29.Bölüm

5.7K 427 95
                                    

Sehun tüm eve baktıktan sonra salonun koltuğuna oturdu. Kafasını arkaya atıp elini saçlarına daldırıp korkutucu bir sesle bağırdı. Ayağa kalkıp, koltuğa tekme atarak bağırıyordu. Biri onun olanı onun elinden almıştı. Biri onun olana dokunuyor olabilirdi ya da canını yakıyor olabilirdi. En önemlisi ise herşey kendisinin suçuydu. Miniği onu uyarmıştı. Yardım istemişti. Yalvarışlarını tersleyip kapatmıştı. Şimdi çağırsa hiç düşünmeden gelirdi. Hep öyle olmaz mıydı? Bir şeyin değerini kaybedince anlamaz mıydı insan?

Sehun, Luhan'ı nasıl bulacağını düşünürken Kris aklına gelmişti. O bu tür işlerde oldukça iyiydi. Aklına gelen diğer isimle telefonunu çıkardı. Kai o ise teknolojik konularda iyiydi. (İnstagramdan çıkış yapmayı bilmeyen çocuğa bak sen *o*)

"Kris? Sana ihtiyacım var. Piçin teki Luhan'ı götürdü."

"Nereye?" Sehun telefonu kapatınca Kris geri aradı. Sehun gözlerini devirdi.

"Nerede olduğunu bilsem seni neden arayayım?!"

"Tamam, tamam. Çok ısrar ettin yardım ederim."

"Edeceksin zaten. Birazdan geliyorum seni almaya." Telefonu hızla kapatıp Kai'yi aradı. Uzun süre çaldı. Bir kere daha aradığında Kai meşgula düşürmüştü. Sehun bir kaç dakika sonra tekrar denediğinde Kai'nin telefonu kapattığını fark etti.

Hızla arabaya binip Kai'ye küfür ederek Kris'in evine vardı. Kris arabaya binince Sehun arkaya yaslanıp kafasını arabanın başlığına koydu.

"Onu nasıl bulacağım? Daha burada olup olmadığını bile bilmiyorum." Burun kemerini sıkıp sertçe direksiyona vurdu.

"Lanet olsun! Lanet olsun!" Kris elini Sehun'un omuzuna koyup destek olmak istercesine hafifçe sıktı.

"Tek başına değilsin dostum. Sana yardım edeceğim."

"Benim yüzümden."

"Tabiki de senin yüzünden." Dedi Kris hiç tereddüt etmeden.

"Teşekkür ederim."

"Birşey değil." Sehun istemsizce gülümsedi.

*

6.Gün...

Sehun odalara baktı.

"Yok! Yok!" Kris'te son odadan çıktı.

"Yok." Sehun'a göre daha normal bir tonda konuştu kalın sesi ile. Sehun yatağa oturdu.

"Bu bulduğumuz üçüncü bina. Onu her bulduğumuzda piç herif başka yere saklanıyor!" Kris'in elindeki şey ilgisini çekti.

"Kris o elindeki kelepçe mi?" Dişlerini sıkarak konuştu. Kris başını salladı.

"İlk önce koli bantları sonra kalın ipler şimdi ise kelepçemi?! Emin ol o piçi bulduğumda daha önce hiç denemediğim şeyleri onun üzerinde uygulayacağım." Kris Sehun'un oturduğu yatağa bakıp Sehun'u kaldırdı ve Sehun'un oturduğu şeye baktı. Bir gömlek. Sehun gömleği eline aldı. Giderken çıkardığı gömlek. Gözleri yavaş yavaş dolarken eline aldığı gömleği sıkıp burnuna yaklaştırdı ve özlediği kokuyu gözlerini yumarak içine çekti. Onu özlemişti. Gülerken kırışan göz kenarları, her daim parlayan gözleri, hiç kapanmayan çenesi, sevimli kıkırtıları...

Sehun elinin tersi ile akan yaşları silerken Kris geldi.

"Onu bulacağız Sehun." Sehun hıçkırdı.

"O minik kalbi nasıl hızlı atıyordur şimdi. O bunu haketmiyor. Benim umursamazlığımın cezasını o çekmeyi haketmiyor!"

*

Yardımları gittikçe artıyordu. Polis yardımı alıyorlardı ve en çok işine yarayan şey ise sokakta asılı olan Luhan'ın resmini gören bir bayan onlara oldukça yardımcı olmuştu. Luhan'ı elleri bağlı çekiştirerek sokan biri gördüğünü söyledi. Adamın arkası dönük olduğu için pek anlaşılmıyordu. Kadın plakanın markası rengi ve plakasından hatırladığı kadar söyledi. Polis bilgileri araştırarak arabanın park edildiği kısmı tespit etti ve bir not kağıdına yazıp Sehun'a uzattı. Sehun kadına ne kadar teşekkür ettiğini hatırlamıyordu bile.

Kris'le park edilen yere geldiklerinde etrafa bakındılar. Otoyolun hemen köşesindeydi. Arabayı kırıp incelediklerinde tek bir ipucuna rastlamadılar. Arabaya yaslanıp gözlerini yumdu.

"Luhan tıpkı güzel bir rüya gibiydi. Hani o rüya biter ya gerçek olmadığını öğrendiğin an herşey kabusa dönüşür. O hayal kırıklığının daha fazlasını yaşıyorum Kris. Her şey gerçekten bitti mi? Gerçekten Luhan benim için bir rüya mıydı?" Kris yutkundu. Sehun'a bakmadan bakışlarını gökyüzüne çevirdi.

"Rüya olamayacak kadar bağlandınız birbirinize." Sehun'un bileğini tutup gözünün önüne parmağındaki yüzüğü serince Sehun burukça gülümsedi.

"Biliyor musun o gülerek bana bir şey anlattığında ona sertçe çenesini kapatmasını söylüyordum." Delirmiş gibi kahkaha atarken burnunu çekip yanaklarından ondan izinsiz süzülen yaşları sildim

"Çok komiğime gidiyor. Şimdi o gülümsemeye ihtiyaç duyuyorum." Sehun gözlerini kapatıp Luhan'ın gülümsemesini hayal ettiğinde dudakları kıvrıldı ve aniden hıçkırıp Kris'e sarıldı.

"Ben Luhan'ı istiyorum Kris. Onsuz boşlukta gibiyim. Onu bulamadan geçirdiğim her saniye ölüyorum. Elim ayağım bağlı gibi ona yardım edemiyorum. O benden yardım beklerken ben ona yardım edemiyorum!" Hıçkırınca Kris, Sehun'un sırtını sıvazladı.

"Shh...Onun sana ihtiyacı varken sen burada koca bir bebek gibi ağlıyorsun."

"Kris?"

"Shh...Geçti."

"Kris?!" Kris Sehun'un baktığı yere baktı. Siyah arabanın park edildiği tarafın uzağında iki bina vardı. Birinin terkedilmiş olduğu belliydi. Diğeri ise sanki birileri var gibiydi.

*

Luhan yatakta kelepçeliyken kıpırdandı. Kesik olan bilekleri daha çok kesilirken kapı aralandı. Luhan hıçkırdı.

"Sehun?" Duyduğu kahkaha yüzünden yüzünü buruşturdu. Yine aynı kahkaha. Gözlerindeki şey yüzünden bir şey göremiyordu ve karşısındaki her kimse altı gündür konuşurken bir makineya konuşuyor ve ses tonu tanınmaz hale geliyordu. Ona her yemek yedirmeye çalıştığında ağzına alıp sonra adamın yüzüne tükürdüğünü düşünerek ağzından fırlatıyordu. Her seferinde sert bir tokat yiyordu.

"Sehun seni bulamayacak. Belki de şuan senin yokluğundan faydalanıp onunla bununla yatıyordur."

"O-o öyle bir şey yapmaz." Karşıdaki tekrar güldü. Yatağa oturunca Luhan çekilmeye çalıştı.

"Luhan seni o gördüğüm andan beri seviyorum. Sen Sehun'la mutluyken ben hep seni izliyordum. Mutlu olan benim için yeterliydi ama buna daha fazla katlanamıyorum. Sen o piçle mutluyken ben sadece acı çekiyordum."

"Böyle yaparak seni seveceğimi mi sanıyorsun?" Alayla güldü Luhan.

"Ayrıca ona piç diye hitap etme!"

"Bana onu mu koruyorsun?!" Luhan'a tekrar sertçe vurdu.

"Hem ne var biliyor musun? O gördüğüm günden beri seni istiyorum." Dedi üstündekileri yavaş yavaş çıkarırken.

-BuingBuing.

|Agreement|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin