31. Bölüm - Siyah Savaş

108 17 0
                                    

Arlo'nun adımları hızlıydı. Kiera hemen arkasında onu takip ediyordu. Kaybedecedk bir şeyleri kalmamıştı. Eğer kral Arlo'nuny yardımını istemiyorsa o kaybederdi. Ona yalvaracak değildi. Olanlardan sonra değil. Bu kadar yaşanmışlıktan sonra değil. Koridorda arkalarından koşan birinin olduğunu fark etmediler bile.

"Arlo, dur!" diye bağırdı ses.

Ancak Arlo'nun ne gözleri görüyor gibiydi, ne de kulakları duyuyordu. İçinde tek bir şey vardı o da saf öfke. Bu kadar zamandır kralın dileklerini yapmak için kendi hayatını yaşamamıştı. Onun hayatı zaten yoktu, kraliyet için nefes alıyordu. Bunu ilk günden beri biliyordu. Ancak bu umurunda değildi.

Kralına hizmet etmekten gocunmuyordu. Onlar için güçlerini saklamaktan da öyle. Yıllarca laneti kaldırmak için uykusuz gecelerinin geçirmesinin bedeli bu muydu? Kralın onu bu saraydan menetmesi mi? Oğlu olmadığı için cezalandırılıyordu. Fakat Arlo kralı babası olmadığı için hiç cezalandırmamıştı.

Canı acıyordu.

Bunu hak etmemişti.

Isabella, Arlo ve Kiera'nın önüne geçmek zorunda kaldı. "Bekle dedim!"

Onları koridorda takip eden kişi prenses Isabella'nın ta kendisiydi. Arlo'nun en son görmeyi beklediği kişi oydu. Her şeyi o başlatmıştı. Bütün olaylar onun domino taşıyla harekete geçmişti. Fakat Isabella'nın yüzünde zafer değil, sadece panik vardı.

"Asiller bir ayaklanma başlatıyor," dedi hızla Isabella. Kiera'ya döndü. "Hadley'nin başlattığı bir ayaklanma."

Arlo, bu anın eninde sonunda geleceğini biliyordu. Lanetin söylediği gibi... Bu krallığın ayakta kalma şansı yoktu. Üzerlerindeki kara bulut kalkana kadar bu kaderi yaşamaya mecburlardı. Kiera kardeşinin adını duyunca bir adım öne attı.

"Hadley'nin başlattığı mı?"

Isabella başıyla onayladı; "Nerede olduklarını biliyorum ama kimlere ulaştıklarını bilmiyorum. Eğer elimizi hızlı tutarsak onları durdurabiliriz."

Neyse ki prenses, Randolf'un ağzından bilgileri zamanında almıştı. Her şeyi eski haline çevirmek için geç değildi. Prenses olmak için bu ünvana ihtiyacı yoktu. Gerçek bir prenses en zor anlarda bile kraliyetini korur, uzaklaştırıldığında bile evinin neresi olduğunu çok iyi bilirdi. Isabella'nın da yapması gereken şey tam olarak buydu.

"Onları durdurmak istediğimi söyleyen kim?" diye sordu Arlo. Kral onun arkasını korumuyorken o neden devamlı kralın arkasını koruyacaktı? Karşılığında hiçbir şey beklemeden ona yardım etmesinin sonucu buradan atılmasıydı. Aynı aptallığı ikinci kez yapmayı düşünmüyordu.

"Arlo..." diye prensine baktı Kiera. "...Böyle söyleme. Bu sarayın tuğlasına zarar geldiği an en çok acı çekecek kişinin sen olduğunu biliyorum."

Bu doğruydu. Arlo'nun en son istediği şey ailesinin mahremine verilecek zarardı. Ancak kral ona sırtını dönmüşken hala onu koruyup kollamak Arlo'nun kanına dokunuyordu. Kral onun için aynı şeyi yapar mıydı?

"Her şeyi biliyorlar Arlo," dedi Isabella çatlak sesiyle. "Bizimle ilgili her şeyi."

Arlo, kardeşine baktı. "O zaman çok geç kaldık."

"Krallığı kurtarmak için belki... Ama krallığın içindeki kurtarmak için geç değil."

Isabella'nın içinde hala umut vardı. En azından denemelilerdi. Asla denemeden yenilmek, deneyerek yenilmekten çok daha kötüydü. İçinde hiçbir keşkenin kalmasını istemiyordu. Özellikle de bu kadar ağır bir durumda.

Lanetli KrallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin