(1.kesit)
Gecenin ayazında bütün mahalle sokağa dökülmüş yanan evi söndürmeye çalışıyor, çığlık sesleri alevlere karışıp yok oluyordu. Ateş bütün evi sarmış her bir tuğlasını yakıp kül ediyordu. Bir kadının feryadı canından can koparcasına yarıyordu geceyi.
"Oğluuuumm! Yandı kül oldu yavruumm!"
Yaşlı kadın oğluna yanıyordu. Yangının çıkmasına sebep olan oğluna. 55 yaşındaki oğlu Ahmet, o gecede her gece olduğu gibi çok içip sarhoş olmuştu. Mahallede ayık gezmediği bir gün bile olmadığı için insanlar ona ayyaş Ahmet derlerdi. Hatta bir keresinde Ramazan ayında bile içmeye kalktığı için kahvedeki bir grup adamdan dayak yemişliği bile vardı adamın. Şimdi de bağımlı olduğu bu zehir onun sonu olmuştu. Oturduğu rakı masasında sızıp kalmıştı adam. Sarhoşlukla döktüğü alkolün üzerine, baş ucunda yanan mum devrilip birden her yer alev almaya başlamıştı. Kendi sonunu kendi getirmişti... ama bunu kabul etmeyen insanlar olacaktı. Bunun sebebi ise cayır cayır yanan evin önünde herkes göz yaşı döküp kendini yırtarken, bu eylemlerin tam zıttını yaparak kahkaha atmaya başlayan genç kızdı...
(2.kesit)
Annemin söylediği sarmaları da alarak ayağıma terliklerimi giyip karşıdaki eve ilerledim. Bahçeyi geçerek evin kapısına vardığımda kapı açıktı, yinede bir iki kez tıklattım ama kimse açmadı. Neredeyse her gün geldiğim bu eve girip girmemekte kararsız kalsamda açık kapıyı aralayıp içeri girdim. Koridoru ilerlerken gelen seslerle tam mutfak kapısında öylece kalakaldım.
"Bana niye haber vermiyorsunuz anne! Kafayı mı yedirteceksiniz bana siz!"
"Oğlum bir şey yok dedim ya sana. Komşumuzun kendi meseleleri bizde yanlarında olduk o kadar. Aaa yeter ama."
"Ne komşusu anne, zaten gidip evi deli kızın tekine kiraya vermişsin ne olduğu belli değil. Akılsız mı? katil mi? Kaçığın biriyle mi uğraşıcaz bide?"
"Yağız! Ne biçim konuşuyorsun sen!"
Ne biçim konuşuyorsun Yağız? Ne biçim can yakıyorsun? Zehirli dilin nasıl bu kadar acımasız konuşuyor? Duyduklarım beynimi bir çivi gibi deldi, içimde paramparça olan bir kısım ezildi yok oldu. Peki ondan duymam mı yaraladı beni bu kadar? Daha önce çok insandan duydum hakkımda bu tarz sözler. O zaman böyle hissetmemiştim ki. Gözümden böyle yaş akmamıştı ki. Duyduklarımın etkisiyle öylece donup kalmışken elimde tuttuğum telefon çalmaya başladı. Beni göremeyecekleri bir yerde değildim ama arkası bana dönük olan iri beden annesinin de görüşünü kapattığından geldiğimi farketmemişlerdi. Elimde çalan telefonla beraber sözleriyle kalbimi paramparça eden adam arkasını dönüp bana baktı. Göz yaşlarımı görmelerine müsade etmeyip elimle hızlıca yanaklarımı sildim. Onunla bir gün karşı karşıya geleceğimizi biliyordum ama hiç bu şekilde tahmin etmemiştim. Bana bir süre boş boş bakıp kaşlarını çattı ama ben ona değil Afife teyze'ye baktım. Afife teyze'nin gözleri kısılmış başını yana eğmiş duyduklarımın özrünü dilemek ister gibi bakıyordu. Ah be Afife teyze benim kalbimin böyle kırılmasına hakkı var mı ki sen özür diyesin.
(Bölümlet çok yakın da gelecek. Biraz bölümleri ilerletip birden paylaşmayı düşünüyorum. Umarım beğenirsiniz şimdiden iyi okumalar :)❣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA DELİ (ARA VERİLDİ) (Mahalle HİKAYESi)
Teen Fiction+18 ve cinsel ögeler içerir... Annemin söylediği sarmaları da alarak ayağıma terliklerimi giyip karşıdaki eve ilerledim. Bahçeyi geçerek evin kapısına vardığımda kapı açıktı, yinede bir iki kez tıklattım ama kimse açmadı. Neredeyse her gün geldiğim...