Gel-git-8

518 9 2
                                    



Geciktiğim için üzgünümm...



Yüksek sesteki müzik yüzünden uyandım. Aniden başlayan yüksek sesli müzik beni sıçrayarak uyandırdı. Elvis Presley bağıra bağıra şarkı söylerken yastığımı kafama bastırıp ölmeyi diledim. Çok yorgundum. Daha fazla uyumam gerekiyordu. Yatağa çöken ağırlık yüzünden yastığı çekip oturana baktım. Kate de benim gibi yorgun görünüyordu. Yanıma yatıp "Her sabah böyle mi? Tanrım, polise şikâyet etmelisin. " dedi.

"Tamam, bu seste uyuyamam. " deyip duvarı yumrukladım. Sadece müziğin sesini yükseltmiş oldum. "Tamam, hadi bizde onu sinir edelim o zaman. " diyen Kate'e baktım. Yataktan kalkmaya çalışırken ne yaptığına baktım. Beni de ayağa kaldırıp dans etmeye başladı. Gülüp "Napıyorsun sen? " dedim. "Hadi ama eğleniyorum sadece. Katıl bana bebeğim. " dedi. Sonunda bende ona katıldım ve müzikle birlikte deli deli dans etmeye başladık. Saçma sapan Elvis taklitlerimize gülüp kendimi yatağa attım. Kate'te müzikle uyumlu bir final yaptıktan sonra kendini yanıma attı. Hala gülüşüp duruyorduk. Yan taraftan gelen sesle ikimizde sessizleştik.

"Kalkın artık ucubeler, öğlen oldu. " diye bağıran sese gözlerimi devirdim. Kate'in de aynı şeyi yaptığını görünce tekrar gülmeye başladık.

"Hey, bende pijama partisi istiyorum. " diyen sesi ilk başta tanıyamasam da sonradan onun Lucas olduğunu anlayınca güldüm. Kate ise yanımda doğrulup duvara doğru döndü. Bende kalktım ve ona sorunun ne olduğunu soracağım sırada ayağa kalkıp giyinmekle ilgili bir şeyler gevelerken odadan çıktı.

Esneyip saate baktım. Öğlen ikiyi geçiyordu. Gerinip yatağa kendimi tekrar bıraktım. Aradan biraz süre geçtikten sonra Kate kapıda belirdi. "Sorun şu ki, gece elbisem dışında yanımda bir şey yok. " dedi. Gülüp yataktan kalktım. "Hadi gidip dolabımın altını üstüne getirelim. " dedim gülerek. Giyinme odasına girince dolapların kapaklarını açıp seçmesi için ona döndüm. Ağzı açık yeni kıyafetlerime bakıyordu. Ona bir açıklama borçlu olduğumu hissettiğim için "Annemin ünlü bir modacı olduğunu söylemiş miydim? " dedim.

Yavaşça bana dönüp "Lütfen annenin Lisa LeBlanc deme!" dedi. Gülüp "Evet, her neyse. " dedim. Küçük bir çığlık atıp tiz sesle "Aman Tanrım, bunu nasıl söylemezsin. Tanrım sana inanamıyorum. Annen ünlü bir modacı! Hem de en ünlüsünden! Amanda bunu duyarsa ne- Bekle yoksa ona söyledin mi? Söylemediysen hemen söyleme, hayatta bırakmaz peşini. Kafanın etini yer! " diye hızlı hızlı konuşmaya başladı.

Onu sakinleştirip "Tamam, söylemeyiz. Nefes al tatlım. "dedim. Bana hızlı bir bakış atıp "Bunu şimdi söylediğine inanamıyorum. " dedi. Askıdaki kıyafetleri teker teker incelerken "Bunlar yeni sezonun mu? " diye sordu. Gülüp "Hayır, bunları benim için tasarlamış. " dedim. "Buna inanamıyorum. Kendine özel kreasyonun var. " deyip kafasını iki yana salladı. Güldüm ve dolaptan yağ yeşili yoga taytımı ve askılı tişörtümü alıp giyinmeye başladım. Kate şaşkın bir halde beni izliyordu. "Burada harika şeyler var ve sen sadece tayt mı giyiyorsun? " dedi. Omuz silkip "İstediğini alabilirsin. " dedim ve çalan kapıya bakmaya gittim. Arkamdan hala söylendiğini duyunca kıkırdadım.

Kapıyı açınca Lucas az kalsın üzerime düşücekti. Duncan'ın onu arkasından tutup çekmesiyle rahat bir nefes aldım.

"Vay canına, güzel göğüslermiş. " Lucas'ın söylediği şeye karşı güldüm ve onları içeri aldım. İçeriye geçtiğimizde Duncan hiç oturmayı ayakta dikiliyordu. Lucas ise kendi evi gibi rahatç bir koltuğa yerleşmiş etrafa göz atıyordu.

İÇ İÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin