"Bir buyur etmek yok mu içeriye?""Ne saçmalıyorsunuz siz? Topla köpeklerini de kaybol kapımdan!"
Annemin sert çıkışına hiç oralı olmayıp sanki komik bir şey demiş gibi gülmüştü Vedat denen adam.
"Ayıp oluyor ama mother'ım. Ver elini öpeyim."
Annem eline uzanan adamın eline sert bir şaplak vurup geri çekilmesini sağladı.
"Hoşt. Yaşın kaç başın kaç utanmıyor musun sen kendinden yaşça küçük bir kıza göz koymaya, zampara!"
"Tövbeeee o nasıl laf anacım göz koymak falan. Bak adabıyla istiyom ya işte."
"Yok sana kız mız defol git!"
O sırada hemen yanında duran amcam bir adım öne çıkıp anneme sertçe baktı. Vedat ve amcam tam kapımızın önünde duruyorken hemen ötedeki sokağın ortasında geçen gün geldiği adamları bekliyordu.
"Boş yapma Zehra. Abim yok büyüğü olarak benden isteyecek kızı çekil şuradan."
Asıl boş yapanın kendisi olduğunu biliyor muydu acaba? Babamda olsa feriştahı gelse evlenmezdim bu hödükle.
Annemin arkasından geçip kapıya çıkarak amcamın önüne dikildim. Hangi yüzle geliyordu kapımıza? Hemde ne sebeple?
"Sen ne saçmalıyorsun? Kendi çıkarın için yapmayacağın şey kalmadı şimdi de beni mi yakacaksın. Defol git evimizden!"
Son lafımı söylerken yükselen sesime eş amcamın omuzlarından var gücümle geriye doğru itmiştim. Merdivenlerden son anda düşmekten kurtulan amcam yüksek doz öfkesi ile bana bir küfür savurup şişman ve kıllı elini vurmak için havaya kaldırmıştı.
"Ulan seni gebertmem mi ben sürtük!"
Havaya kalkan eline anlık bir korku ile bakıp geriye doğru adımlamıştım ki o el bana inmeden yüksek sesli bir kükreme tam dibimizden duyuldu.
"Laaaaaaaaan!"
Vedat kararan gözleri ile amcamın havaya kalkan bileğini tutmuş ince, cılız bedenine rağmen deli bir güç ile sıkmaya başlamıştı. Amcam'ın yüzü acıyla buruşurken kalkan eli zorla geri indirilmişti.
"O elini koparırım Hamzaaa! Bir daha bu kıza el kaldırdığını göreyim seni mahvederim ulan duydun mu?"
"Hak ediyor abi"
Hem kendinden küçük birisine abi diyor, hemde çektiği acıya rağmen hala beni öne sürmeye çalışıyordu ya tam bir utanç kaynağıydı bu adam.
"Gebertirim ulan seni."
Vedat, amcamı tuttuğu kolundan savurarak merdivenlerden aşağı ittiğinde amcam yere kapaklandı. Düşmesiyle elindeki çikolata kutusu ve çiçekte savrularak yola serilmişti. Gözlerim çikolata kutusunun savruluşunu izlerken kayarak gittiği yolda bir çift ayağın hemen önünde durduğunu gördüm.
Bakışlarım bildiğim spor ayakkabılardan başlayarak ağırca yukarıya doğru çıktı ve tüm bedenini taradıktan sonra en son o kara gözlerle buluştu.
Kaskatıydı, biliyorum ki tüm bedeni öfke ile dolmuş ve zehrini kusmadan rahat edemeyecekti.
"Aha şeref konuğumuz da gelmiş"
Vedat kapının önündeki kısa merdivenleri inip Yağız'ın karşına geçerek elindeki tesbihi çekmeye başladı. Amacının Yağız'ı çıldırtmak olduğunu biliyordum.
"Naber Kara Yağız? Daha kızı istemedik ha kahveler içilmeden yetiştin."
Lafı biter bitmez suratına yediği yumrukla geriye savrulan adamı düşmeden tekrar yakasından tutan Yağız arka arkaya darbelerini indirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA DELİ (ARA VERİLDİ) (Mahalle HİKAYESi)
Roman pour Adolescents+18 ve cinsel ögeler içerir... Annemin söylediği sarmaları da alarak ayağıma terliklerimi giyip karşıdaki eve ilerledim. Bahçeyi geçerek evin kapısına vardığımda kapı açıktı, yinede bir iki kez tıklattım ama kimse açmadı. Neredeyse her gün geldiğim...