(1 Hafta Sonra)
Artık ciddi anlamda zaman algımı kaybetmiş hiçbirşeyin farkında olmadan yaşıyordum.
Tabi buna yaşamak denirse.
Devrimden gitgide soğuyor her geçen gün ondan daha çok tiksiniyordum nedense. Bunu istemeyerek yapıyor olsamda bu hafta benim için gerçekten berbattı.İnanamayacaksınız ama kafamın hiç ayık olmasını istemeyerek hep bir şeyler içtim durdum. Sigarayada başlamıştım, alkole de. Kendime zararda veriyordum, geçen gün bileklerimi kestiğim için hastaneye kaldırılmıştım.
Devrim ikidebir bana zorla psikolojik tedavi görmemi söylüyor fakat ben istemiyorum. Hem psikolojim gayet yerinde, sadece artık güçlü olmak istemiyorum. Hayatı salmak, bir sebebim yokmuş gibi yaşamak istiyorum.
Eski günlerdeki gibi.
Havanın karardığını gördüğümde hemen bir bira almak için evden çıktım. Devrim birkaç gündür teyzemi bulmalarına yardım ettiği için hep dışarıda, bende bunu fırsat bildiğim için evden kaçıyorum.Söylenerek bakkaldan çıktım ve sokaklarda biraz dolaşırken bir gruba denk geldim. Kız erkek karışık genç bir gruptu, canım onları çekti. Biraz uzakta durup onları izledikten sonra aralarına katılmaya karar verip doğruldum.
"Hey gençler, bira ister misiniz?" diyerek poşet olan elimi havaya kaldırarak onlara gösterdim ve tepkilerini bekledim.
"Oo ablamız cömert çıktı, olur." diyerek yanıma gelirlerken ben dalga geçercesine "Abla deme lazım olur." dedim kıvırcık yakışıklı bir çocuğa.
"Tamam güzellik, adın ne bakalım?" dediğinde sırıtarak "Beria," dedim sadece.
Çocuk bir anda kaşlarını çattığında panikleyerek ona baktım."Sen 12/Gde ki Beria mısın?" diye sorduğunda şaşırarak başımı salladım.
"Ah aynı sınıftaydık!" dediğinde tipini iyice incelerken onu hatırlamıştım.
"Sende Barış olmalısın!!" dediğimde heyecanla başını salladi o da.
Barış benim lisedeki crushımdı, ve şuan karşıma çıkması inanılmazdı!...
Sabah olmuş ve ben büyük bir baş ağrısıyla uyanmıştım. Etrafa bakındığımda farklı bir odadaydım ve içimde yine bir şeyler hissediyordum. Odanın kapısının açılmasıyla büyük bir strese girmiştim. Fakat içeri giren Devrimdi.
"Devrim!" diyerek ayağı kalktım ve ona sarılmak için yaklaştığımda elini göğsüme koyarak beni durdurdu. Ona hayretle bakarken o bana kırgınlıkla bakıyordu. Ben ona uyarak bir adım geri çıktığımda sadece bana dik dik bakıyordu.
"Devrim ne oldu?" diyerek ondan bir açıklama isterken bana ters köşe yapıp "Ne olduğunu anlatması gereken sensin Beria!" dedi. Şaşkınlıkla ona bakarken ne olduğunu anlamamıştım ta ki Barış içeriye girene kadar... O an bütün şeyler aklımda canlanmıştı.
Hayır bu olamaz... Bu olmamalıydı!...
"Ben artık eve gitsem iyi olacak, kötü oldum biraz." diyerek bir adım atmaya karar vermişti fakat desteksiz ayakta duracak halde değildi.
"Kal ya nolucak girl, biz bırakırız evine senin. Ailen bir sorun etmezse tabi." diyerek onu ikna etmeye çalıştı Barış denilen çocuk.
Beria kafa karışıklığıyla düşündü, tabi düşünecek bilinci varsa.Saatler geçmişti, Beria artık kendinin bile farkında değildi. Barış ona bir madde uzattı ve Beria farkında olmadan içti. İçindeki değişimleri hissedebiliyordu yinede...
Zaman tekrar akıp giderken Beria maddenin etkisiyle ne yaptığını bilemeyerek Barışa yaklaşmıştı. Barışın sarhoşluğuda bu duruma izin verdiği için aralarındaki yakınlaşmalara ve temaslara engel olamadılar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel Koruma
ActionHayatınızda doğruyu ve yanlışı ayırt etmek ne kadar zor hiç fark ettiniz mi? Bana hayat çok şey öğretti... Birincisi her denilene güvenmemek ve her şeye karşı ön yargılı olmamak. Tabi birde ekstradan bir şey var, kendinize hakim olmak. Benim yapama...