29. BÖLÜM: Yardım.

181 7 0
                                    

Şoku atlatamamış şekilde hala eve giderken benim aklım almıyordu. Bunun altında çok büyük şeyler vardı ve ben bilmiyordum. Sahte babam annemi seviyor olsa niye öldürürdü ki? Psikopat mıydı gerçekten? Ah, çıldırıcam sanırım.

"Beria iyi misin?" dediğinde daldığımı fark etmiştim.

"Ha?" dedim ona dönerek.

"İyi misin? Kaç defa seslendim duymadın." kaşlarımı kaldırarak ona baktım bir anda. Ne zaman seslenmişti? Sadece başımı sallayıp etrafa bakındığımızda gelmiştik. Arabadan inip kapının önünde Devrimi beklerken bekletmeden geldi ve bana bir anahtar uzattı.

"Bu ne Devrim?" dedim anlamayarak.

"Evimizin anahtarı Beria?" dedi o da anlamamış gözlerle ama çarpık bir gülüşle bakarken.

"Evimiz?" dedim gülmemek için kendimi tutarken.

"Evimiz." dediğinde daha fazla kendimi tutamayarak hafifçe kıkırdadım. O da güldükten sonra anahtarı aldım ve kapıyı açıp içeri girdik.
Yatak odasına gidip üstümü değiştirip direkt olarak yatağa girdim. Epey yorucuydu bugün gerçekten. Ne zaman uyuduğumu fark etmemiştim fakat Devrimin yanıma yatarkenki kıpırdamayla gözlerimi hafif araladım. Tekrardan beraber uyuduk ikimizde.

Sabah uyandığımda Devrimin koynundaydım resmen, onun kokusunu içime çekip derin bir nefes alırken o da hafiçe gözlerini araladı. Hayranlıkla yüzünü incelerken o da tebessüm ederek bakıyordu bana.

"Sonunda uyandığımda kaçmak zorunda kalmıyorum..." diye mırıldandı uykulu sesiyle boynumun altındaki elini kıpırdatıp beni kendine daha çok çekerken.

"Ne?" dedim anlamayarak.

"Ne, ne dedim ben?" dedi bir anda panikleyip kafasını kaldırırken.

"Kaçmak zorunda kalmıyorum dedin?" dedim anlamayarak.

"Ne demek oluyor bu?" dedim tekrardan merakla.

"Hiç, öylesine dedim ki." dedi panikle. Bende yedim şuan!

"Devrim, bana yalan söyleme!" dedim sinirle. Meraklı gözlerle bakmaya devam ederken sonunda pes ederek başını salladı ve konuşmak için ağzını açtı.

"Biz hani kulübede kalıyorduk ya," diye girdi cümleye zar zor.

"Evet?" dedim lafını keserek.

"İşte sen bilmedende biz hep beraber yatıyorduk yatakta, hem de yakın bir şekilde..." dediğinde şaşkınlıkla ağzım açık kalmıştı sanırım.

"Ne, nasıl?" dedim bekletmeden.

"Senin yüzünden!" diye atladı hemen.

"Yani sabah uyandığımda yanımda seni görüyordum, görür görmez zaten direkt olarak kalkıp kaçıyordum." dedi tekrardan.

"Devrim inanamıyorum!" dedim şaşkınlıkla. Devrimin hep bana 'seni yatağa taşıdım' gibi şeyleri yalanmış.

"Ben bide bazen sana salak gibi kızmıştım!" dedim pişmanlıkla elimi alnıma koyarken.

"Özür dilerim." dedim tekrardan ona bakarken.

"Olsun güzelim, dileme." dedi o da beni daha çok kendine çekip saçlarımı öperken.

"Neyse hadi öğlene kadar yatakta mı durcaz?" dedim doğrulurken.

"Evet ne olacak?" diyerek beni elimden geri yatağa çekti.

"Devrim!" dedim kızarak. Gülerek o da kalktığında tuvalete gidip yüzümü yıkadım ve direkt olarak telefonuma baktım. Arayanın olmamasına nedensizce üzülmüştüm. Merakla Semihi aradığımda açmamıştı. Bilerek mi açmıyordu? Neyse beni ilgilendirmez, ben aradım mı aradım.

"Beria hadi kahvaltı hazır." Devrimin sesiyle telefonu bırakıp hızla aşağı indim. Yine klasik kahvaltı, film falan derken sıkıntıyla kendime bakmak için üst kattaki tuvalete gitmeye karar verdim. Aynada saçlarımı düzeltirken yağlanmaya başladığını fark ettim, bugün banyo yapsam iyi olur.

Tuvaletten çıkar çıkmaz telefonumun çalması bir oldu. Merakla yatak odasına gidip telefona baktığımda arayan Semihti. Gereksiz heyecanla telefonu bekletmeden açtığımda garip sesler gelmeye başladı.

"Alo?" dedim konuşan olmayınca.

"Beria! Babam beni buldu, yardım et Beria!" dur ne? N'oluyor?

"Ne? Semih n'oluyor?" dedim anlamayarak ve panikle.

"Kaldığım yeri bastı ve herşeyi aldı diyorum Beria! Yardım et." diye tekrarladı.

"Herşeyi derken?" dedim bekletmeden.

"Orayı karıştırma salak!" dedi tersleyerek. Etmiyorum lan yardım filan! Tamam saçma olur evet.

"Tamam, peki ben ne yapıcam?" dedim merakla.

"Hiçbirşey çaktırmadan babamın evine git ve ara. Ya sen oyala Devrim evi arasın, yada Devrim oyalasın sen evi ara. Ama sen beceremezsin Devrime sal." dediğinde sinirle yine derin bir nefes aldım. Beni gömmeyide ihmal etmiyordu tabikide!

"Tamam kes. Halletmeye çalışıcam." diyip telefonu kapattım anında. Aşağı inip Devrime bir şey çaktırmadan yanına oturdum.

"Devrim Adnan abinin yanına gidelim mi?" dedim bir anda.

"Nereden çıktı?" diye sordu o da kaşlarını kaldırarak.

"Hiç, sıkıldım." dedim direkt. Başını salladı o da.

"Peki, sen nasıl istersen." diyip doğrulduğunda bende bir anda doğrulup ona döndüm.

"Senden bir şey isticem." dedim direkt olarak lafa girerken.

"İste bakalım, anladım zaten." dediğinde bir süre ellerimi izledim.

"Şimdi nedenini sorma onu bende bilmiyorum. Adnan abinin evini karıştırcaksın ben oyalarken." dedim tek nefeste. Derin nefesler alırken o kaşlarını çatmış şüpheli bakışlarla bakıyordu bana.

"Bunu neden istiyorsun?" diye sordu birkaç saniyenin ardından.

"Nedenini sorma ama!" dedim sinirle.

"Peki kim için istiyorsun?" diye sorduğunda yutkundum.

"Zamanı gelince herşeyi söylicem söz sevgilim." dedim özellikle sevgilim kelimesini kullanarak yumuşamasını sağlamak amacıyla.

"Peki." dedi sadece kısaca.
Adnanın evine geldiğimizde birinin içeriden kapıyı açmasıyla apartmana girebilmiştik.

Hızla Adnanın katına çıkıp kapının önüne geldiğimizde ikimizde anlamayarak ilk birbirimize baktık.
Daha sonra kapıyı çaldım defalarca fakat açan olmadı. Komşulardan birine sormaya karar verip karşı komşusunun kapısını çaldık. Birkaç saniye sonunda kapı açılabilmişti.

"Şey merhaba, biz Adnan Karaoğlu'nun nerede olduğunu biliyor musunuz diye gelmiştik." diye söze girdi hemen Devrim. Kadın bir süre bizi süzdükten sonra başını salladı.

"Bu sabah İzmire taşındı." dediğinde donakalmıştım öylece.

"Ne?" diye bir fısıltı çıkmıştı ağzımdan sadece.

Özel KorumaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin