Biz yine dersteyiz ve teneffüsü bekliyorum. Anlaşılan hepsine bir açıklama borçluyum. Hyunjin kötü olduğumu anlayıp ders boyu elimi tuttu ve defterime güzel şeyler yazdı. Bu kadar tatlı olmak zorunda mı? Onları üzmek en son isteyeceğim şey ama beni böyle görünce üzülüyorlar. Sanırım kendimi gerçekten toplamam lazım. En azından onların yanında bunu yapmak zorundayım. İşte beklediğim o ses, zil çaldı sonunda. Sanki ders başlamadan önce bir şey olmamış gibi Hyunjin'in koluna girdim ve Seungmin'in sırasına ilerledim. Seungmin'i de alıp bahçeye, her zaman durduğumuz yere gittik. Hyunjinler'in tayfa ve benim tayfa da gelince herkes toplu bir şekilde olayı anlatmamı istedi. Ben Hyunjin'e döndüm ve
"Sen de müsait bir zamanda arkadaşlarına benim durumumu anlatırsın."
dedim. Ardından onların konuşmasına izin vermeden başladım olayı anlatmaya.
"Dün annem ingilizce notumu öğrendi ve kavga ettik. Yüzüme vurdu, o yüzden yüzüm böyle. Onun dışında sabah hiç bir şey olmadı. Sabah kendimi çok kötü hissediyordum, birden boşluğuma geldi ve ağladım. Çok önemli bir şey değildi yani."
dedim. Herkes onaylar bir mırıltı çıkardı. Chan'ı nöbetçi öğrenci çağırınca gitmek zorunda kaldı. Changbin'in sesini duymakla herkes ona döndü Chan gidince.
"Sizce de Jeongin'le konuşmanız gerekmiyor mu? Yani benim üstüme kalmamış ama çocuğu dinlemeden böyle bir karara ulaşmamız doğru gelmiyor sanki."
dedi. Ardından Hyunjin konuştu.
"Biliyorum Changbin ama ben onunla defalarca konuşmaya çalıştım suçlu olduğu halde. O her seferinde beni tersledi, bizim ona yaptığımızı bir ihanet sayıyor ama kendi ihanetinin farkına varmadı daha."
dedi. Ardından Changbin tekrar konuştu
"Jeongin'e sözünü dinletecek ve size yakın olan başka biri yok mu? Belki öyle konuşur, anlatır ona derdini."
dedi. Hyunjin baş ve işaret parmağını çenesine yaslayıp gökyüzüne bakarak biraz düşündü. Hyunjin cevap vermeden Minho'nun bağırışı duyuldu.
"Woojin! Jeongin Woojin'i çok sevip bir abisi gibi görürdü hep. Woojin okuldan ayrıldıktan sonra arada görüştüklerini söylemişti bize."
dedi. Hyunjin şaşkın ve mutlu ifadesiyle Changbin'e dönüp
"Evet Changbin, Jeongin Woojin'e kesinlikle her şeyi anlatır."
dedi. Bu sefer konuşan Jisung'tu
"Eeee, ne yapıyoruz o zaman?"
dedi Jisung. Minho mutlu bir halde sevdiği çocuğa, Jisung'a dönüp
"Biz Woojin'i arayıp buluşacağız ama Chan'ın bundan haberinin olmaması, birinin onu oyalaması gerekiyor."
dedi. Başından beri sesi çıkmayan Seungmin konuştu ve
"O iş bende o zaman. Ne zaman yapıyoruz?"
dedi. Normalde fazla konuşmazdı bizimle ama bazen böyle şaşırtabiliyordu bizi. Bu sefer konuşan Hyunjin'di
"Ben şimdi arıyorum sessiz olun tamam mı. Bir buluşma ayarlayacağım."
dedi. Herkes onaylayınca Hyunjin telefonunu çıkardı ve bahsettikleri Woojin'i aradılar. Konuşma şöyle geçti:
+ Merhaba Woojin, nasılsın?
- İyiyim Hyunjin, bir şey mi oldu?
+ Yok Woojin, bir şey olmadı. Hem ayrıca ben seni bir şey olduğunda mı arıyorum?
- Evet Hyunjin, Jeongin hariç genelde hepiniz bir şey istediğinizde arıyorsunuz.
+ Heh tamam Woojin, lafını da attığına göre senden bir şey isteyebilir miyim?
- İste Hyunjin, ne oldu bakalım?
+ Seninle buluşabilir miyiz diyecektim? Bir şey konuşmamız lazım da.
- Tamam Hyunjin, sen bana saati ve konumu atarsın. Benim şimdi kapatmam lazım, görüşürüz.
+ Görüşürüz Woojin.
dedi ve telefonun kapanmasını izledi. Bizimle konuşup buluşma saatini ayarladı. Geriye kalan tek şey Seungmin'in Chan'ı oyalayabilmesiydi ki bundan hiç şüphem yok.
__________________________________________
bir bölümün daha sonuna geldik
diğer bölüm ne olacak
karakter kalmadığı için Woojin'i koymak zorunda kaldım
kusura bakmayın
neyse kitap hakkındaki düşünceleriniz neler
hoşunuza gitmeyen bir yer oldu mu
fikirlerinizi merak ediyorum
ve @hyunlixsenitekler 17. bölümde bahsettiğim mesajını bekliyorum
bu arada çok teşekkürler 391 olmuşuz
iyi akşamlar hepinizi çok seviyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çarpışma | Hyunlix
FanfictionFelix sevgilisi Hyunjin'i daha yakından tanımaya başlar. Yan shipler; Minsung Chanmin Jeongbin Bunlar hikayeye sonradan giricek -KISA BÖLÜMLER!!!-