-|• What should I do? Again? •|-______________°'
Controlled by demons.
'°_____________
Kadın, uzun koridorda yürüyor ve peşinden gelen kişiler ile konuşmaya devam ediyordu."Suriyeli, Iraklı ve Afgan uyruklu vatandaşlar-"
"Onlara kısaca köpek diyebilirsin"
"T-Tamam. Köpekler için yapılan kamplar kapasitesini taşıyor. Fakat yenisini inşa etmek bize pahalıya patlar."Kadın gülümsedi.
"İşte beklediğim haber~~"-~-
"Biraz da sen kendini anlat."
"Ha? Ben? Oh. Sadece Türkiye işte..."
"SADECE Türkiye mi? Hem Osmanlı devletini hem 2 dünya savaşını görmüş birisiniz Bay Türkiye. Hayat hikayenizi dinlemek isterim."Türkiye şarabından bir yudum daha aldı ve iç geçirdi. "Çağla hanım. Anlatsam buradan hiç kalkamayız biliyorsunuz değil mi?
"Merak ediyorum.""Peki. Ben 1471 de doğdum."
"Oh bayağı uzak bir tarih. Anneniz kimdi acaba?"
"Benim annem yok. Sadece babam var."Çağla hanım hafif kaşlarını çattı ve Türkiye'ye baktı.
"İyi de bu imkansız"
"Ülkelerde hamile kalma gibi şeyler yok."
"Peki o zaman nasıl dünyaya geliyorsunuz?"
"Bilmem."Kadın kızıl oğlanı iyice süzdü.
"Babam beni sarayın bahçesinde bulmuş. Sanki oraya ışınlanmış gibiymişim. Bende zaten Kıbrısı bir anda evin kenarında buldum."
"Çok ilginç...""Aslında.... Türklerde bir efsane vardır. Lanetli çocuk. Doğacak 14. Ülke lanetli kabul edilir ve soyun son bebeği denilir."
"Ah farklı bir inanış." Çağla, yapmacık davrandığının farkındaydı ama Türkiye bunun hiç farkında değildi. Sanki yüzlerce kez dinlediğiniz hikâyeyi tekrar dinliyor gibi surat ifadesini takınmış yemeğini yiyordu."Ben 14. Türk devletiyim. Zaten babam beni bulur bulmaz öldürmeye çalışmış. Son anda almışlar"
Çağla ağzı açık bir şekilde Türkiye'ye bakıyordu.
"Zaten hayatım boyunca afedersiniz ama bir bok muamelesi gördüm. Ülkede savaş çıksa oh hemen ben suçlu oluyordum. Tch..."
"Ben bunu duy-"
"Dahası da var. Ama anlatmayacağım."
"Ha... Sen bilirsin"-~-
Danimarka NATO binasının önünde büyük bir gazeteci ve haberci kalabalığı vardı. Çoğu Avrupa ülkesinden yüzlerce gazeteci kapının önüne yığılmış, olacak toplantı için birkaç haber almaya çalışıyordu.
Türkiye ise hepsinin ardından içeri nasıl girebileceğini matematiksel hesaplamalarıyla düşünüyordu.
Sonuç; imkansız...
Tam o sıra telefonu çaldı. "Alo... Ha.... HE?! Kabul eder mi? Tamam farkedilmeden arkaya geçiyorum tamam..."
Türkiye gizli gizli binanın arkasına dolaştı. Sonra kamuflaj desenli gizli bir kapı açıldı.
"Ayh çok şükür."
"Ne bu kalabalık böyle?"
"Herhalde seni görmeye gelmişler"Çağla güldü ve Türkiye'nin omzuna arkadaşça yumruk attı. "Popüleriz desene"
"Hah...""Evet efendim. İçeri sırayla alıyorlar."
"Oh..."Çağla birkaç tur odada döndü. "Kumar masası gibi bir ortama gireceğim. Vay be..."
"Ben o kumarbazlar ile yıllardır uğraşıyorum. Kolay gelsin sana"
"Hey nereye gidiyorsun? Beraber gireceğiz ya."
"Sen ne diyorsun?! Offfffffff"Türkiye bundan hiç memnun değildi fakat yapmak zorundaydı.
"Sizi bekliyorlar efendim"
"Sağ ayakla gir Türkiye."
"Emredersiniz"Amerika'nın gözünden
Kimmiş bakalım bu kadın? Gerçekten eğer Türkiye'yi elimden almaya falan kalkarsa-
Oh geliyor...Oha lan kadın niye bu kadar güzel. Hah benim güzel sevgilimin ülkesinden ya ondandır...
HA! TÜRKİYE'DE YANINDA! AAAAAA
Oh endişeli görünüyor. Onu nasıl rahatlatabilirim?
Heh göz göze geldik. Ona gizlice göz kırptım. Oda bana gülümseyerek cevap verdi
Neyse ciddi görünmek zorundayım.
Kadın gerçekten ben tehlikeyim diye bağırıyor. Hiç hoşnut olmadım.
Yazar ağzıyla
Çağla kendisi için ayrılmış yerde durdu. Çoğu Cumhurbaşkanı onu inceliyordu.
Özellikle biri...
Türkiye hemen arkasında odadaki kişilerle göz teması kurup selamlaşıyordu.
Daha sonra toplantı odasına geçtiler. Tüm başkanlar sırayla konuşma yapıyor ve ortaya atılan sorunları tartışıyordu.
Sıra Türkiye'ye gelmişti. Çağla ayağa kalktı ve boğazını temizledi.
"Sevgili temsilciler ve değerli ülkeler. Bugün burda Türkiye Cumhuriyeti olarak bulunmaktan mutluyuz. Amacımızın dünya barışını en mükemmel derecede sağlayan sorunları bulmak olduğunu ve bunun için elimizden gelen gayreti göstermemizin bir şart olduğunu hatırlatmak isterim. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak sorunlarımıza ve engellerimize baş göstermeye hazırız. Dikkatiniz için teşekkürler"
Odada büyük bir alkış koptu. Çoğu Başkan İngilizce bilmediği için tercüman ihtiyacı duyarken Çağla kendi İngilizcesi ile konuşmuş ve gayet güzel bir aksanı vardı.
Türkiye sırayla konuşan temsilcileri dinlerken Amerika ile göz göze geldi. Amerika tekrar Türkiye'ye gülümsedi ve elini boynuna götürüp kaşıdı.
Aaaa durun size anlatayım.
Tabii Türkiye ve Amerika'nın ilişkisi gizliydi ve bu yüzden kendi beden dillerini geliştirmişlerdi.
Şuan Amerika onu odasına çağırıyordu. Büyük ihtimalle molada gidecekti yanına çünkü şuan orayı terk etmesi imkansızdı.
Türkiye ona gülümsedi ve göz kırptı.
-Devam edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Önümüzdeki günler- CountryHumans
FanfictionTürkiye Cumhuriyeti'nin 2023 seçimlerine aniden giren bir politikacının seçimi kazanması dünyayı şoke eder. Bu kişi belki de 21. yüzyılın en iyi politikacısıydı ve kimse bu kadının dünyayı değiştiriceğinden haberi yoktu. CH world AU~~~~ (Düzenleniy...