*Seungmin'in ağızından*
Bugün Chan'ı da alıp okuldan kaçacaktık. Nedense Chan da çok farklı bir şey seziyorum. Sanki birbirimize çok uyuşuyoruz. Bizimkilerle planı iyice yapmıştık. Hyunjin ve Minho olmadığından bu olay Chan'ın dikkatini fazlasıyla çekecekti. Hyunjin'in bize anlattığına göre Chan böyle şeylerle fazla ilgileniyormuş. Bir gün okula gelmedikleri zaman arayıp soruyormuş hatta bazen evlerine gidiyormuş. İşte ben burada devreye giriyorum, Chan'la bir gün okuldan kaçacağız. Daha doğrusu ben onu kaçıracağım. Eğer okulda olursa direk bir şeyler döndüğünü anlar o yüzden okulda olmaması lazım. Biz öğlenci olduğumuz için sabah da çok erken oluyor o yüzden çareyi okuldan kaçmakta bulduk. Bizimkiler sınıftaydı, Hyunjin ve Minho da büyük ihtimalle buluşmaya gitmişlerdir. Ben de burada sap gibi Chan beyi bekliyorum. Kendi iç sesimle mücadele ederken daldığım yoldan Chan'ın geldiğini fark ettim ve dikleştim. Hemen yanına koştum ve
"Chan bugün işin var mı acaba?"
dedim. Fazla beklemeyip bana cevap verdi o da.
"Yok neden sordun ki Seungmin?"
"Okuldan kaçalım mı? Biraz kafa dağıtmaya ihtiyacım var da Felix'e ailesinin mevzusundan dolayı teklif etmedim, Jisung'u zaten biliyorsun beleşçi piçin ta kendisi, diğerleri de fazla kafa dengi değil. Benim de aklıma direk sen geldin."
"Peki madem, bu kadar çok istiyorsun. Geri çevirmek olmaz."
"Yaşasın! Teşekkür ederim Chan. Nereye gidelim ilk olarak?"
"Bana hiç fark etmez. Sen teklif ettin, gideceğimiz yeri de sen seç."
"Tamam o zaman. Benim bildiğim çok güzel bir kafe var oraya gidelim."
"Bana uyar, beleşse gelirim."
dedi Jisung'un taklidini yaparak. İkimizde orada bir kahkaha patlattık. Koluna girdim ve bahsettiğim kafeye doğru konuşa konuşa ilerlemeye başladık. Bir 10 dakikanın ardından kafeye varmıştık. Yerimize oturduk ve siparişlerimizi verdik. Siparişlerimiz de gelince sessizliği bozan Chan oldu.
"Senin niye kafanı dağıtmaya ihtiyacın var Seungmin? Bir şey mi oldu? Anlatmak istersen dinlerim."
"Aslında o kadar önemli bir şey yok ya, sadece bir çılgınlık yapmak istedim."
"Peki çılgın çocuk seni. Çıkış saatine kadar ne yapacağız peki? Bir fikrin var mı?"
"Biz bir şey buluruz ya, fazla takılma."
Onunla olmak gerçekten iyi miydi yoksa bana mı öyle geliyor? Düşüncelerimden ayrılıp sessizliği bozarak soruyu yönelten bu sefer ben oldum.
"Eeee senin bizimkiler gibi bir sorunun var mı? Ailevi olur, arkadaş çevresi olur, ya da başka bir şey. Anlatmak istersen bende seni dinlerim, benden sır çıkmaz."
"Aslında bir sırrım var ama karşılığında sen de bana bir sırrını söyleyeceksin, kabul mü?"
"Kabul, söyle bakalım."
"Aslında benim gerçek adım Bang Chan değil. Gerçek adım Christoper Bang ama ben bu ismimden rahatsız olduğum için kimlik değiştirme zamanı gelince ismimi de değiştirdim. Sadece bizimkiler biliyordu ama artık seninle de arkadaş olduğum için senin de bilmen gerek diye düşündüm. Kimseye söylemezsin değil mi?"
"Yok Chris söylemem merak etme."
"Ya Seungmin kullanma şu ismi lütfen."
"Tamam şaka şaka kullanmam bir daha da neden ismini sevmiyorsun?"
"Söyleyeceğim ama gülmeyeceksin tamam mı?"
"Tamam tamam söz."
"O aslında rahmetli dedemin ismiymiş. Ben doğduktan sonra babamlar sırf dedemin gözüne girip mirastan daha çok pay alsınlar diye bana dedemin ismini koymuş. Ben de dedemi oldum olası sevmem zaten, isminden de nefret ediyorum. O yüzden kimlikler değişince direk değiştirdim ismimi."
Cümlesini tamamlamasıyla benim kahkaha atıp kendimi yerde bulmam bir oldu. Chan beni kolumdan tutup kaldırdı. Ben ayağa kalkınca bütün gözlerin benim üstümde olduğunu fark ettim ve etrafa dönüp
"Rahatsızlık verdiğim için özür dilerim."
dedim gülmekten kızaran suratımla. Cidden isim değiştirmek için çok mantıklı bir sebepti. Chan'ın bana bakışlarını görünce kendimi toparlayıp
"Özür dilerim Chan da isim değiştirmek için daha mantıklı bir sebep bulamadın mı?"
dedim gülmemi tutmaya çalışarak. Ardından Chan konuştu
"Sen bilmezsin, senin deden böyle değildi. İyi ki öldü de kurtulduk, anma şunun adını ağzına."
dedi değişik bir tavırla. Ardından tekrar konuştu Chan
"Hadi sende bir sırrını söyleyecektin."
dedi. Önce bir sır düşündüm ve ardından cevap verdim.
"sen de gülmeyeceksin ama tamam mı? Sen de benim gibi sus."
"Tamam tamam söz."
dedi beni taklit ederek. Ben tekrar konuştum ve
"Ben bir ara Çin'deyken altıma yapmıştım ama uyumadan önce Changbin korku filmi açmıştı ondan öyle oldu yoksa ben öyle bir şey yapmam."
dedim. Lafımın bitmesiyle Chan da benim ona karşılık verdiğim gibi yaptı ve gülmeye başladı. Cidden çok kötü hissediyormuş insan böyle bir durumda, keşke gülmeseydim onunkine.
"Hani gülmeyecektin yalancı."
dedim. Chan sinirli olduğumu fark edince kendini topladı ve gülmesine ara verdi. Ardından
"Tamam tamam sustum. Sırlarımızı kimseye söylemeyeceğiz tamam mı?"
dedi. Ben de çok beklemeden cevap verdim.
"E bir zahmet söylemeyelim. Bu burada unutulsun gitsin tamam mı? Cidden rezillik."
dedim. Kafede baya sohbet ettik ve sonra bir parka gittik. Zamanımızı gayet iyi değerlendirdik. Aslında Chan cidden Felix'in de dediği gibi tam kafa dengim. Keşke daha önceden tanışsaydık. Artık daha önceyi bilmem ama bundan sonra sık sık okuldan kaçacağımız belli. Okul saati gelince bizde evlerimize dağıldık. Acaba Hyunjinler Woojin'le konuşup hallettiler mi işi çok merak ediyorum. Neyse artık okulda öğrenirim yapacak bir şey yok. Cidden bugün çok yoruldum, yatağıma uzandım ve direk uyuya kaldım.
____________________________
evet arkadaşlar galiba rekor kırdım
en uzun bölümüm vuhuuu 🎉🥳
763 adet kelimeee
neyse yine çok uzattım
hadi öptüm sizi görüşürüz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çarpışma | Hyunlix
FanfictionFelix sevgilisi Hyunjin'i daha yakından tanımaya başlar. Yan shipler; Minsung Chanmin Jeongbin Bunlar hikayeye sonradan giricek -KISA BÖLÜMLER!!!-