tuttum ve masaya oturtturdum.

"Devrim ben uyanmadan önce ne oldu, ne yaşadım yani?" diyerek ona endişeyle bakarken o anlam vermeye çalışıyordu.

"En son ben tuvalette sana zehir-" derken aniden ellerimi çekerek sözünü kestim.

"O da mı rüya değildi!?" dedim delirircesine.

"Devrim ben iyi değilim gerçeklik algımı yitirdim!"
Devrim üzülürcesine ellerimi tuttu ve "Tamam Beriam, bunuda atlatıcaz sakin ol." diyerek bana destek olmaya çalıştı. Sadece ellerimi çektim ve alnımı avuç içlerime yaslayarak durdum bir kaç saniye.

Daha sonradan ellerimi masaya geri koyarak "Çok garip hissediyorum." dedim sadece. Kafamı kurcalayan bir şey aklıma gelip Devrime baktığımda o da bana baktı meraklı gözlerle.

"Teyzem varken sen dışarı çıktıktan sonra ne olmuştu?" diye sorduğumda sırtını dikleştirerek konuşmaya atıldı.

"Ben dışarı çıktıktan 10-20 dk sonra teyzen kapıyı açıp bana seslenmeye başladı, eve geldiğimde sen yerde yatıyordun ve ağzından kanlar gelmişti. Teyzen ağlamaya devam ederken ben ona herşeyi anlatmıştım. Daha sonradan doktora gidip serum takıldı ve seni eve geri getirdim." şaşkınlıkla onu dinlerken sadece tek bir soru sordum.

"Bunlar olurken hiç ayılmadım mı peki?" Devrim başını olumsuz bir şekilde salladığında yeni bir soru daha ekledim.

"Peki teyzem nereye gitti?" derin bir nefes alarak sorumu yanıtlamaya hazırlandı.

"Onu karakola götürmüştüm, senin dediğin o aile şeylerini anlatsın diye."
Devrimin anlattığı şeylerle birlikte rüya sandığım şeyleri anımsarken sanki her geçen saniye beynimdeki herşey siliniyor gibiydi.
Aile,
Şeyleri...
Aile şeyleri! Tabi ya aile şeyleri!!

"Herşey yanlış ufaklık!" diye bir anda bağırdığımda Devrimin tek tepkisi "Ha?" olmuştu.

"Ne zaman ve nasıl dedi bilmiyorum ama bana en son dediği şey buydu." diyerek Devriminde aklını karıştırdığımda iki salak birbirimize bakıyorduk. Haha ne komik!
Birkaç dakika sonra Devrim üst katta bir şeyler yaparken bende salonu inceliyordum öylesine.
Hassiktir!

Bir anda koltuğun kenarında küçük bir iğne buldum. Eğilip onu aldığımda dikkatle incelemeye başladım fakat hemen bırakıp bir poşetin içine koydum.
Devrimi çağırıp olayı anlattım ve birkaç arkadaşından bu iğneyi incelemesini istedim. Beni kırmayıp hemen gitti ve dediklerimi yerine getirdi. Akşam olduğunda ben sadece kafa karışıklığıyla bekliyordum sonuçları.

Yeni bir güne heyecanla uyanıp sonuçları elime aldığımda kafam daha çok karışmıştı. İğnede benim DNA'm çıktı ve onun yanında başka bir madde daha keşfedilmiş. Sanırım hafızalarımı ve duygularımı kaybetmem onunla ilgili, aa birde! Benim yanımda teyzeminde parmak izi çıktı iğnede, yani anlıyoruz ki yapan o. Polisler onu arıyorken ben ise artık olaylardan bıkmış bir halde Devrimin yanına oturdum ve televizyondan bir şeyler açıp izlemeye başladık. Ara sıra yanaşıp sırnaşmaya çalışırken ben istemsizce ondan tiksiniyor ve iğrenerek onu itiyordum hep. En sonunda biraz olsun kendimi zorladığımda günümüz öyle geçip gitmişti hızla.

Özel KorumaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin