-0.10-

458 37 87
                                    


-(/ Take me to far place, lover /)-

______________|'°

Controlled by Love<3

°'|_____________


Amerika önündeki belgeleri incelerken kapısına tıklama sesi duydu. "Gel"

Kapıyı açıp içeri giren şahısı görünce ağzı kulaklarına vardı. "Hoşgeldin canım"
"Amerika! Canım çıktı odanı bulana kadar."

Amerika ayağa kalktı ve Türkiye'nin yanına gitti.
"Yorulmuş gibisin, ve endişeli...."
"Of maalesef."

Türkiye yandaki sandalyeye kendini attı ve kafasını dayadı.
"Çağla hanım hakkında ne düşünüyorsun?"
"Hiç hoşnut olmadım."
"Hadi ama Amerika, O iyi biri."
"Ama ben sevmedim."
"Tamam, bunun için seninle kavga etmeyeceğim."

Amerika'nın telefonun çaldı ve açtı. "Alo? Evet... Evet... Tamam yarın hallederim. Sana yarın dedim Kore. Ne yapabilirim toplantıya gireceğim birazdan. Haha çok komik... Bana bak yanımda Türkiye var söylerim seni ona. Heh adam ol böyle... Görüşürüz."

Türkiye Amerika telefonu kapatınca merak dolu gözlerini ona dikti. "Ne oluyor?"
"Yok bişi yok bişi"
"Çocuk mu kandırıyorsun Ame-"
"Sana bişey yok dedim."

Amerika Türkiye'nin arkasına geçti ve başını ovalayama başladı. Türkiye ise halinden gayet memnundu. "Hoşuna gitmiş gibi"
"Çoook."
"Hadi kalk mola bitmek üzere."

Türkiye gözlerini açtı ve Amerika'nın gözlerine dikti. "Amerika... Ben çok yoruldum... Ülke olmak o kadar zor birşey ki. Sadece normal bir hayat istiyorum. Sahil kenarında bir evim ve sen... Sonsuza kadar ne dert var ne sıkıntı..."

-~-

Toplantı devam ediyordu ve sorunlar (motions) tartışılıyor ve chair (bunun Türkçesi yok arkadaşlar sandalye değil bu. Yönetici işte) Birleşmiş Milletler olmuştu. Bu atamayı alalı çok olmamıştı.

"Sorunlar?"

Bir sürü ülke pankart kaldırmıştı.
"Ermenistan"
"Sorun; Ermeni soykırımı hakkında konuşmak."
"Kabul edenler?"

Çoğu ülke -Türkiye dahil- pankart kaldırmıştı.

"Sizi dinliyoruz."

"Ermeni soykırımı hala yeterli kanıtlara sahip olmasına rağmen yürürlükte kabul edilmemiştir. Bu konu tekrar gün yüzüne çıkarılmalıdır."

Bunu bilerek yapıyorlardı. Yeni başkanın ülkesini nasıl savunacağını merak ediyorlardı. Kurtlar sofrasına hoşgeldiniz...

Birkaç ülke fikrini söyledikten sonra sıra Türkiye'ye geldi. Çağla hanım ayağa kalktı ve konuşmaya başladı.

"Herhangi 'doğru' bir kanıt söz konusu değildir. O yüzden Ermeni Soykırımı sadece bir söylentiden ibarettir."
"Peki bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?"

Çağla hanım izin alarak duvara bir slayt yansıttı.

"Bu Osmanlı Devleti tarafından Ermeni temsilci aracılığıyla imzalanan Sevk Politikası anlaşması. Bu belge uzun yıllar kayıptı fakat Ayasofya içinde yaptığımız uzun çaplı araştırmalar sonucu bulundu. Yanında Osmanlıcadan Çeviri de var."

Odada mırıltılar döndü. "Peki bunun gerçek olduğunu nerden anlayacağız?"
"Hah bunu bekliyorduk bu yüzden gerçeğini de getirdik. Sadece bu değil. Sayın Ermenistan delegesi... O zamanlarda ölen Ermeni sayısını temin eder misiniz?"

"Öldürdüğünüz mü? Oh 56 bin 997 Ermeni."
"Peki. Tarihi kayıtlar o zamandan sondaki Ermeni nüfusunun 1 milyon 780 bin olduğunu söylüyor. Olaydan önce 30 bin Ermeni vardı. 70 bin artış ve 56 bin kayıp. Bu 120 bin i geçer. Sadece 10 yıl içinde 120 binden ki ölenleri çıkarırsak 30 bin ermeni nasıl 10 yıl içinde bir milyonu geçti? Herkes 10 dan fazla çocuk yapacak değil ya?"

Ermeni delegesi bozulmuştu. Hemde bayağı.

"Ermeniler Osmanlı topraklarına zarar vermeye başladıktan sonra Sevk Politikası yürürlüğe girmiş ve Suriye'ye gönderilmiştir. Yolda o zamanın şartlarından dolayı hastalık, soğuk, kayıp gibi olaylar ile 200 küsür Ermeni hayatını kaybetti. Osmanlı tabii ki bunun mükâfatını ödedi."

"..."
"Eeeee evet Sayın Ermenistan delegesi diyecek birşeyiniz var mı?"
".... hayır"

"Tamam. Ermeni soykırımı konusu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Toplantının sonuna geldik. Iyi günler delegasyonlar."

Herkes ayağa kalktı ve salondan teker teker ayrılmaya başladı. Kimse üstündeki şoku hala atlatamamıştı.

Işte tüm dünyayı sarsan toplantı da buydu. Kadın çoktan tarihe ismini yazdırmıştı. Umut olarak adlandırılan umuttan fazlası çıkmıştı.

O gün Türkiye hayatında ilk defa bir BM toplantısından gururla çıkmıştı.

O gün hayatının en mükemmel günüydü.

-~-

"Uzun zaman oldu."
"Evet evet. Senin yüzünden Bay Hindi."

Türkiye elindeki içkiyi tekledi. "Başıma gelenleri sende biliyorsun."
"Kadın çok seksi.*

Türkiye kıkırdadı. "Putin'in bakışlardan anladım zaten haha. Ruslar hep böyle mi?"
"Ama öyle Türkiye."
"Kadın Dünya güzeli Rusya. Bir ara modellikte yapmış."
"O hangi dergiye?"

Türkiye Rusya'ya imalı bir bakış attı. "Öyle mi? Söyler miyim sanıyorsun?"
"Aman be..."

Rusya içkisini içmeye devam ederken bir yandan Türkiye'yi süzüyordu. "Heh Türkiye. Benim seninle konuşmam gereken birşey var."
"Tabii buyur."

Rusya bedenini Türkiye'ye yaklaştırdı. "Bu aralar görüştüğün biri var mı?"

Türkiye yerinden fırladı. "AAAA ALLAH'IM! Çok mu belli ediyoruz!"
"N-Ne?"
"Amerika ve Ben! Çok belli etmişiz sen bile fark ettiysen..."
"Ha yani siz..."
"Evet çıkıyoruz..."

Rusya bir an tüm dünyasının başına yıkıldığını hissetti. Biriyle mi? Amerika mı? O lanet kapitalist mi?!

Niye o değildi...

Niye o değildi ki...

"Hey Rusya iyi misin?"
"Evet. Tebrik ederim."
"Ama bi yüzün düştü. Amerika diye yapıyorsun değil mi? Oh Rusya. O kadar kötü biri değil..."
"...biz düşmanız"
"Seninle tartışmayacağım."

"Aynı cümleyi kurul durma."

"Ha?"

"Boşver."

-Devam edecek-

1k geçmişiz çok teşekkür ederim vote ve okunmalar için sağolun vağrolun 💜

Önümüzdeki günler- CountryHumans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin