9. Bölüm - Prensin Maskesi

270 35 4
                                    

Raya ne düşünmesi gerektiğini, ne söyleyeceğini bilemiyordu. Yangın söndürülmüş, insanlar güvenli bir yere alınmıştı. Kutlama erken bitirilmiş ve asiller evlerine yollanmıştı. Şimdi konsey salonunda kral, kraliçe, varisler ve Raya vardı.

Uzaktan onları izlerken bu manzaraya nasıl uyum sağladığını düşündü. O bu topluluğa ait değildi. Kriz yönetimlerini dinlerken eline tutuşturulmuş suyu içiyordu. Herkes şok içindeydi ve kraliyetin yaşadığı paniği Raya iliklerine kadar hissediyordu.

"Buraya herkes davetiyeyle giriyor," dedi kral. "Bu ne saçmalık! Bu ne rezalet?"

Korumalar kapıları çok sıkı koruyorlardı. İçeri giren asiller ise hemen her zaman aynı topluluktan oluşuyordu. Kraliyet ailesi kimi yanlarına yaklaştırdığına çok dikkat ederdi. İçeriye yabancı birini almak mümkün değildi. Kraliçe insanları gözünden tanırdı. Ve o gece tanımadıkları hiç kimse o dört duvarın arasında değildi.

"Bu iş dışarıdan gerçekleşmiş olmalı. İçerideki herkesi tanıyoruz," dedi kraliçe.

"Birinin bize ihanet etmediğini nereden biliyoruz?" diye sordu kral.

Konsey salonundaki gerginlik herkesin yüzüne yansıyordu. Kraliçe bunun içeriden yapılan bir saldırı olmamasını umuyordu. Umut etmekten başka yapabilecek bir şeyi de yoktu.

"Kim bu kalabalıkta böyle bir şeye cesaret edebilir?"

Kraliçenin sorusunu Isabella cevapladı; "Bize uyarı vermek isteyen biri."

Prensesin aklına başka bir cevap gelmiyordu. Kraliçe başını iki yana sallayarak kızının tezini çürütmeye çalıştı; "Bunu yapan kişi içeride olsa neden kendine de zarar vermek istesin? Neden bir patlayıcıyla aynı odada olma riskini alsın?"

"Belki de kendine zarar gelmeyeceğini biliyordur," dedi Edgar.

Nikolai kardeşini onayladı; "Ya da patlama olduğu an dışarı çıkmıştır."

Bu bulmaca git gide daha karmaşık bir hal alıyordu ve kral bundan hiç hoşnut değildi. Bugünün hem Marisanda Krallığı'nın kuruluş kutlaması olması gerekiyordu, hem ne nişan kutlaması. Ancak bunun yerine bu gece sarayda yangın çıkan gün olarak hatırlanacaktı. Güvenlik önlemlerinin bu kadar zayıf olmasına inanmak istemiyordu.

İçinden düşmanı olarak gördüğü herkesi geçirdi. Birçok yer fethetmiş, birçok anlaşma imzalamıştı. Bunları yaparken dost kadar düşman da kazanmıştı. Ancak başka krallıkların hükümdarları bile bu kadar içlerine sızacak bir plan yapamazlardı.

"Bu gece gelen herkesi sorguya çekmeliyiz," dedi kral.

O zamana kadar sessiz kalan Arlo en sonunda ağzını açtı; "Kapılardaki korumaları da sorguladığımızdan emin olalım. Kime güveneceğimizi bilemeyiz."

Raya şaşkın bakışlarını prense çevirdi. Bunu o mu söylüyordu? Asıl güvenilmemesi gereken kişi kendisiydi. Herkese yalan söylüyordu. Halka gücü olduğunu söyleyip, kraliyete bu güçten mahrummuş gibi davranıyordu. Ancak o da bir yükselendi. Kime güvenilip güvenilmeyeceğini en iyi bilen kişi Arlo olmalıydı.

"Herkes hesap verecek," dedi kral.

"Sorgulama işini bize bırakın baba," diye atıldı Edgar.

Gördüğü hiçbir fırsatı kaçırmazdı. Bunu da kaçırmayacaktı. Her kim böyle bir şeye cesaret etmişse Edgar bulmak istiyordu. Bulduğu ismi bir deliğe atacak ve o delikten asla çıkmadığına emin olacaktı.

"Gözünüzü açık tutun. Bunu yapan kişi yakalanana kadar güvenlik önlemlerini daha da sıkı tutmalıyız," diye uyardı herkesi kraliçe.

Ailesini korumak pahasına yapmayacağı şey yoktu ve her kim onlara böyle bir sonu hazırlamışsa kraliçe aynı sonu onun için yazacaktı.

Lanetli KrallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin