yirmi

32 2 0
                                    

6 ocak 02.36 da basliyorum bakalim ne zaman bitircem

gecek bakak

🗽

Revirin kapısından içeriye girdiğimde Alyssa'nın gözlerini açıp tavana baktığını görmüştüm. Beni fark etdiğinde ayağa kalkıp yanıma gelmişti. Sarılarak "Nasılsın? Seni özledim." demişti. Şaşkınlıkla yüzüne bakarken kılımı bile kıpırdatamıyordum. Daha sonra kendime gelip ona sıkıca sarılmıştım. Sırtımda hissetiğim ıslaklıkla bende ağlamağa başlamıştım. Daha bir kaç gün önce öleceğini düşünürken şu an onunla sarılıyordum.

Yüzünü boynuma gömüp "Ölürüm sanmıştım." demişti. Saçlarını okşayarak "Ama yaşıyorsun. Ölseydin ne yapardım bilmiyorum." demiştim. Ellerini sırtıma daha sıkı sardığında "Keşke ölseydim. En azından senin koynunda ölürdüm." demişti. Daha fazla ağladığımda "İyi ki ölmemişsin. Günlerdir nefes alamıyorum. Gözlerime bakan gözlerin yoktu yanımda. Ölürsen bende ölürdüm her halde." demiştim. Bir birimizden ayrıldığımızda "Artık babam evde olmayacak. Bütün yaz Teho ile ikimiz olacağız. Neden bizde kalmıyorsun?" demişti. Ellerini tutarak "Bilmem ola bilir. Ama ilk önce sen bize gelmelisin. Söz ver çünki ne olacağı belli olmaz." demiştim. Dudakları hafifçe kıvrıldığında "Tamam." demişti.

<@>

Odama gelip eşyalarımı topluyordum. Draco ve Matteho biz Cedric ile revirden çıktığımızda gelmiştiler. İkisiylede sarılıp uzun uzun konuştuktan sonra bana bir şeyler yedirmiştiler.

Ben odamda yalnız başıma eşyalarımı topladığımda kapı çalmıştı. "Müsaitim." dediğimde profesör Dumbledore içeri girmişti. Oturduğum yerden kalktığımda "Merhaba Alyssa." demişti. Duruşumu düzelterek "İyi günler efendim." demiştim. Gelip yatağıma oturduğunda "Uyanmana sevindim. Yoksa Cedric revirin önünde kök salacaktı." demişti. İçimi büyük bir huzur kapladığında "Seni çok seviyor. Öyle olduğunu görünce korkudan neredeyse Astronomi kulesinden atlayacaktı." demişti. Dudaklarımı aralayıp "Onun kollarının arasında ölmek dünyanın en huzurlu ölümü olurdu." demiştim. Gözlerimin içine şefkatle bakıp eliyle yanını işaret etmişti.

Gidip oturduğumda bana bakıp "Olayları senin dilinlede dinlemek isterim." demişti. "Tribünde beklerken birden dedemin mezarı olan mezarlığa cisimlenmiştim. Babam, Pettigrew ve Cedric oradaydılar. Pettigrew asasını babamın emri ile Cedric'e doğrultup Kedavra lanetini atmıştı. Önüne gecip savurduğumda Babam kızdı ve bir şeyler saçmaladı. Sadece bana yeni varis olduğumu söylediğini hatırlıyorum. Sonra beni öldürmeye çalıştı ama o laneti savurmak istediğimde asalarımız birleşti. Bir şeyler oldu ve küçülüp bir yaratığa dönüştü. Cedric yanıma geldiğinda birden kalbime büyük bir acı girdi ve geri cisimlendik. Sonrası koca bir boşluk." demiştim.

Dumbledore odadan çıktıktan sonra Cedric gelmişti. Yanağımdan öperek "Babamla konuştum. İstediğin zaman bize gele bilirsin." demişti. Bende onun gibi heyecanla "Bir kaç hafta sonraya ne dersin?" dediğimde gülüp "Fark etmez demişti.

<=>

Eve geldiğimizde içimi büyük bir rahatsızlık kaplamıştı. Evde ölüm sessizliği vardı. Matteho önüme geçip gülerek "Saha bizim!" demişti. Bavullarımızı bir kaç ev cini gelip odalarımıza taşımıştı. Matteho gidip deri koltuğa atlayarak oturduğunda "Vay be. Yıllardır evimde yaylanarak oturamıyordum." demişti. Sesinde ki hüzünü duyduğumda bende "Sen hatırlamazsın, ben unutmam." demiştim. Ardından "Yüz bin parça, hepsi çaresiz." demiştim. O da benim gibi evi süzerken "Aynı olmadı, olamadı." demişti. Yanına gidip oturup ona yaslanmıştım. Kollarını sırtıma sardığında "Başlasın parti geceleri." demişti. Gülerek sırtına vurduğumda "Aklın fikrin partide." demiştim. Ardından "Bu malikaneye parti yakışmaz Teho." demiştim.

𝘖𝘯𝘭𝘺 𝘺𝘰𝘶 𝘮𝘺 𝘨𝘪𝘳𝘭, 𝘖𝘯𝘭𝘺 𝘺𝘰𝘶 𝘮𝘺 𝘥𝘢𝘳𝘭𝘪𝘯'..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin