Kesinti-22

125 12 4
                                    

Yazım hatalarım için şimdiden özür dilerim. İyi okumalar =)


"İlk önce balkon çekimlerini yapalım. Daha sonra bahçeye geçeriz. Yalnız olmak istiyorum. " dedi Jeremy. Sonu ekibine hitaben söylemişti. Onun bu tarz isteklerine alışık oldukları belliydi. Gayet normal karşıladılar. Yürürken zorlandığım için elbisenin eteklerini tutmak zorunda kalıcaktım. Özellikle merdivenlerde. Elbiseyi korkarak biraz kaldırdım. Stella hemen yanıma gelip benim için etekleri biraz kaldırdı. Gülümseyip teşekkür ettim. "Sorun değil tatlım. Yukarıya kadar sizinleyim sanırım. Evin her yerini görmek için can atıyorum zaten. " dedi gülerek. Jeremy ise "Hadi acele edin. Anın büyüsü kaçmadan çekmek istiyorum. " dedi önden giderken. Heyecandan koşarak gitmek istesem de elbise topuklular beni kısıtlıyordu. Stella gözlerini devirip "Anın büyüsü mü? Hadi ama şu kızı kim görse fotoğrafını çekmek ister. Büyünün bir yere gittiği yok. " dedi. Jeremy gülerek daha da hızlandı. Sonunda bir kapının önünde durduk. Jeremy dramatik bir hava katmak için kapıları yavaşça açtı. Stella'ya başıyla gitmesini işaret etti. İçeriye girmeyip "Önce sen. Tepkini merak ediyorum. " dedi. Kalbim yerinden çıkıcakmış gibi atıyordu. Oda çok büyük ve çok güzeldi. Her yer bembeyazdı. Ben böyle bir yerde nefes almaya bile korkarken kadın burada yaşıyordu.

"Balkona çık. " dedi Jeremy. Tam arkamdayken fotoğraf makinesini hazırlamış yanıma geçmişti. Balkona çıktığımda nefesim kesildi. Bahçe tüm ihtişamıyla karşımdaydı. Her katı cenneti andırıyordu. Sanki cennetin ön gösterimi için bedava bilet kazanmıştım. Çiçeklerin muhteşem kokusu etrafımı sarıp rüyadaymış hissi veriyordu. Eğer bu gerçektende bir rüyaysa uyanmak filan istemiyordum. Birkaç adım daha atıp balkonun kenarına geldim. Ellerimi kenarlığa koyup derin bir nefes aldım. Çiçeklerin büyülü kokusunun tenime değişini hissedebiliyordum sanki. Ilık rüzgar yüzüme vururken gözlerimi kapatıp anın tadını çıkarttım. Aklıma gelen düşünceyle aniden arkamı döndüm. Buraya çekim için gelmiştik ve ben kendimi kaybetmiştim. Utanıp "Üzgünüm, kendimi kaptırdım. " dedim. Makineyi indirip güldü. "Harikaydı. Ben yokmuşum gibi devam et lütfen. " dedi. Şaşırıp "Nasıl yani? " dedim. Gülüp "Doğal halin mükemmel. Çekimde değil de normal bir günde buraya gelmişsin gibi düşün. Burası senin dünyan. İstediğini yapabileceğim. İstediğini söyleyebileceğim. Tamamen doğal ve huzurlu bi yer. Her şeyden, herkesten uzak. " dedi Jeremy. "Kulağa harika geliyor. " dedim kahkaha atarken. O ise bu sırada fotoğrafımı çekiyordu. "Yani ben kendim buralarda takılıcam ve sende kafana göre fotoğraflarımı çekiceksin. " dedim balkondaki küçük oturma bölümüne giderken. "Evet, seni bu halinle istiyorum bebeğim. " dedi. O her hareketimde beni çekerken bende meraklı küçük kızlar gibi etrafı karıştırdım. Oturma grubunun sehpasının üstünde küçük bir kutu vardı. Elime alıp açınca içerisinde kokulu yapraklar olduğunu gördüm. Zarar vermekten korkarak yerine bıraktım.

"Demek cennet böyle bir yer. " dedim korkuluklara yaslanırken. Başını korkuluğa yaslayıp manzarayı seyrettim. Güneş tam karşımda yüzüme vuruyordu. "Eğer böyle bir balkonum olsaydı orada yaşardım. " dedim. Kendi kendime konuşmamı sorun etmiyor gibi gözüküyordu. "Burasını gece hayal bile edemiyorum." Dedim. Korkuluğa yaslanıp yüzümü gökyüzüne döndüm. "Ben şimdi nasıl evime gidicem? Burayı bana göstermemeliydin. " dedim gülerek. Ben böyle gevezelik etmeye bir süre daha devam ettim. En sonunda Jeremy "Bu kadar yeter. Gidip dinlen. İki saattir buradayız. " dedi gülerek. Şaşırdığımı görünce kahkaha atıp "Fark etmedin bile değil mi? " dedi. Kafamı sallayıp "Hayır, nasıl o kadar zaman geçirdik anlamadım bile. " dedim. Gerçektende çok kısa kalmışız gibi gelmişti. Elimden tutup uzandığım yerden kalkmama yardım etti. Eteğimi tutup aşağıya inene kadar yardım etti. Stella beni görünce hemen yardıma koştu.

İÇ İÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin