10

246 36 34
                                    

Bugün 18 oluyordum, doğum günü şuanlık eğlenceliydi, pasta kesilmiş, hediyeler verilmişti.

Ama ben sıkılıyordum, yoongi hyung'un omzuna kafamı koydum "hyung" dediğimde "efendim hoseok" diyerek baktı "kaçır beni, çok sıkılıdım"  gülerek "gel"  gülerek kalktım.

Gizlice dışarı çıktık, arabaya binerek kemerimizi taktık, yoongi hyung arabayı çalıştırdı, yolu izliyordum, dağlık bir alana geldi, arabayı çevirerek durdu.

Arabadan indik, ilerisi uçurumdu ama biz  uzaktık neyse ki, yoongi hyung bagajı açarak içeri örtüyü serdi, yastıklarıda koydu, elini uzatarak "gel" dediğinde elini tuttum.

İçeri oturduk, güzel manzarayı izliyorduk, yıldızlar o kadar güzel ve belirgin di ki.

Yoongi hyung "reşit oldun"  gülerek kafamı salladım "evet" dediğimde omzunu omzuma değdirip "özel birinden özel bir hediye aldın mı? "  kaşlarımı çattım "nasıl bir hediye"  omuz silkti.

Yıldızlara bakarak "manevi, özel bir şey, belki.. Basit bir öpücük"  yutkundum "hayır, hayır almadım, peki sen, sen aldın mı?"  gülerek "biliyormusun hiç öpüşmedim" dediğinde şaşkınca baktım.

"Ciddimisin?"  gülerek kafasını salladı "ciddiyim, zaten 18 yaşına girdiğimde bile kimse yanımda yoktu, sen çok şanslısın"  kafamı eğdim.

"Ama sen yanımdasın"  şaşkınca baktı, yutkunarak kafamı eğdim, tereddütlü sesi ile "b-ben mi" dediğinde kafamı salladım, biliyordum beni asla öpmeyeceğini ama kendimide tutamamıştım.

Elini çeneme getirip kendine çevirdi, yaklaşarak "aramızda kalıcak"  yutkunarak kafamı salladım, yaklaşarak dudaklarımı öpmeye başladığında yutkunarak karşılık verdim.

Dudaklarım ateş ile dans ediyordu şuan, ikimizde acemi bir şekilde öpüşüyorduk, ayrılacak iken ellerimi yumuşak saçlarına atarak kendime çektim, dilini hissettiğimde dişlerimi çekerek dilinin ağzıma girmesine izin verdim.

Dillerimiz çarpışmıştı ve dudaklarının tadı çok güzeldi, farkında olmadan üstüne çıkıyordum , kollarını belime doladı ve kendine iyice çekti, saçlarını çekmekten elimde birkaç teli kalıcaktı.

Nefessiz kaldığımızda ayrıldık, şaşkınlık ve utanç içinde kararmış gözlerine bakıyordum, yutkunarak kafamı eğdim, saçlarımı öptü, biz süre öyle kaldık.

Telefonu çaldığında açarak "efendim jin"  kafasını salladı, gülerek "biraz sıkılmıştı, gezmeye çıkardım" dediğinde sırıttım.

"Geliyoruz şimdi" diyerek kapattı "hoseok gitmemiz gerek"  kucağından kalktım, öne oturduk, arabayı çalıştırarak sürdü.

Konuşmaya utanıyordum, yüzüne bakmaya daha çok utanıyordum.

Eve geldiğimizde herkes dağılmıştı, arabadan inerek eve girdim, jin babam hizmetçilere yardım ediyordu, beni gördüğünde elindeki poşeti bırakarak yanıma geldi.

Sarılarak "hoseok haber vermeliydin"  gülerek bende sarıldım "ama misefirler ile ilgileniyordun"   "ahh, neyse yoongi ile beraber miş siniz" dediğinde yutkunarak "evet onun ile beraber biraz gezdik"  saçlarımı severek "hadi git uyu, yorgun olmalısın" dediğinde kafamı salladım.

Yanağından öperek yukarı çıktım, üstümü değiştirerek yatağıma atladım, dudaklarım karıncalanıyor ve ben heyecandan yerimde duramıyordum.

/

/

sope : honeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin