Merhaba Çiçeklerim,
Keyifli Okumalar dilerim...😘💜
Güzel bir hafta olsun hepimiz için...
.
.
.
.
.
.Jimin odasında otururken aklı hala kendisiyle aynı kaderi paylaşmak üzere olan o kızdaydı. Düşünmek istemese de aklına yer etmişti bir kere, çaresizliğin getirdiği sessiz çığlıkları nerde olsa tanırdı! Demek ki tek şerefsiz kendi babası değildi, hoş o herif de pisliğin önde gideniydi.
Bir insanda kendi çocuğuna karşı nasıl merhamet olmazdı? Bu Tanrı'nın verdiği nasıl bir cezaydı, kendisi ya da o kızın cezası mıydı? Yoksa baba olacak bu pisliklerin cehennem bileti miydi? İkincisini tercih ederdi. Aklına Yoongi geldi. Onlardan birini görmek bile nasıl değişmesine sebep olmuştu? Öfkesi gün yüzüne çıkmış, aksi birşey yapmamak için bedeninin titrediğine şahit olmuştu Jimin. Şimdi anlıyordu korkusunun sebebini. Bu sebep Yoongi'nin öfkesiydi, kendisine ne kadar yakın davranırsa davransın başlarda gördüğü adam şimdikinden çok farklıydı. Bir gün öfkesine yenilip, içinde bulundukları durumun toz parça olmasından korkuyordu.
'Beni iyi tanı!' demişti. Gerçekten tanıyabilmiş miydi? Yoksa kendini görmek istediği adama mı kaptırmıştı? Şimdiye kadar yanına gelmesi gerektiğini Jimin biliyor ama kızamıyordu. Yoongi için kolay bir karşılaşma değildi konunun kendisiyle alakası yoktu, Yoongi'nin öfkesi Jimin'e değildi. Odasından çıkıp onun yanına gitmek için hareketlendi Jimin, usul ama heycanlı adımlarla yanına gidiyordu sanki ilk kez gidermiş gibi. Yavaşça salona yaklaştıkça heycan yerini yine korkuya bırakmıştı. Çünkü Yoongi'nin daha önce duymadığı o ses tonu evin duvarlarında yankılanıyordu. Gözleri ateş püskürüyor, öfkesi bedenini sarıyordu.
'Tahammülüm kalmadı, sabrım tükendi. Bitirelim artık Jungkook... Yoksa ben biticem yavaş yavaş, hiç kimse şuan acıma merhem değil. Nerdeyse benden çalınan 20 senem var o piç nefes aldıkça ben tükeniyorum.'
Dizlerinin üstüne çökmüş, hıçkırıklarına engel olamamıştı. Hemen yanına koşan Jimin, ilk kez ağlarken gördüğü Yoongi'nin acısını iliklerinde hissetti. Ondan çekinmeden biriken göz yaşlarını bedeni titreye titreye döküyordu, kollarını sardı karşısında ağlayan bedene Jimin. Hiçbirşey söyleyemedi, teselli edecek bir kelimesi yoktu. Yoongi'nin bağırarak ağlamasına, sessizce ağlayarak eşlik ediyordu Jimin.
*
Jungkook telefonu kapattıktan sonra, Yoongi'nin sesinin titrediğine yemin edebilirdi. O çok güçlüydü hiç ağlarken görmemişti onu, ama bazı acılar insanları dayanamayacak noktaya çekip bırakıyordu işte. Bazen kimsesiz olduğunda şükredecek noktaya geliyordu. Tamda şuanda çekip gitmek, yok olmak öğrendiklerini bilmemek için zamanı geriye almayı yeğlerdi.
Karşısında oturan Hoseok ve Namjoon'a bakmıştı. Yanaklarından yaşlar süzüldü Jungkook'un. Ona Hoseok ve Namjoon eşlik etti sessizce. Üçü de şok geçirmiş gibilerdi, gerçek birkaç sayfa kağıt üzerinde önlerinde duruyordu.
'Taehyung ve Jin'e haber verdim buraya gelecekler.'
Hala gözyaşlarına engel olamayan Jungkook sadece başını sallamakla yetinmişti Namjoon'a.
'Tanrım bu nasıl bir kader?'
Hoseok yüzünde yol etmiş gözyaşlarını silerek konuşmuştu. Kimse konuşamıyor; susuyor, dayanamadıkları yerde sessiz gözyaşı döküyorlardı. Bir süre sonra içeri Taehyung ve Jin girdi, karşılarında dağılmış üç adama bakınca işlerin hiçte hayra alamet olmadığı belliydi. Taehyung, pencereden bakan Jungkook'un yanına gitti. Ona dönüp sarıldı ve sarsıla sarsıla ağlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GANGSTA PARADISE | YOONMIN
FanfictionPark Jimin; arkadaşının barında asıl mesleğinden çok kendi müziğini yapan, bir hayli kitlesi olan asi biridir. Kafasına estiği gibi yaşamayı sever, ancak hayatı bir mafyaya kafa tutmasıyla değişecektir. Min Yoongi; Seul'ün yarısına sahip, ancak yüzü...