-23-

357 29 199
                                    

---geçen bölümün ardından 1 yıl sonra---

"Evet sayın seyirciler, acil bir durum ile karşı karşıyayız. Gördüğünüz üzere Türkiye Büyük Millet meclisinde yangın çıktı ve çok geniş çaplı bir söndürme çabası var. Yangının nedeni kundaklama olduğu düşünülüyor, içerde kimse var mı daha teyit edilmedi fakat uzmanlar binanın artık kullanılamayacağını söylüyor."

Yangın söndürme uçakları, helikopterleri, itfaiye arabaları, siren sesleri ve amansız parlayan sıcak alevlerle çevrelenmiş TBMM kamera bakış açısına girdi. Televizyon ekranı olayları gayet iyi bir şekilde gösteriyordu.

Bir anda olayın odağına Çağla girdi. Binanın biraz önünde yanan meclise bakıp gülümsüyordu. Halk bu görüntü ile büyük bir dehşete düşmüştü.

Çağla adımlarını kameralara doğru hızlandırdı ve yanlarına gidip mikrofon istedi. "Sayın vatandaşlar, korkmanıza ve panik yapmanıza gerek yok. Bina içinde kimse yoktu çünkü kundaklamadan haberimiz vardı. Ayrıca kundakçılar göz altına alındı bile. Dert etmeyin, zaten yenisini inşa etmeyi düşünüyorduk."

Çağla gülümsedi ve arabasına ilerledi. Makam arabasına oturunca şoföre ufak bir el hareketi yaptı.

"Beni onların yanına götür."
"Emredersiniz."

.
.

Amerika kulağına ki kocaman çınlama ile gözlerini araladı. Fakat gözlerini aralamasına rağmen hiçbir şey göremedi çünkü gözleri bağlıydı. Ağzı, ayakları ve kolları da bir sandalyeye bağlıydı.

Boynu sanki parçalarına ayrılmış gibi ağrıyordu. Ağzındaki acı kan tadı midesini bulandırıyor ve başını döndürüyordu. Birkaç dakika içinde yavaş yavaş kendine geldi.

Sandalyede çırpındı fakat kurtulamadı. Ne olduğunu doğru düzgün kendisi bile hatırlamıyordu.

Tanrım... En son meclise kundaklama olacaktı kim yapıyor diye bakmaya gidecektik....

Yoksa biz mi zannettiler?

Yoksa..... Çağla şerefsizi mi yapıyor bunları?

Yaşadığımızı biliyor mu yani?

Almanya, Rusya onlar nerede?

Yarım saat falan geçtikten sonra demir kapının açılma sesi duyuldu. Ardından da ayak sesleri....

"Gözlerini açtın."

Amerika duyduğu sese anlam veremedi, tanıdık biriydi ama çıkaramadı.

Ensesinde soğuk bir el hissetti, sonra da biri göz bandının ipini çözdü. Göz bandı gözünden düşünce, gözüne vuran ışık canını yaktı ve gözlerini sıkıca yumdu. Yavaş yavaş gözlerini tekrar açmaya başladığında, karşısında dünyanın en iğrenç varlığını gördü.

Çağla Karaman (soy ismini kesin daha farklı yapmıştım ama olsun pbzbohshoxbho)

Yerinde çırpındı ve ağzına bağlı bezin arkasından bağırmaya başladı. Gözlerinde sadece nefret vardı.

"Vay vay vay.... Tüm dünyaya kendini öldün diye kandırmak ve benim peşime düşmek ha?"

Çağla kıkırdadı. "Kim için bunlar? Ah pardon sen konuşamıyorsun değil mi? Ağzını açayım."

Amerika bu sefer de ağzına bağlı olan bezin çözündüğünü hissedince, gözlerini tekrar Çağla'ya dikti. Ağzı açılır açılmaz da kükredi.

"SEN!? NE KADAR İĞRENÇ VE SOYSUZ İNSANSIN!"
"Oh ben mi? Ben en azından meclisi yakmıyorum."
"...ne? Biz yani ben meclisi falan yakmadık gerizekalı!?"

Önümüzdeki günler- CountryHumans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin